6 Ocak 2015 Salı

Öpünce değil yazınca geçiyor

Zamana hapsoldum.
Kerelerce aynı hayata ayrı ayrı geldim.
Bitirdikçe en baştan tabula rasa ile başladım.
Düşün ki;
Hep aynı şeyleri aradım ama hep aynı şeyleri yaşadım.
Istemeden tekrarlıyor hayat kendini.

Yalnızca gerçekleri arıyordum.
Bu uğurda cesur olan herşeye şehvetle aşık oldum.
Gerçekleri arayan, nasıllar ile boğulan
Bağlanır mı bir taşa, eve, paraya ya da kocaya budala!

Bunlara bile bağlanmadım da;

Bir orman kadar güvenli, bir orman kadar ürkütücü rolü bu hikayede sana ben verdim.
Bu yol benimki, hepsi el emeği.
Benim seçimim olman bile değerli olman için yeterken umrumda olur mu sonrası ya da dahası!

Sadece kendi içimde tutarlı olmanın ibadet için yeterli olduğu tanrım iki büyük günah bilir:
• umut verip vazgeçmek.
• kini merhametinden büyük sevmek

Elipsler çizerken ruhum ruhunda
Damıtılmış erguvan kokan esanslar sızar dudaklarımdan mağmana.

Defterime Hitit kabartması ile yazdığın bu günahlarınla taşıyamam seni omuzlarımda.
İşte bu sebepten;

En mutlu anında gideceğim
Boşluğum kusursuz güzellikteki kadınların donukluğuyla dolduğunda
Hiç endişelenme hiç gelmeyeceğim.

En umutsuz anında gelmeyeceğim
Kabusların ismimi çağırdığında
Hiç heveslenme asıl o zaman gelmeyeceğim.

Sen, sen olmayıncaya kadar gelmeyeceğim.
Seninde parçanı koparıp parçanla attıklarında
İşte en çokta o zaman gelmeyeceğim.

Tekrar gelmeyeceğim ama şimdi gitmeliyim.

Hiç yorum yok: