26 Ekim 2011 Çarşamba

bir country masalı-2


Bir xy vardı hatırlarsınız, artık sadece hatıralarımda sanırsanız yanılırsınız.Sonunu sevmeyeceğim masallar yazmam dedim ya, yazmıyorum diye sonunu sevmedim sanmayın.Sevdim de sanmayın.Sevdim, sevmedim, tekrar sevdim , gene sevmedim...Ama hala son da vermedim.Ben girdiğim hayatlardan çıkmayı pek sevmem...


Biraz geriden geliyor olsa da işte karşınızda Bir Country Masalı-2!


Işıl ışıl yanan o ateş böceğine takılmış bir xx.Fır fır fır peşinde kanatlanmış.Kah konmuş, kah havalanmış bir xx.Kimdir, nedir, nerelere gider hiç takmamış.Kendimi ateşlere atmış.Kendi canını kendi kalbiyle yakmış bir xx.Aşk sanmış, aşikar sanmış, aşka aldanmış.Olur ya hani öyle bu da olur işte böyle sanmış bir xx...


Kıvamını tutturamamış, puuf dağılmış!
Azcık olmamış, yeterli oranda kalamamış, hep dahasını aramış.


Gözlerine bakmış, bakmış, dalmış.Taa diplerde, işte oralarda bi yerde bir çift ürkek mavi bulurum sanmış.
xy: .....
xx: .....


Sözlerine inanmış, kanmış, yanılmış.En gizlilerinde belki xx seven tümceler tınılar sanmış.xx seven, xx'i sevindiren, xx'i xy eden...
xx: Söyle!
xy: Seni seviyoru...
xx: Sus! Hissetmeden söyleme!


Ellerini tutmuş, sarmış, sarmalamış.Ne kadar kavrarsa en sıkıfıkısından o kadar kavrar hislerini sanmış.Kavrar da kavramasına, kayıtsız kalmaz sanmış.
xx: Güçlü şirinim anla diye.
xy: Ondan mı sıkıyorsun böyle.Ama ben tutmuycam 'kimsenin' elini bundan böyle.


Dudaklarını ıslatmış, tatmış, bırakamamış.Başka kimsecikler xy'yi xx gibi öpemez, kimse öptüğünde böylesi gülümsetemez xy'yi sanmış.
xy: Ne güzel öpüyorsun sen öyle!
xx: Seni öpüyorum diye...


Tenine okşanmış, yakınlaşmış, yakışmış.Bir xx'i çeker böylesi o koku, bir xx çekilince çekilir xy'nin içi sanmış.xx'i sevdikten sonra suskun, soğumuş xy bedeni bile bundandır sanmış.
xy: Çok rahatım senle, böyle olmuyor başkasıyla işte.
xx: Hep böyle hisset işte benimle...


Kalbini zorlamış, zorlanmış, açamamış.Kimselere benzemem, onu asla incitmem, öyle bırakıpta gitmem demeleri kafi inandırıcı sanmış.Kalbimden öptüklerim, kalbini öptüklerimden yaparım sanmışım.
xx: Hadi bana bişeyler anlat, ne olduğu önemli değil sen anlat.
xy: Ufff abartma ya!


Ah bu xx neler yaşamış...
En ufacık gülümsemenin, en minik cilveleşmenin, en süresiz bakışmaların, en anlamsız iltifatların, en sıradan dokunuşların, en öylesine sahip çıkmaların, en sözde aşıkmış yapmacıklıklarının bile yeşerttiği umutları olan liseli amatör ruhunu hiç yitirmemiş.Aşk böyledir işte diye diye diye bilenmiş.



xy: Ben aşık olunacak erkek değilim.
xx: Olsuuuun ben gene de seninleyim.


xy, xx' i özlemiş.Belkide o an öyle istemiş.Kalkmış gelmiş.Aslında çok da düşünmemiş.
xx çok sevinmiş, gözbebeklerini kalplerle değiştirmiş, minicik peluş kedicikler midesini tekmelemiş.İşte o gün xx için bişiler değişmiş.Neden mi istemiş, öyle olası mı gelmiş, zamanı mı yetmiş, içinden mi gelmiş bilememiş.Ama değişmiş, derinleşmiş.İyi ki geldin bile demiş.
xx, xy'yi artık daha bi çok özlemiş.Her hafta gelmiş.Ellerini kilitlemiş, gözlerini deldirmiş, sözlerini yönlendirmiş, kokusunu hissetmiş, içini ürpertmiş, kalbini hissettirmiş.Böylesini pek bi çok sevmiş.Gitmiş, gelmiş, gitmiş, gelmiş.Her seferinde birşeyleri yerleştirmiş.


xy: Şarkılar söyledim dudaklarından içeri.
xx: Cümleler dizeledim kalbinden içeri.


Ama zamanla bişeyler renk değiştirmiş.xx hissetmiş.Farketmiş.Ama aslında fark ettirilmiş.
Başkasını seven elleri, başkasını isteyen teni, başkasını delen gözleri, başkasını pohpohlayan cümleleri olan geceleri 'bambaşkası yok işte anla' diye sineye çekmiş.İçini ezdirmiş, gururunu yerlebir ettirmiş.Kurmuş kurmuş deliden beter dellenmiş...
Oysa sevişmek sevmekten gelir, bu xx'de hep böyle bilinir.Sevmeden öpememiş, hissedememiş, hissettirememiş, dudaklarında büyütememiş, içine sindiremezmiş...
Neden çünkü kadınlar aşık olurmuş, erkekler ilişki yaşarmış...
İçses (xy): Aşık olma bana çeker giderim!
İçses (XX): Peki ozaman ben de istersem hissettirmeden severim.


xx: Minicik ellerimi emanet ettim ellerine, üşümüş titrek kalbimi koyuverdim avuçlarının içine, tenimi hapsettim terlemiş ama biz kokamayan bedenine, saçlarımı döktüm böbürlenmiş göğsüne, başımı yasladım dimdik olamasalarda omuzlarının üzerine.Güvenmişim galiba ben senli herşeye.Sorumluluğu hissettirtmeden ama üzerinde.Çaktırmadım hiç bile bile...
xy: Ben de sevdim ellerini, gözlerini, tenini hissetmeyi.Ama ben sevmedim kalbinin içini görebilmeyi.Ben istemedim sen böyle bırakıver kendini.Ben dedim güvenme bana tıpkı ilk günlerdeki gibi.Sorumluluk sevmem ben.Çaktırmasanda hissederim az biraz ben.


xx: Ansızın aklıma üşüşen senli, uyku sevdirmez, huzur verdirmez düşüncelerim.
xy: Ben kendimi sevdirecek başkalarını gene bulabilirim.
xx: Bencil sevişlerini bilirim.Ben de bulabilirim.Ama ben bunu istemeyenlerdenim.


xy: Aşık mısın bana?
xx: Bilmem, belki de zamanla...


Bir sürü zaman geçti işte böyle aynı rakımda, aynı coğrafyada, ayrı şehirlerde. Yarı çıplak günler. Umursamaz ama aklında, duygusuz ama hisseden, dilemeyen ama düşleyen, isteyen ama sevemeyen, arayan ama ulaşamayan, ulaşan ama yoğunlaşamayan, uzakta ama aklında, yanında ama başkalarda, iten ama çeken, çeken ama bazen itemeyen, düşünen ama söyleyemeyen, çarpan ama hissettirmeyen...
Bir sürü zaman, bir sürü dakika, bir sürü saat, bir sürü gün, bir sürü ay.O kadar bir sürü ki; içine bir kaç xx ilk'i bile tıkışır.O kadar bir sürü ki; insan 300 kere dişlerini fırçalar, 555 saat telefonda konuşur, 488457879 kelime okur, 744579 tane rüya görür, 15 kilo bile verir, 647593 tane insanla karşılaşır.Evlenebilir, boşanabilir , tekrar evlenebilir. Hatta abartmıyorum ünlü bile olabilir.


Silinse, bitse, yitse, gitse, hiçmiş gibi işte.Olurdu çok kolay istenilse.Ayrı şehirlerde, ayrı kişilerle, ayrı silsilelerde, ayrı hislerde kim tutabilir ki xx ve xy yi hala birlikte.
xx şaşkın, xy ondan da şaşkın. 


Bir bar tabüresinden, bir kaç cümleden, iki göz süzüşten, bir iki buluşma kafiden, nerden nereye...Aslında hiçbir yere. Dönüp dolaşıp hep tam da başladıkları yere.Aynı bara, aynı tabüreye, aynı içkiye, aynı benzer cümlelere, aynı isteklere, aynı eğlenmecelere, aynı heyecanlara, aynı kilit kelimelere.Bozulur belki büyüsü diye kabullenerek oldugu gibisine.Sormadan, sorgulamadan, yormadan, yorulmadan, düşünmeden, taşınmadan...


Her aşk öldürür sevenleri.Leyla ölmüş.Hatta Juliette bile ölmüş ya.xx daha ölmeden...xx kendi hayatından çıkmak istemeden bir gün gelir...


O gün gelir xy; xx'e, bu masala, yaşanmışlara, henüz yaşanamamışlara, daha söylenemeyecek birçok şeye ihanet eder.Zaten hep eder ama bu defa öyle gizliden gizliye değil.xx'in görmemezden gelebildikleri gibi değil.Göze soka soka, göğsünü gere gere, bağıra bağıra, çek git diye diye, değerini göstere göstere... 
Asi ama uyumlu xx o dakika yok olur.İçinde countryler yıkılır.Kızar xy'ye ne yaşıyorsan yaşa ama neden giriyorsun dibime, neden görmemi istiyorsun bile bile.xx üzülüyor.Ellerinin arasından kayıp gitmeme izin veriyor diyor.Gerçekleri bilmeyi hak görüyor.xy ona bunu bile çok görüyor.


İma (xx): Alttan alamıyorum ama sen gel üstüme.
İma (xy): Bakarız.Konuşuruz.Yarım tatmin.Eh işte.Şöyle böyle.Keyfe keder.


xx çekip gitmek ister.xy den giderse içindekilerde gider zanneder.İçindekiler korkudan büzüşür büzüşür küçücük kalır.Sağ kulakçığın en dip köşesine siner.Ama gitmez.Belki bigün tekrar diye terketmez.xx bu durumdan hiç haz etmez.


xx: Sessizlik düşünülmez bilirim ama sensizlikte mi düşünülmez.
xy: Bir dene de gör istersen.
xx: bayan peki madem.


xx kırılır, xy sıkılır. xx küser, xy güler. xx gider, xy susar.


xx: Sadece senin yanında, ellerinde, sözlerinde, gözlerinde, koynunda olduğu için kıskanacağım, normalde ayakkabılarına bile bakmayacağım kızlarla bir etme cümlelerimizi.
xy: Ben hiç önemsemedim ki böyle şeyleri...
xx: Ben özel olmadığım yerde ben değilim.Ben giderim.Hem de seninle yapamadıklarımı, yaptığını gördüğümde kaldıramayabilirim belki hani diye bile düşünmeden giderim.Ben sessiz giderim.Kürkçü dükkanı kadınlarından da değilim.


xx: Kızgınım.Aldattı diye değil, kandırdı diye.Beni hayatından kovmak için böyle bi yol seçti diye.Ben onu hiç incitmedim o beni niye incitti diye.'Sevgilim olmuş olsa ne olurdu sanki' dedi diye.Gitmeme izin verdi diye.
xy: Kızgınım.Benden hesap sordu diye.Verebileceğimden fazlasını istedi diye.Üstüne vazife olmayan şeylere burnunu soktu diye.Ben onu zorlamadım ki diye.Bana sinirlendi diye.Kal dememi bekledi diye.


Bir tren biletiyle derinleşenler, bir telefon konuşmasıyla en derinlere diplere gizleniyordu.
İçindekiler gizlenince xx'in derinlere diplere, siniri de geçivermiş xy'ye. xx de ben gibiymiş kimsenin hayatından gidemezmiş.
Gel demiş xy'ye.Boşver aşkı, meşki, sevgiyi artık.Sen gel biz gene konuşalım, eğlenelim, gülelim.Bari bunları kaybetmeyelim.
xy gelmiş belki gönüllü, belki gönülsüz.Belki istemli belki sürüklemeli.Belki öylesine, belki tekrarı gelir dercesine.
xx deki hesap, xy'ye uymamış.Ateş, barut bom patlamış.
xx: sevgili olamadık, arkadaş kalamadık.
xy: akışına da bırakamadık.


xx'in büzüşmüş kıpraşmaları birazcık genleşmiş, xy de buna azıcık yardım etmiş.
Bişiler kopmalarına izin vermemiş.Kozmik bir çarpışma gibi olan tanışmaları, gizli güçlerin etkisinde böyle süregelmiş.
Ama yok xx gene de eskisi gibi edememiş, xy'ye de zaten çok da fifiymiş.
Zaten kutsal değilmiş öyle çok, yumuşakda değilmiş hiç ama gene de gözgöze sevişmeliymiş.Sevgili gibi değilmiş ama o anlık gibi de hiç değilmiş.Gözleri gözlerine değdiğinde daha derin, daha titremeliymiş.Elleri yüzünde, parmak uçları küreğinde, fısıltıları kalbinde, nefesi boynunda gezinmeliymiş.Fizik değil kimya istermiş.Orda olduğunu her saniye hissedermiş.Yani öylesine değil içten gelmeliymiş.Bitince sarılmalı değil uzaklaşmalıymış belki ama gene de ruhsuz değilmiş o kadar işte..
Ama bu sefer;
xx: Dokunamamış, öpememiş, hissedememiş...
xy: Hiç aldırış etmemiş.
xx'in gözleri dolmuş, xy görmemeyi doğru bulmuş.
Sevgilinin sımsıkı saracağı, erkeklerin yok sayacağı o ince çizgi anlarındandı...

xx: Sebebimizi biliyor musun? Yanyana uzandığımızda bizi uyutmayan, uyuduğumuzda unutturan, uyandığımızda umursamayan, ama hiç utandırmayan.Şişme bebekle, ağda bandı arası bi yer.Hayır bu olmasın işte!
xy: ...
xx: Ben bu değilim.Ben göründüğüm gibi değilim.Açıklayabilirim!
xy: ...


xx: başkasının bakışlarından da etkilenir hale gelmiş.Kendini hiç suçlu hissetmemiş.
xy: çok azcık bu durumu kendine yedirememiş.


Ne o çekip gidebilmiş, ne ötekisi gururuna yedirebilmiş, ne o sevebilmiş, ne öbürü ben seni istiyorum diyebilmiş, ne o gitmiş ne bu kalmış.Öyle bırakılmış.Dağınık kalmış.


xx: Senden etkilenmemek istediğim zamanlar olmadı değil.Hani sokakta gördüğüm fötr şapkalı, gözlüklü, görmüş geçirmiş amcaları gördüğümde geçtiğim gibi.Ama bilirim etkilenmemeye çalışmak daha bi çok etkilenmenin dibindedir.Etkilenmemeyi karbon kağıdıyla kopyaladıkalrımdan olma!
xy: Sen de beni çok yorma!
xx: Eğlenilecek kız mıyım ben? Diğerleri gibi miyim ben?
xy: Farklısın aslında.Eğlenilecek değil, yanında durup dinlenilecek ama sonra topladığın güçle yola devam edilecek kızsın...


Üstüne titreyerek ama öyle çaba da göstermeyerek, giderse gider, biterse biter diyerek ama buna hiç izin vermeyerek, ait olmadan ama olmasa da olmadan,tüyolar vererek ama gerçekten ne düşündüğünü his göstermeyerek, daha yaşanacaklar var diyerekten ama belkide yarını bile yokturu kabullenerekten.Arkadaşlığın çok ötesinden, bir ilişkinin çok azıcık gerisinden...




Sonuçsuzluk yoktur.Sonlara varılır.Sonlar varılan şeylerdir.Yani sonlar vardır.Mutlu, mutsuz, hüzünlü, gururlu, kibirli, sitemli...Ama vardır işte.Masalların olsa bile.
Sen, ben, son, sonuç???
Yok hala daha yazılmadı...


ps: fon olsun diye değil, bence inandırıcı, dinleyin(:

20 Ekim 2011 Perşembe

dünya ahiret hacım olsun

Bugün bi arkadaşım 'sen hiç bir şeye kızmıyorsun sinirlenmiyorsun ne desem gülüp geçiyorsun' dedi ordan geldi aklıma devamda okuyacaklarınızı yazmak.Yazı bitince ne alaka diyeceksiniz baştan uyarıyım.Benim aklımda böyle çalışıyor işte ne yaparsın!

Evet alınganlık yapamam hiç bi söylenene.Kendiyle barışık bi tipim.0 kompleks.Neyim iyi neyim kötü, neyim güzel neyim çirkin bilecek kadar aklım var yalleppime bin şükran.Kötümü, çirkinimi ben sizden daha fazla yererim zaten, iyime güzelime de iltifat ederseniz en fazla teşekkür ederim.Yani ne düşündüğünüzü çok takacak değilim, ben beni bilirim;) (Babanda mı böyle havalıydı be he heyytt!)

İnsan kırmayı da hiç sevmem, sevmemekten öte zaten beceremem.7 padişahla barışık bi tarzım vardır övünmek gibi olmasın.
-Ne övünecem lan bu iyi bişi değil ki!
Bi insan herkesle anlaşamayacağına, herkesi sevemeyeceğine göre ben bi kısmınıza sanırım sadece tahammül ediyorum.Ya da içime kaçmış Mevlana ruhu beni böyle Sibel Can samimiyetsizliğine bürüyor.
-Ama yok ya seksen ben samimiyetsiz olamam ki.
Sevdiğimde bellidir benim sevmediğimde.Ben saklasam gözlerim zaten saklayamaz. Bilen çok iyi bilir -oluumm var ya seni var yaa...- bakışlarımı.Ama o antipatik insan bana bi kerecik içten gülümsesin biter tüm kinim. Yumuşayıveririm.
İşte bu karaktersiz (:p) kişiliğim yüzünden milyon farklı yöreden, milyon farklı tatta, milyon çeşit arkadaşım vardır.Her ortama da herkese de uyum sağlarım.Bi kere geliyorum dünyaya ne kasacam kendimi onla bunla.Rahat olmak lazım;)

Kız erkek ayırım da yoktur ha benim.Bir kıza nasıl davranıyorsam aynı yılışıklıkta davranırım erkek kodadlı insan varyasyonuna.(İçimden geldiğim gibi davranamadığımda çok huzursuz oluyorum çünkü ben.) Bu yüzden de bütün erkek arkadaşlarım manita yapınca ilk beni çıkarırlar hayatlarından.Kendi hür iradeleri ile olmadığını bildiğimden ses çıkarmıyorum, değilse unutulmaya hiç tahammül edebilitem yoktur haa! Hayır ben de böyle bi paranoyakla yaşadım üç yıl bilirim o arada kalmışlığı ondan yani.

Evet evet doğru bildiniz.Ben lisede 'erkeklerle kızlardan daha iyi anlaşıyorum' diyen; kızlara göre kaşar, erkeklere göre kafa olan kızdım.
-Memnun oldum.
Şimdi burdan yıllardır içimde tuttuğum bir gerçeği haykırmak istiyorum.Öhhmm öhhm!!
Deneme 1 2, 1 2 .
-Erkekler çok sıkıcısınız laaa, kullandım oluuum ben sizi, yakın arkadaş falan olmadım!

Evet yanaştım dibinize, sokuldum içinize, güldüm bel altı esprilerinize, tahammül ettim organlı cümlelerinize, heba ettim satlerimi kauntıır oyunlarınızı izleyerek internet cafelerde, iç geçirdim her kızdan malmış gibi bahsetmelerinize, debelendim dişinizin kesemeyeceği kızları ayarlamak için size, renk vermedim kanka ayağını g.t ayağına çevirişlerinize (mecaz ha!).
-Ama bi sorun bi sorun neden diye? Ha bi sorun bi işte?
-Merak ettim oluum ben sizi.

Kızların tüm muhabbeti sizsiniz.Sence çıkmak istesen bu sınıfta kimle çıkardın sorularıyla piyasa kontrolü yapmacalar, Ammeet var ya geçen tenefüs bana mıdımıdı dedi, memeet var ya geçen akşam bana şey diye mesaj çekti, mustafa'yı geçen bacaklarıma bakarken yakaladım, hüseeein'in öpüşürken elleri titriyor, abduraman mı daha yakışıklı sülüman mı....
Öghhhhh be dedim.
Ha bunlar bitse şurdan şunu aldım, bununla bunu kombinledim, mor elbiseni perşembe ben giyiyim, sarıyı senin üstünde daha çok beğendim, kahkül kestiriyim mi kestirmeyim mi, düz mü daha çok yakışıyor kıvırcık mı, bugün isveç diyetine başladım, geçen hafta lahana diyetini denedim başlıyor.
Eeee bunlarda sizin için.Kendilerini size beğendirmek için.(Gerçi kızlar diğer kızlar için giyiniyor galiba zira sizin için olsa kombinezonlarla gezerdik.)

Baktım kızlar eni dibi sonu bi yerden size bağlanacak şeylerden konuşuyor sürekli.Ben de dedim kızım pınar olayın kaynağına inmelisin.Nasıl bi türmüş bunlar kızlardan dinleyeceğine kendin görmelisin.
İşte böyle bir araştırmacı bilim kadını mericüri, bir rus ajanı Sonya, bir olay yeri gazetecisi Uğur Dündar edası ile sızdım aranıza.
-Pişman değilim hakim bey, gene olsun gene yaparım!

Ama baktım gördüm ki sizin muhabbetlerde en az kızların ki kadar bayık.Sadece küfür ederken çok yaratıcı olabiliyorsunuz, orda etkilediniz beni işte. Malum yaratıcılık hassas noktam.
Bu kadar aranızda vakit geçirdim, hemen hemen her mahreminizin bilgisine bile bir çeşit eriştim de.Hala anlamlandıramadığım şeyler var kafa yapınıza ait.
Yüksek müsadinizle saygı çeçevesinde arzetmek isterim.

1) Neden bu sevgililerinizden, kız arkadaşlarınızdan hadi onu da geçtim hoşlandığınız kızlardan bahsederken bu kadar edilgen yapıyorsunuz bu hatun kişileri.Hiç rolleri, özellikleri, vasıfları yokmuş gibi.Türk filmi karakterleri gibi, sadece iyi ya da kötü olabiliyorlarmış gibi.

2) O kızı neden sevdiğinizi anlatırken de birden siz edilgen oluyorsunuz.Sanki kızlar didinmiş uğraşmış sizi kapmış ama siz hiç bi kalori yakmamışsınız gibi.Abi ben bu kızı çok seviyorum ya çünkü beni çok seviyor.Bu kız sevilmez mi abi beş aydır beni bekliyor.Ben bu kıza aşık olurum abi baksana benim için kalkıp ta buralara geliyor.Ben bu kızla ciddi düşünüyorum olum hiç sözümden çıkmıyor daha ne olsun.Ondan iyisini mi bulcam ya evlenirim ben bu kızla çok sadık çok.(Utanmadan övüneceğinize; bunları yapan siz olsanıza, azcık centilmen olsanıza hı hı!)

3) Eskiden grubun hanamontanası olmak isteyip çeşitli sebeplerle olamamış ama olmaya en yakın aday kızların cümleleri vardı: o bana yazıyor, bu beni seviyor, şu beni kesiyor.Herkesin kalbi onda anasını satıyım bu nasıl bi şeytan tüyüyse! Ama işte genelde imaj çalışmasıdır bunlar.Yani öyle olmak ister olmayınca kendi kafasında oldurur, inandırır, sonrada böyle yalanlarla çevreye yansıtır.Ha işte şimdi bunu erkekler yapmaya başlamış.Duydum baya bi şaşırdım.O kız beni seviyor, şştt olum şunun bende gönlü var, bu bana aşık, öteki benden hoşlanıo, beriki hemen verecek hazır yani.
Cıks cıks cıks hiç yakışıyor mu size! Her satıcının bir alıcısı vardır yavrum.Niye yapıyorsunuz böyle şeyler?

4) Bir de her cümlenin sonunu .ikerim ile bitirmelerinize hastayım.Hele bu eylemi bir tehdit unsuru olarak, bir güç olarak kullanmanıza bi bambaşka hastayım. Çok korktuk biz de bakın tirtir titriyoruz! Dayılansak gel lan gel sıkıyosa gel de yap desek çoğunuz tirtir titrer.Evet fiziksel olarak biz kızlar biraz dezavantajlıyız sizden ama sizin de gücünüz şeyinizde değil hani yani.Tehdit unsuru olarak kullanabileceğiniz en son şeyiniz cinselliğiniz aslan parçaları.

5) Öyle masum attığınız laflar evet azcık popomuzla bulutlar arasındaki mesafeyi kısaltıyor olabilir.Peki ama ya o iğrençliğin dibine vurarak salyalı salyalı attığınız laflara ne demeli.Bu nasıl bir özgüven ya! İnsan bi sorgular ben kimim, neden elalem işlevdeyken ben anca dilimdeyim diye.Bi tipine bakar, bi kendine bakar la! Sanki bütün kuyular önüzde sondaja açık, siz ise dönemin, bölgenin en iyi, en yüksek möhendisi.Herkes Şahin K. olamaz, yok öyle bi dünya!

6) Sizinle arkadaşınız olarak her türlü muhabbeti çevirince kafa kız oluyoruz.Hah işte kız dediğin böyle olacak oluyoruzda.Hoşlandığınız kız olarak sizinle aynı muhabbetleri çevirdiğimizde yollu bu kız oluyoruz.Niye ki ya?

İşte önce meraktan sardım size sonra bu sorular kurcaladı beynimi belki cevabını bulurum diye katlandım, katlandım...
Baktım cevabı yok bunların ama yıllar geçmiş.Pes ettim!

Yaşasın kız muhabbeti ya! Oh mis! Dedikodu var, ağlayadabiliyorsun, intikam planlarıda yapıyorlar senle birlikte.Angelina taşş ya, Monica hala fıstık gibi valla tarzı sinirlerinizi zıplatan muhabbetlerede maruz kalmıyorsunuz.Çok cılkını çıkardıklarında dinliyormuş gibi görünüp, sonunada kuzum kıyamaaaaam eklerseniz olur valla.Ha bir de -o seni haketmiyor zaten- kızların en sevdiği tesellidir.Her ortama, her konuya, her şahsa gideri vardır.
Kız muhabbeti iyidir iyidir.

Arkadaşlık başka aşk başka karıştırmamak lazım.
Hepiniz dünya ahiret hacım değilsiniz artık!
Ohhhh beee!

ps: çok rica edicem bu yazdıklarım üzerinden hayatıma ve bana dair derin çıkarımlar yapmayın.Yazdığım herşeyi yaşıyor olmam imkansız.Değil mi ama !

18 Ekim 2011 Salı

pınar saçması bunlar

Bi uzay gemisi kaptanıyım ben, sokak gazetecisiyim, milenyum çağı filozofuyum, hafif cümleli batı kadınıyım musikinizde, sosyal medya uğraştırıcısıyım, konservelenmiş bi aklın sahibiyim ben, stil yorumlayıcısıyım, gerçek kesitte yazmalı evde bebesine sarılıp ağlayan kadınım.

Başka başka auraların kadınıyım.Bir çeşit borderline.

Bırakıp, yeniden bulduğunuzda tanıyamayacağınızım ben.

Karpuz yedikten sonra üstüne sakız çiğnersem hıçkırık tutar beni.

Üzülmek sevinmek öğretilmiş, şartlandırılmış tepkiler.Onlardan vazgeçtim.

Ben hep sessiz terk ederim, dünya sanada bu adiliği yapıcam. Son 10 yıl o zamana kadar iyi değerlendir beni.34 ümde ölücem ben biliyorum.

Hayatlarınızın hayaleti olmak bana göre degilmiş.Anladım, koydum cebime, yola devam.

Hepinizi seviyorum ama bazılarınızı sevmeyi sevmiyorum bu aralar.Sorun sizde degil bende yani.

Yeni alınmış yıpranmasın diye naylon kılıfından çıkarılmamış sandalyeler gibi saklasaydınız ya beni de.

Kendini kendinde tutan insan güzel insandır.

Küçükken ufoların varlığına inanırdım, şimdide sözlerinize inanıyorum.Yaşlanmışım ama büyümemişim demek.

Kim soktuysa beynime ağlamak kötü bişeydir, güçlü görünmek zorundasın diye bir tek ondan nefret ediyorum bu hayatta işte.

En büyük çabayı aklım ruhuma uymasın diye veriyorum.Çok zor çok.

Boşluğunu dolduruyorum ama verilmiş şıklarla değil dert etme.

Barbilerden oldum olası nefret etmişimdir.Yanaklarındaki turuncu çillere rağmen lahana bebekler daha gerçekçi gelmiştir.Küçükkende 'sahte' sevmiyormuşum.

En sevdiği yemeği bile bilmediğim adamlara aşık olabilecek bir kalbin kraliçesiyim.

İlk kez 24 yaşımda kustum.Bilmek istersiniz belki diye şeyettim.

Okuma yazmayı 4 yaşındayken susam sokağından öğrendim.Eğlenmeden öğrenemiyorum.İşte o yüzden galiba hatalarımdan hiç ders almıyorum.

Benim hayatımda herşey aniden olur.Aniden severim, aniden giderim, aniden öperim, aniden çalarım kapısını, aniden ararım, aniden nefret ederim, aniden terk ederim.Sizde de öyle oluyor mu?

Sıcak biradan, soğuk insandan, yanmaz yapışmazlardan, banyo küvetlerinden, içtenmiş süsü verilmiş yalanlardan, ha bir de kaşarlardan tiksinirim.

Bir erkeğin ayağını görmeye tahammül edebiliyorsam işte ben o erkeğe aşık olmuşumdur.

Kavuşma ihtimali biterse biterim ben.

Aklıma getirdiğim sıklıkla unutmak istediğim bi insan bile yok içimde.Aşksızlık kötü şeymiş.

Şu aralar bi rüyanın başrolündeyim.Çimdiklemeyin beni. Korkuyorum.İnsan sonu belli olmayandan korkarmış çünkü bilmiyorum ne olurum yani.Çimdiklemeyin işte!

Ben kimsesizleştiremediklerinizdenim.

Açılışlarda kurdele kesen bi babam olsun isterdim.

En iyi arabeski yapan Dumanın rock grubu diye anıldığı bir ülkede kendimi ifade ederken yaşadığım güçlüklerin hiçbir önemi yok.

Bulduğunuz kadınların içinde aradığınız kadın ben olmak istiyorum bu aralar.Zavallılaşıyor muyum dersiniz?

Oyuncak tasarımcısı olmak çocukluk hayalimdi büyünce geçer dediler geçmedi.Ama benimkiler güncel oyuncak olacak.Ağlayan Tayyip, selülitli Hülya Avşar, çıplak Deniz Baykal, gelinlikli Bülent Ersoy, Lady Gaga falan filan.Çocukları erken yaşta hayata hazırlamak istiyorum.

Birlikte henüz yapamadıklarımızı merak etmiyor musun? Ben bazen özlüyorum onları.Anla işte kuruyorum yani onları.Boş zamanlarımda değil ama.Zamanı kullanmak için bundan daha iyi bi gerekçe var mı?

Nerde olursam oluyum ne yapıyor olursam oluyum, o an ordayım ve onu yapıyorum.Anlatabiliyor muyum?

Yüreğime oturan öküzleri anlatırken bile ellerim fıkır fıkır.Karpuz suyuna batırılmış acılar benimkisiler.

Ben olmak çok eğlenceli.Valla bak.Ben ben olmasam benim yerimde olmak isterdim yani.

Ben isterdim ki diye başlayan cümlelerim çoktur, anlattıklarım azdır.

Araba almaya sırf doğum günümde üstüne renk renk postitler yapıştırırlar diye cesaret edemiyorum.Ha bir de ehliyetim yok tabi.

Sofinin dünyasında bir mektup olmak kadar anlamlı olabileceğim yerlerden uzaktayım.İşte bu melodram.

Pazar günleri sıkıcılığında ilişkilerden kaçtım perşembe pazarı cümbüşüne tutuldum.

Sıradan olmaktan, klişeleşmiş şeyler hissedip, hissettirmekten korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım.Ne olcam ben böyle bilmiyorum.

Diş tellerini seksi bulan adamlardan biriyle uzun uzun sohbet etmek istiyorum.Ne sandın?

Şelale fotoğrafı çeken ya da film sahnesini avatar yapan bir kocam olacak diye çok tırsıyorum.

Birgün sana 'oldu öyleyse' diyebilecek olmaktan korkuyorum.Sesim titrer biliyorum.

Belki 'yok' olcak adımız yarın, o yüzden gel bugün ol benle.Ama yarında bugün olacak.Ol yani benimle, sonunu düşünme çünkü sonunu düşünen aşık olamaz!

İçime sığdıramadığım gecelerin sabahında hiçbirşey olmamış gibi davranıyorum.Hayır kaçmıyorum, sadece çaktırmıyorum.

Yaşım gelmiş 25'e ama hala gece uyumadan önce şarkılardan dilekler tutuyorum.Daha acısı inanıyorum.Hayalkırıklığı her an kapımda anlayacağınız.Bunu kendime ben yapıyorum.

Sallamadan başladığım herşeyin sonunda darağacında sallanıyorum.

Kötülüğün kötü günün o kadar.Unuturum ben böyle şeyleri.

İnsan sadece sevdiğine şans verir.Verir, verir, verir...Ama sonrasında hissizleşir.

Reçeller sürdüm yüzüme senin için geçen gece ama gene de sanırım mutlu edemedim.

Ağlatmayan şampuanlar bile var da neden ağlatmayan aşklar yok?

Yakınımda uzaklaşamıyorsunda, uzağımdayken neden hiç yaklaşmıyorsun?

Ben aldatıldığımda keyifsizim, tatsızım.

Telaşsız, zamansız, savunmasız, kasılmasız dokunabildiğim tenlerde hüküm sürer aşkım.

Sabah cam şişeler içindeki sütleri, gazete ve ekmekleri kapılarına bırakılan American çizgi film evlerinden birinde yaşamak küçüklük hayalim.

Ha bir de küçükken 'Arabesk' filminde Şener Şen ile Müjde Ar ölüp gökyüzüne yükseliyor ya o sahneden çok korkmuştum.Geçen gene izledim hala korkuyorum valla.Müjde Ar'ı kendime çok yakın hissediyorum.

İşte böyle.
Şimdi bunları burda anlatınca komik olmadı ama orda olsan kesin gülerdin.Ho-ho-ho!

11 Ekim 2011 Salı

Karpuz nasıl kurtulur?

Ankara'yı çok seviyorum. Ankaralıları çok seviyorum. Ankaradan beni görmek için yanı başıma gelenleri bu aralar daha da bir çok seviyorum.(Kalp falan filan:P)

Hani işsizim, sevgisizim, boynuzluyum, depresyondayım ya herkesin bi benle mıçmıç olası geliyor.Üzerimde bir ilgi, bir şefkat acıma duygusu ile karışık. (Anlamıyor değilim ama hoşuma gidiyor bu durum gık demiyorum.) Telefonlarım susmuyor, facechat sürekli pıtpıt, mail boxum bayram ediyor. Hayat sevince güzeel llaa laa laayy! Şımardıkça şımarıyorum 'ama yaaaa' diye sonu ağda gibi yavşamış cümlelerle şirin olmaya çalışıyorum.

Beni görmek için dötünü Tayyipciğimin yeni getirdiği hızlı trene atıp gelenler ikiye ayrılıyor.Kimisi yavşıyor belli. Bi iş çıkar mi ki bi deneyelim diyor.İlgileniyorum senle özledim de dayanamadım kalktım geldim ayağı çekiyor. 'Hıııım yedim bende kaçın kurrasından halliceyim oğlum ben al voltanı al hadi hadi' diyesim geliyor. Amaaaaa salağa yatıyor, krizi fırsata çeviriyor demiyorum.Öyle istasyona en yakın cafelerden birine oturtuyorum, Konya burası nargile çay nargile çay hoop tren saati gelmiş. Eee hadi kalkalım.Ayrılırken de hep aynı cümle anasını satıyım 'özletme kendini gel bir an önce'.(Facede apple, steve geyiklerine bulaşmamış, kaşar eli değmemiş, bi kahve içelimcilerden olmayan bir herifoğlu buluyum dizlerimde uyutucam yeminlen) Bindiriyorum trene bebeyi iki el sallayıp, şebeklik falan yapıyorum.Son şakam güldürsün bari diye.(Böööö)

Bir de ikinci grup ziyaretçileri var türbemin ki onlar çıtçıtlarımı istesin veriyim.Belli özlemişler, belli seviyorlar beni, yanımda olmak istiyorlar. İyi ki varsınız ya yumuşş yumuşşş! Nasıl mutlu ediyorsunuz ev kızı olma yolunda ön lisans yapan bu garibi anlatamam.

Şaka yapmıyorum bu arada ya valla 'kız sıdıka' yapacaklar beni burda.Annem sürekli bak gel 'önce patlıcanları suda ıslatıyoruz ki kararmasınlar' diye mutfağa her girdiğimde iki üç şey sokmaya çalışıyor kafama.Babam aman da aman kedi kızım benim şu mavi gömleğimi bi ütüleyiver diye ensemi mıncıklıyor.Romanstar kardeşim kafanı o laptopdan kaldırıp şu masaya bir akşamda iki tabak sen koysan ölür müsün ya çemkirmeleriyle annemin izinden geldiğinin sinyallerini veriyor.(Şimdiden kocasının ruhuna el fatiha.Amin.)

Annem un ve şekerin birlikte girdiği her şeyde çok başarısız. Ben de sürekli yumurtası döllenmişler gibi şekerli olan her şeye aşerdiğimden.İş başa düştü kızım pınar eldivenler ele, önlükler bele deyip atıyorum kendimi mutfağa.Her şeyin bir bedeli var güzelliğinin de bir gün gelir ödenir öde ppııı naaaarr söyleyerek harikalar yaratıyorum ama o başka.Denenmedik kek tarifi bırakmadım Issız Adam halt etmiş yanımda.Sahrap Soysal'a bir kalıp mesafedeyim.Ha bir de o çok önemli soru var 'yok mu kimse, evlenmeyecek misin'.Hımm ben çok hazırım sanki de tek eksiğimiz bir Biskolata koca adayı (Gerçi bi düşündüm de hıııımmm fena olmayabilirmiş ha. hhüümmppp!!! Salyalarımı çektim.).Kukuma bekçi verdiler sanki sizi tepsi popolu, alakorsa kesimli teyzeler!

Gene ne diyordum nerelere geldim.

Neyse işte çok sevdiğim ama bayadır görüşemediğimiz bi kız arkadaşım geldi dün.Sorunlu bi ilişkinin yamacında.Eeee tabi sorunlar, Güzin Ablacılık tam benim tarzım ya soluğu hemen benim yanımda alıyor cıbırlar.Şefkatli kollarım hepinizi sarar çıkın çıkın gelin çıkın çıkın gelin anneeeeeemm! Kızı almak için gittim gara, büfedeki tonton amcanın yanında aldım soluğu baktım ki tren daha gelmemiş. Ayran ısmarladı bana. Oturduk sohbet ettik. Romatizmaları azmış, yağmurlar başladı ya onu anlattı.Gazetelere göz attım azıcık, hükümete giydirdik, teröre çözüm paketi bile hazırladık birlikte.Bu amcada beni çeken bişey var çok içten bakıyor galiba ondan.
Tren geldi karpuz lakaplı hanım kızımız indi.Amaaanın bir de ne göreyim kız dal gibi olmuş, neresinden nasıl çıkarmış o löplöp yağlarını bilemedim.İltifat ediyorum, iltifat ediyor bir nevi Esra Ceyhancılık oynuyoruz.Vıcık vıcık kız muhabbeti almış başını gidiyor.Bi yandan ama gözlerime hala inanamadım, basbayağı kıskandım işte ya hemen bok atmalıyım altın çilek mi kullandın, bronz kestane mi çabuk söyle diyorum.Sır vermiyor yelloz, gülüyor sadece.Cevap versin diye üstüne cümle kurmuyorum, havayı geriyorum ama nafile.Neyse düş önüme dedim, yürüyoruz. Arkadan süzücem ya bir daha.Vallahi erimiş bu kız ya ben bile rahmetlinin birinin aşkından on gün lahana yediğimde böylesi yok olmamıştım.Küççücük kalmış totoşu. Bir lobu bir avucuma sığar yani ama hala kalkık değil hahahayt çok üzüldüm.Salak mıyım ben neyim? (yazar burada gülüyor).

Silkinip kendime geliyorum. Ben bunları düşünürken çoktan gelmişiz zaten yemek yiyeceğimiz yere.Silkinip kendime geldim dedim ya, yok daha gelmemişim meğer. Kız masaya kolarını koyunca acı gerçekle yüzleştim.Kayısı dalı gibiler. Bir de benimkilere bak yıllarca kar kış demeden her sabah debelendiğim klorlu suların mirası pazılarım arzı endamda.Konya da sen böyle gezemiyorsundur eheheh diye komik olanlara nispet olsun diye her yabancıyı askılılarla eteklerle karşılıyorum ya gözüme gözüme giriyorlar şuan.Üşüdüm deyip şal istiyorum garsondan, sımsıkıda bürünüyorum.Oh tamamdır! Şimdi hem tandıra hem de konuya konsantre olabilirim.

Anlat Karpuzcuğum nen var senin kuzum allahaşkına diyorum.
Karpuz döküldükçe dökülüyor...
Efendim şimdi bu kızcağız bi manitle tanışıyor bi arkadaş ortamında, manit beğeniyor karpuzu, numarasını alıyor, arıyor, soruyor.Buluşuyorlar, konuşuyorlar, hop sinema, hop yemek, hop sarılmacalar, uyumacalar, sevgili olmacalar.Hoooop ggüüümm!
Ne güzel dimi aslında minimum enerji maksimum kazanç.
Ama öyle değil işte.
Karpuz diyor ki: her şey tamam çok ilgili, çok şefkatli, çok anlayışlı, çok dürüst ama bişey eksik işte...
Hıımm... Bu kızların bir şey eksik diye kurdukları cümlenin eksiği genelde heyecandır.Bilirim.
Her gittiği yeri haber veriyor, uyandığında uykuya dalmadan mesajlarını eksik etmiyor, görüştüğü insanların tam listesini veriyor, bana da kimlesin nerdesin diye sürekli soruyor.Her şey uğraşsız tam formunda yani diyor karpuz.
Normalde erkekler bu kıvama getirilene kadar ilişkilerde bir üç beş ay heba edilir.Ama karpuza hazır soyulmuşu gelmişti.(Bana niye hiç böylesi denk gelmez anlamam diye iç geçirdiğimi tahmin ediyorsunuzdur.)  Ne diye şikayet eder bu kız şimdi ya bulupta bunamak bu ya! En iyisi ben yan masayı dinliyim diye geçiriyorum içimden.
Yan masadaki çiftin neden kavga ettiğini bile anlayamadan 'hazır soyulmuş' benzetmesi attırıyor şartellerimi hemen.Dırıl dırıl dırıl..

Alışveriş merkezlerinde zaranın yerini biliyor mu diyorum.
Eveeeeet diyor saf saf.
Mango outletten dert yanıyor mu diyorum.
Eveeet de ne ilgisi var ya! Etme içine anlatıyorum bi dinle ya diye çıkışıyor.
Sen söyle bana bi söyle şimdi, film seçimlerini sana mı bırakıyor sinemaya gittiğinizde diyorum?
Offf evett de ne olmuş yani diyor.
O yaydığı ağzına sokucam dev boy tuzluğu şimdi haberi yok.Fesupannallah!

Ne mi olmuş? Bu adam uzun süreli bi ilişkiden yeni çıkmış diyorum.
Nasıl yani nereden bildin diyor?
Çok zor sanki!
Adamı Zaradır, Mangodur sürükleyecek bir aşk ancak uzun süreli olabilir. Eee sürekli mesaj atması rapor vermesi de geçmişinden kalma bir alışkanlık.Nerdesin, kimlesin diye çok merak ettiğinden de sormuyor yani, alışmış adam birileri onunla hayatını paylaşıyormuş gibi yapsın istiyor.Bu sürekli nereye gidilmesini, ne yenmesini, ne izlenmesini kadına bırakmakta bundan.Bıkmış yani zaten yıllardır bunlara karar vermekten.

Tabi adam sıkıcı olur, tabi heyecanı eksik olur.Bir uzun ilişkiden çık nefes bile almadan, iki fingirdeyip, yavşamadan hooop yenisinin içine dal.Eee tabi adapte olamaz adam sana, hala eskisi devam ediyor sanır.
Ben bunları anlatırken 'haaaaa' diye dinleyen gözleri kafasına yattığının işaretiydi.
Sonra birden irkildi. Ama eskisi de 500 tane zilliyle fingirdiyordu aynı anda, ona da uzun ilişkiden çıkmış bu adam demiştin.Herkes uzun süreli ilişkiden çıkıyor sana görede ha! diye terslendi.
Kız haklıydı valla.

Çürütülmelere hiç gelemem valla.Düşündüm taşındım hemen şöyle bir sonuca vardım.Uzun süreli ilişkiden çıkan erkekler iki gruba ayrılıyor.Birinci grubun özelliklerini yukarıda gayet net gördük değil mi sevgili izleyiciler.

İkinci gruba gelince ise bunlar genelde bir önceki sevgililerinden boynuzlanarak ya da terk edilmek suretiyle egoları parça pinçik ayrılmışlardır.Dağılan egolarını toplamak, terk eden sevgiliyi unutmak, kendi minik kafalarının içinde intikam almak için zaten aynı deliğe gir çık gir çık sıkılmış şeyciklerini önlerine sunulan her deliğe sokma çabasındalardır.Şişkoymuş, çirozmuş, selülitliymiş, kısaymış, uzunmuş, kaşarmış hiç fark etmez.Kukusu olsun da ne olursa olsun.Erkek bu zaten sadece gördüğünü algılamak için yaratılmıştır da bunlar onu bile algılayamayacak formdadırlar.Ne kaldırırsam kardır diye ağızlarını açıp girdikleri her ortamda aranır, beş para bile etmeyecek kızlara iltifat edecek kadar zavallılaşırlar.Onlar için çok güzel bi tanım var bildiğim ama söylemesi ayıp, sözleri kayıp kaç zamandır dilimde sakın söyleme ;) 'Ben aşık olunacak erkek değilim, beni sevme' diyerek abazalıklarının temelinde duygusal bir boşluk varmış izlenimi yaratmaya çalışırlar.Yavşak yavşak sırıtarak konuşmaları en belirgin özellikleridir. Ne kadar farklı kız tanırsa dudakları, o kadar erkek oldum sanırlar.

Taaaa ki birgün sıkılıp 'Ben bıktım onenightstandlerden, içi boşalmış ilişkilerden, kadınlardan ben artık omuzunda huzur bulabileceğim, dertleşebileceğim birini arıyorum' diyerek içlerini doldurmaya çalışana kadar.İşte o zaman bu adamlar alacağını almış, tadacağını tatmış mükemmel sevgililer olurlar.

Yaptığım bu derin analizleri karpuzcuğumla paylaşıyorum -evet ya cidden öyle ya!- diye inliyor sürekli.
Ben ne zaman böyle bi ilişki ve erkek uzmanına dönüştüm bilmiyorum çok tecrübem varmış gibi sanki.Avrupa Yakasındaki Fatoş gibi hissettim, kendimden tiksindim valla bunları anlatırken.

Eeee şimdi ben ne yapıcam, nasıl davranıcam diyor Karpuz.
Teşhisi koymasına koydukta hani tedavi?
Valla hala düşünüyorum ne yapacakta kurtaracak bu ilişkiyi karpuz?

Zor valla iki türlüsüyle de uğraşmak.Ne gidebilirsin ne kalabilirsin.
Kıssadan hisse: Uzun süreli ilişki yaşıyorsanız evlenin kardeşim niye ayrılıyorsunuz da sonra böyle ortalıklara saçılıp bizimde canımızı sıkıyorsunuz.Cıks cıks cıks!

Amaaaa karpuz iyi ki gelmiş çok lav yu yu hak etmiş(: (Baştaki bu kadar saçmalamayı bu tespitleri yazmak için yaptığımı sanmayın diye bu cümle gerekliydi=))

Ha bir de azmettim öğrendim karpuz asaibery kullanmış ama siz kullanmayın(:

9 Ekim 2011 Pazar

My name is Pınar

Bu aralar depresyonum tepemde.Farketmediniz mi hiç yoksa? Evde sürekli Sezen Aksu 'Vay' ı söylüyor ağrılı sancılı.Düş Sokağından 'Kan Revan İçindeyim' dinlemenin tam da eşiğindeyim.Çok geçerli gerekçelerim var aslında dipsiz kuyularda boğulasıca olmak için ama hala yetmezmiş bunlar gibi geliyor o yüzden erteliyorum Muratcığım seni.Belki daha kötü günlerim olur diye saklıyorum o unicornlara özel sesini.

Dün klozette otururken saydığım fayanslar bile değişmiyor ya böhhüü diye ağlayıverecektim.Sabah gerinerek uyanıp minnie li terliklerimi sürükleye sürükleye gittiğim banyonun fayansları hep aynı çok hüzünlü değilmi ama ya buna ağlanmaz mı ama ya! Ya da ben hiç ufo görmedim diye şanssızlığıma küfredecek bir kafam var.Bence beni elimden tutup bu bataklıktan ancak Murat Kekilli çıkarır.Regl öncesi olabilir aslında bu bardağın dolu tarafını görmeli der ünlü nlpciler. Evet evet regl öncesi bu zira göbegim yandan kanal d amblemini andırıyor bugün şişlikten.

Yatağına cenin pozisyonunda kıvrılmış, karanlıkta ağlayan bir yeni ergen emo sendromu fink atıyor kanımda.Herşey kötü gidiyor, dilek tutup yaktığım tüm mumları camışın birisi tüm nefesiyle söndürüyor, bileğime bağladığım uçan balonları koparıyor, bayramlık kırmızı rugan ayakkabılarıma basıyor.Camış! Hep yanlış ata oynuyorum adı daha afilli diye.Arabam geri viteste gidiyor hemde Eskişehir yolunun Samsun yolu dönüşünde.Boynumda tutulmuş aksi gibi geri de dönüp bakamıyorum acaba sonum nasıl olacak diye.Merakımdan ölüyorum! Öyle bekliyorum işte gözleri bağlanıp tren raylarına oturtulan romantik uzun bacaklı başrol oyuncuları gibi.İlla başrolde olcam ama ölecek olsam bile, tarzım bu hayallerim bu benzetmelerim de.

Murphy seni bir elime geçirirsem ellerimle Bülent Ersoy ile evlendiricem ya da samanlıkta Ferhat Güzel ile başbaşa bırakıcam. Sen hayal et artık Safiyeye mi yoksa sana mı karyola daha dar gelir! O reçelli ekmeğin var ya Murphy bebeğim bir kerecikte düşerken beni şaşırtsın!

Geçen oturdum düşündüm yok dedim bu iş Murphyle, camışla, tanrıyla olacak iş değil kızım pınar.Bu işi yapmış olsan ancak ve ancak kendine sen yapmış olabilirsin.Bu kadar ağır cezalar ancak senin gibi bir salağa gönderilmiş geri bildirimlerdir (burda feedback kullanmamış olmama takdir bekliyorum). Bi kurcala bakem aklını -eden bulur- doktirinini haklı çıkaracak bi haltlar karıştırdın mı sen?
Düşün, düşün, düşün, düşün.....
Cıksss bulamıyorum ne mümkün (ünlem)
Hadi bi gayret daha, azıcık daha ıkın.Sen ki 20 yıl öncesinde sadece iki dakika gördüğü bir sıfatı bile unutmayan, çocukluğunun her hatırasını hatırlayan, ilkokul arkadaşlarının bile soyadlarını hala ezbere sayabilen, 10 yıl önce ki bir günü en küçük ayrıntısına kadar anlatıp hava durumunu bile bilen gereksiz bir hafızanın sahibesisin.Clintonun ex kırıkı Monicanın siyah topuklu ayakkkabılarını, südyeninin askısının kalınlığını bile hatırlayan hafızam dut yemiş bülbül gibi bu konuda.Behzat komserim gelse çekse sorgu odasına gene de olacak gibi degil yani.
Olmuyor işte.Yapmadım ben bişey ya! Hüseyin Üzülmez yapmadımındanda farklı hemde. Ben ki önemli bir sınava giderken bile sakın sollama öndeki arabayı muşmula diyen kızım.Olurda şöför annem gibi kendini sollayanlara ah eden bir deli manyak çıkar diye. Öylesi bir korku bu bendeki karmadan.My name is Pınar.

Evrekaaaaaaaa!!!!
Hep o hintli prensin suçu bunlar! Seni pislik çakma Bolivuuuuddd jönü seni! Hayatımın içine sen mi ettin len çabuk söyle almıyım o kavuğunu kafandan!!! Prensesini sokmuyorum koynuna diye dimi! Lanet olasıca hormonlarının karması mı bu benim başıma gelen yoksa!
Bu hintli prens benim telefonumdaki oyunlardan bir tanesinin başrölüne sahip efendim. Ben bu oyunu hastanede sıra beklerken, tramvayda, şehirler arası otobüslerde sıkılınca bazen açıp oynuyorum itiraf etmek gerekirse.Ama oyun oynamak için değil (zaten bilimum bilgisayar destekli oyunlardan tiskindiğim bilinir) sırf egomu tatmin etmek için.İhtiyacımda yok ama hadi neeyyseeeeee:P
Bilerek, isteyerek kendi hür irademle bu kavuklu Hint prensini merdivenlerden düşürüyorum, süreleri doldurup saraya giden kapılardan sokmuyorum.Kavuşamasın istiyorum sarayın tepesine tünemiş koca ağızlı prensesine.Benim yok sen o tipsizliğinle bir sevgili hiç yapamazsın diyorum kendi çapımda Hintliye.
Kıs kan mı yo rum!
Yazık kafasını oralara buralara çarpmaktan, düşüp düşüp kalkmaktan bitap düşmüş zaten çiroz olan Hintlide her turun sonunda 'Help me' diyor.Ben o yazıyı ve o Küçük Emrah gözleri görüyorum ya zevkten dört köşe oluyorum.
Sadist değilim onlar gerçek değil tamam mıııı!
Prensesede iyilik yaptığımı düşünüyor vicdanımı rahatlatıyorum. A be Seray Sever ağızlı kızım bu adam sana kavuşacak sonra iki gün sonra nasılsa sıkılacak, o yüzden ne kadar uğraşırsa senin için kıymetini o kadar bilir. Senin için yani bunlar aptal olma az ağırdan sat kendini diyorum.Göster ama elletme kız diyorum ama ohoooo kime söylüyorum. Anlamıyor beni zilli, salak salak sinirleniyor zıplayıp duruyor çakma prensi her düşürdüğümde. İki gün sonra geçince kavuklunun hevesi yiyecek dayağı, yiyecek azarı, yiyecek boynuzu haberi yok.
Aliye Rona gibi kadınım valla.
İşte galiba o çakma Hint prensinin ahı tuttu işlerim hep lisede beden eğitimi dersinde takla atan ben gibi (gözünde canlandıranın caillou gibi çocuğu olsun!).

Şşştt kavuklu!!! Gel öp elimi iki de dans et barışalım;) Söz gelicem 6.tura sokucam sizide gerdeğe sırtını da yumrukluycam. Ama bi çıkar şu kavuğu kafandan ya kavuklu prens mi olur allah aşkına! Bu prensesde benden zevksiz valla ne bulduysa şu çirozda!
Neyse efendim onlar erdi muradına ben çıkayım kerevetine artık bundan sonra.
Korktum valla gene bir cinnet anında sararım bu Hintlilere sonum olurlar diye oyunuda sildim.Oh rahatladım!
Gene olayların sorumluluğunu yıkacak birini bulmanın huzuru ile kendime konduramadığım tozları size üfledim.Püf!

5 Ekim 2011 Çarşamba

anlat kızım

Yazıcam işte anlatıcam ne saklayacak bişeyim var ne de utanacağım.Uzun da yazıcam baştan söyliyim sonra okurken küfretmeyin bana, yol yakınken dönün, kapayın sekmeyi! Yazmıycam yazmıycam dedim dedim bilinçaltı yapmıycam dedim tuttum tuttum kendimi ama yok arkadaş kanıma dokunuyor yazıcam! Ben de insanım güçlü falan da olmak istemiyorum banane alemin salağı ben miyim güçlü oluyum, insan oluyum, hanımefendi oluyum.Bunları okuyunca hakkımda ne düşüneceğiniz de umrumda değil karizmayı çizmiş olacağımda desemde inanmayın.Keşke şuan kimliğimi bilmeden okusanız bunları diye geçmiyor değil içimden yalan yok:(


Şimdi efendim;
3 yılını vermişsin adama ilk altı ayında takılıyoruz biz diye sündürmüşte sündürmüş seni ama çekip gitmemiş de hiç.'Bi defol git o zaman hayatımdan yea' dediğin her seferde de bumerang gibi geri gelmiş.İnat etmişsin, azmetmişsin, karar vermişsin, elde etmek istemişsin.Özgüven meselesi, ego meselesi, pınar bi adamı elde edemedi (hem de bu adamı) dedirtecek değildim ya! Tam bakmış başka kurtlara yem oluyorum, minik erkek aklının hormonlarının etkisinden çıkıp sahiplenesi bu kız benim namusumdur diyesi gelmiş tüm namussuzluklarından sıyrılıp.Hah tamam artık derin bir oh yerleştiriyim alveollerime dediğim anda aslında herşey yeni başlıyormuş...

Hikayenin başlayışına aldanıpta geçen 3 yılı ince ince dokuyacam sandıysanız üzülmeyin bu kötülüğü ben kendime yaptım size yapmıycam.
Kısa bi özet vermeyi hikayenin sonunun kalbinizi daha çok acıtması için, dramımı içinize daha iyi sindirtebilmek için, demogojimi zaferle sonlandırmak için için de için bir borç bilirim.Stop.
Adam almış benden yeni bir ben yaratmış ben de mal gibi Banu Alkan gibi 'aşığım seviyorum hakim bey' savunmalarıyla yeni benle tanışmaya, barışmaya onunla yaşamaya çalışmışım.
Aklımı 'seviyim' aklımı!
O öyle değil böyle demiş, bu halin daha güzel demiş, onunla konuşma, öyle bakma, ilgilendiklerin çok saçma salla, hatta öyle öpüşülmez böyle öpüşülür bile demiş! Bak aklıma geldi güldüm gene (:


Anneme zibilyon tane yalan sıralıyım onunla paylaştıklarım listesini genişletebilmek için, tüm ışıltımı söndiriyim sırf yanımda kendini kötü hissetmesin diye, iş dönüşü sabah derse gideceğimi bile bile ilgisiz bırakmıyım diye uykusuz kalıyım, bir tane bile ortak yönüm olmayan özenti arkadaşlarına sırf o dışlanmasın diye katlanıyım, kızım sen salaksın giriş cümleli konuşmalar yapan tüm arkadaşlarımı en son aranacaklar listesine ekliyim, o düzenini bozmasın aman sonra sıkılıp bunalmasın diye odada okunmadık sözlük entrysi izlenmedik film bırakmıyım, aklı bende kalmasın sonra sorun çıkmasın diye tüm sosyal hayatıma say goodbye yapıyım.Ben bunları yapıyım yapıyım tabi Allah da beni nasıl biliyorsa öyle yapsın!  
Ben böyle milyon tane benden parçayı Hansel misali ona giden yollara döke döke onları kurtların yiyeceğini geri dönüşte kaybolacağımı bile hesap etmeden karartıp gözlerimi gidiyim.Adam hiç ama hiç bozmasın kendini.Oh gel keyfim gel.Çaba harcamadan elde ettiği bir sevgilisi, o çırpınmadan ilerleyen bir ilişkisi var nasılsa.
Ha tabi kim dedi bana bunları yap diye? Hiçkimse.Şimdi o adamı suçluyor muyum? Tabiki hayır ama bırakında pişmanlıklarımı yaşıyım biraz.O yüzden çok rica edicem okurken -oh olsun- ya da -ee yani böyle olacağı belliydi- tarzı nidalarınızı kendinize saklayın.İç sesim yeterince taciz ediyor zaten beni.


Neyse efendim ben bu kadar sözde fedakarlığı aşkım sevgim için yapıyım sanki türk filmi senaryosunda misali adam her iki ayda bir gelip 'olmuyor pınar ben bi annemi bir de seni bu kadar çok seviyorum ama çok kıskanıyorum o yüzden de çok üzüyorum sen daha iyilerine layıksın' klişeleriyle gözyaşları eşliğinde terketsin, banada İzmir Marşı söyletsin.Ben de mal gibi, saf gibi kendimi bu durumdan dolayı suçlu hissediyim onun kendini ezikliklerinden sıyırıp iyi hissettirmesi için boş nameler yapayım.Hep o bilindik cümleyi kurayım herkeslere 'bu defa bitti bu defa kesin' herkesde bana 'hı hı evet evet bu defada son dimi' desin.Bir hafta ağlıyım zırlayım içeyim sapıtayım bir haftanın sonunda hiçbişi yokmuş gibi gelsin bensiz çok mutlusun maşallah sürtmediğin yer kalmamış, o adamla niye konuştun, kim yazdı sana diye hesap sorsun sonra öpsün sarılsın özledim desin barışsın.Edilgen cümleler farkındaysanız!
Med-cezir, git-gel, ayrıl-barış, kırıl-düzel...
Hep beni cidden çok sevdiğini düşündüm, seviyor ama tarzı farklı dedim, sevmese giderdi zaten dedim, çocuk daha ablası büyüyecek dedim, umutlarımı hiç ezdirtmedim...
Hep o övündüğüm mantığımı kim alıp nerelere saklamış bilemedim...


Ben mezun oluyorum, bilinmez yolların yolcusu oluyorum, içim bi buruk bu yatakta son uykularım, bu merdivenlerdeki son koşuşturmalarım, bu mutfakta pişirdiğim son tonbalıklı makarnalar, o siyah koltuklarda ettiğim son kavgalar, o sandalyeler üzerinde izlediğim son filmler, yediğim son berbat çizburgerler.
Adam karaborsa, adam her zamanki gibi odasında.
Kızıyorum, üzülüyorum tabi ama bu sefer farklı bu sefer çaktırmak gelmiyor içimden. Susuyorum.Sen takmazsan ben hiç takmam diyorum.
Fink fink geziyorum, lıkır lıkır içiyorum, cır cır konuşuyorum.
Ohhh sefam olsun!
Cıks! gene tık yok adamda.Tuhaf.Bu sefer farklı farkediyorum.


Ben Almanyaya gidiyorum diye geliyor birgün.Gidersen biter diye tehdit ediyorum ama ciddiyimde aslında biter yani. Adam Almanyada elalemin gavurlarıyla yemediği halt kalmıycak ben de burda garıyım diye gezicem yani. Peeeh! Olacak şey mi! Kendime bu yaştan sonra pınar da godoş olmuş dedirtmem arkadaş!
Yok ben hiç öyle şey yaparmıyım ben seni aldatırmıyım da falan da filan da.
Geçicen bunları bebeğim.O kadar mı salak görünüyorum ben ya! Adam ölür be ölür!!! Çeşit çeşit yemekler masada duracak ama sen hiç birine dokunamaycaksın ha neden bir ay sonra seni bir zeytinyaglı yaprak sarması bekliyor diye.Hı hı oldu cöneeem ben de yedim!


Balom var benim!
O elbise çok açık ben sana o elbiseyi alırsan senle gelmem demedim mi? Ne topuklumu giyceksin yanında çocuk gibimi kalayım hayatta gelmem! (Kal lan kal sanki öyle değilmisin diyemedim ya bak hala içimde.Demek içimde kalan bişeyler varmış ya.)
Ne yani baloma benle gelmiycekmisin allahın cezası bebe! Sen iyice azıttın çekecem terliği haaa! diyemiyorum tabi.Kendi yöntemlerimle gönlünü alıyorum ya da aldığımı sanıyorum.Anaaam adam balo parası yatırmak için beklediğimiz banka sırasında vazgeçiyor gelmekten.Şaşırmıyorum niyeyse, bu defa salon kadını imajımı bozmakta gelmiyor içimden. Herzmanki gibi bir -u know- dökülüyor dudaklarımdan ama buruk değil, sesimde titremiyor.Aştiye bırakıyor beni ama sadece bırakıyor.Kapısına yani. Cami avlusuna bırakır gibi. Bavullarım ve ben muz satan amcanın yanında kalakalıyoruz öylece.Ha bir de ayrılırken 'iyi yolculuklar aşkım' diyor bir daha nezaman görüşücez belli değil ama kurduğu tek cümle bu.Pınar'ı biliyor tabi gelemez böyle şeylere en geç yarın ayrılık telefonu gelir.Ayrılığın sorumluluğunu ona yıktığımda iyi oldu diyordur kesin içinden.Daha fazla bekletmeden onu ertesi gün arayıp olmuyor muşmulacım (sen yokken adını muşmula koydum benziyor olmanla bi ilgisi yok) ayrılalım dedim o da -evet tamam- dedi.Bitti 3 yıl 2.5 dakikalık bir telefon konuşması ile bitti gitti...


O kadar alışmışımki onlu olan herşeye, o gitti herşeyin içi boşaldı.Gardrobu talan edercesine kıyafet seçmeceler, sevgilim bugün beni nasıl beğenir böylemi yoksa böylemi ikilemlerim, makyajım için saatlerimi heba etmeceler, sonra izleriz diye araştırdığım filmler, gideriz diye biriktirdiğim mekanlar hepsi saçma ve anlamsız oldu.Ne film izlemenin tadı vardı artık, ne değişik yemekler denemenin, ne süslenmenin, ne telefonu sarj etmenin, ne de kendini iyi hissetmenin.Sanki bütün filmleri senin için izlemiş, bütün kıyafetlerimi sen gör begen diye almışım, sanki yiyip de büyümeyi seninle evlenmek için yapmışım gibi...
Karnıma ellerini soktun iç organlarımı mıncık mıncık yaptın ve gittin! Karnıma ağrılar giriyor, içim boşalmış gibi...
Şimdi günde 500 kere çalmıycak mı telefonum, yatağa girip uyumadan önce mesajlaşmıycakmıyız, aklıma gelen her saçmasapan şeyi seni gördüğümde anlatmak için biriktirmeyecekmiyim, ararsında duymam diye telefon elimde gezmeyecekmiyim yani, yeni aldığım mavi tshirtüde göremiyecekmisin, yeni fotoğraflarıma yorumlar yapmayacakmısın, yaptığım planlara karşı çıkmayacakmısın, ağladığımda sarılmayacakmısın bana geçmiyecek mi, kurduğumuz hayalleri de mi özlemiyceksin hiç, gidiyor musun yani bu defa içimi eze eze...
Gitti. Dedim ya bu sefer farklı nefret etmeden, kavga etmeden, allah belanı versin hayatımın içine ettinle başlayıp yüzünü bile görmek istemiyorumlarla biten cümleler kurmadan.
Nasılsa hatasını anlayıp gelecek, bensiz yapamazki zaten, ilk defa mı sanki, benden iyisini hayatta bulamaz ki gibi tesellilerim söndürmüyordu umutlarımı hala.
Bir de etrafa verdiğim demeçler var tabi: yok bu defa kesin bitti, o istese de ben dönmem, üzülmüyorum bu defa hiç, neydi o öyle ya canıma mı yazık değilmiş, şişkonun tekiydi zaten hıh.
Arkadaş kaldık ya sözde çok medeniyiz ya konuşuyor mesajlaşıyoruz.O benim bayramımı kutluyor, babamı merak ediyor, iş görüşmen ne oldu diyorHer gece senin için dua ediyorum diyor.Ben onun annesine selam söylüyor, iyi dilekleri için teşekkür ediyordum.İlişkideyken bile bu kadar kibar bu kadar ilgili olmayan biz birden gönüllü iyi niyet elçileriydik.


Onda kalan pc mi almam lazım arıyorum bana kargolasana diye Ankaradayım istersen veriyim diyor.Nasıl yani ya! Ne Ankarası yea! Yüz hatlarım Ajda Pekkan ile yarışır! Senin 4 gün önce gitmiş olman gerekmiyormuydu diyorum.Ha yok bi aksilik çıktıda bıdı da bıdı diyor.Gel ozman da alıyım pc yi diyorum yok arkadaşımla yemek yiyorum akşam gelirim diyor.Bu işte bir iş var! Hem de yurtta değil evde kalıyor.Aklımdan zibilyon tane senaryo yazıyorum kim olabilir o sürtük, nezaman buldu yeni birini, şimdi napıyolardır, gidip eve dayanıp kapıya bassammı ki onları, ne söylesem daha çok acıtırım canını, önce kıza mı dalsam yoksa ondan mı başlasam.Yok yok muşmula yapmaz öyle şeyler diyorum sonra. 3 sene koynumda bir şerefsiz beslemiş olamam diyorum ama içimdeki fareler kemiriyor da kemiriyor beynimi.Bu işte bir iş var! Kızlarda demez mi sen gittiğin gün bi kızla gördük muşmulayı acaba yeni sevgilimi yaptı diye.Ama kız çok çirkindi sana söylemeye gerek duymadık bide muşmula yani diyorlar.Abi kız kızdır erkek için çok da farketmez. Hele ki uzun süreli ilişkisinden sıkılmış bir erkek için hiç farketmez, siz niye kendi kafanızdan iş çeviriyorsunuz diyemiyorum tabi yavrukuşlarıma.Gülüyorlar, onlar benden daha çok güveniyorlar sana muşmula!
Altıncı hissime olan güvenim hep tamdır birden eski sevgilisi alladdinin sihirli lambasından fırlamış gibi çıkıyor bilinçaltımdan. Dıdış dı dıdış! Son zamanlardaki sürekli karşılaşmalarımızın, o anlarda ki muşmulanın tedirginliğinin, kızın o yılan bakışlarını gözbebeklerime dikişinin, benim tanımadığımı sanan muşmulanın kızı (oysa eski sevgili hassas konu bir kere görmek yeter hafızaya atmak için) saklamaya çalışmalarının bir anlamı olmalı. Kiminle dansettiğini sanıyorsun sen he heeyytt! Hemen facebooku açıyorum kızı bulup gösteriyorum bumuydu diyorum kizlara?
Sessizlik.
Biliyordum diyorum biliyordum! Unutamadığını biliyordum! Zamanında yediği boynuzların acısını silemediğini biliyordum! İçinde kalmış adamın işte biliyordum!
Deliye dönmüştüm kuruyordum da kuruyordum.Nasıl konuşmaya başladılar, ne zamandan beri konuşuyorlar, benim yanımdayken hiç aradı mı, çıkıyorlar mı, öpüştüler mi hiç.Kızlar beni sakinleştirmek için çırpınıyor kızında sevgilisi yokmuydu ya karşılaşmışlardır belki ne olmuş yani diyorlar.Ertesi güne mezuniyet tezimin sunumu var ama ellerim tirtir titriyor listeden powerpointi bile seçemiyorum. Bir yıl emek emek sayfalarca hazırladığım gözümün nuru tezim bile umrumda değil, bırak tezi mezuniyetim söz konusu ama çok da canıma con con! O an bir tabur asker tecavüz etse gıkım çıkmaz.
Arıyorum çabuk gel konuşucaz diyorum. Şüphelendirmeyim, ürkütüp kaçırmayım diye belli etmiyorum çok. Gelsin ikna etsin istiyorum beni öyle bişeyin olmadığına, bu kalp pırpırlarım bitsin istiyorum, PSM de gibiyim sinirden saçlarımı koparmak istiyorum, ne oturabiliyorum, ne konuşabiliyorum. 'Ay hayır yani' diye başlayan cümleler sıralıyorum ardı arkasına.Saniyede minnacık odada 50 adım atıyorum. Cinnet gerçekten bu yaşadığımın tam adı cinnet!
Adam geliyor istiyorumki itiraf etsin kendiliğinden.Yok ne mümkün! En sonunda gururumu topuklarımla ezip soruyorum: kızların konuşurken gördüğü kimdi? Suratını ortadan iki loba ayıran çizgiyi hiçbir zaman unutmıycam, o şapşal ifade Cedric de bile yok.Titrek bir ses ile hazırlıktan arkadaşım adı da şu hatta o yok mu onunda arkadaşı karşılaştık konuştuk bla bla.
Doğru söyle diyorum ama doğruyu duymaya hazırmıyım bilmiyorum.Bebe bildiğin tırstı biliyor çünkü azmedersem bulacağımı, gözüm dönerse nasıl onu yakacağımı, anasından emdiği sütü nasıl burun deliklerinden akıtacağımı.Ama hala yalan söylüyor, cesareti beni de şaşırtıyor Neyse yaptığım psikolojik şantajların meyvesini topluyorum bir süre sonra itiraf ediyor eski sevgilisi olduğunu. Karşılaştık sadece konuştuk diyor. Konuştuğunuz cümlelerle boğulun inşallah, şaşı bakıp şaşırın inşallah, üremeden kesilin inşallah! 'Sen zamanında beni yanlış anladın ben seni aslında boynuzlamadım' dedi' diyor.Ben de inandın mı sen de bunlara diyorum.Ohoo adam çoktan inanmış devam ediyor öyle bişi olmaz aramızda, kızın zaten erkek arkadaşı var konuştuk sadece hem bidaha da nerde görcem.Cümlelerin altındaki alt mesajları çıkarmak konusunda çok başarılıyımdır hemen farkettim aslında istiyor onla olmayı ama erkek arkadaşı var diye düşünmüş bidaha nerde görücem diye düşünmüş.
Ama ben inanıyorum, daha doğrusu galiba inanmak istiyorum.Öyle olmazmı zaten.Hem ben bu sahneyi bi kez daha yaşamıştım.
Kendi kendimi rahatlatıyorum kızın erkek arkadaşı var, hem zaten zamanında muşmulayı boynuzlamıştı muşmulada geri dönecek kadar godoş degil yani, hem arkasından o kadarda kötü konuşmuştu yok yok olmaz diyorum.
Ama bi yandanda o kızı bana bir verseler American History x de ki gibi dişlerini kaldırıma dayayıp kafasına tekme atasım var, o tülek saçlarını elime dolayıp metrelerce sürükleyesim var, nededin sen nededin sen tokatını aratmayacak sesler çıkartasım var suratından, Yılmazı meseneden silecesin kızına özenesim var, bir erkeğin sırtını tırmalarken çok seksi gelen kırmıız ojeli uzun tırnaklı haller var ya o halde suratında Ege Bölgesi haritası çizesim var.Öylesi bir nefret, öylesi bir kıskançlık dolaşıyor damarlarımda.


Biri bana yalan söylerse, ya da kandırırsa içimde iyi niyet, samimiyet, aşk, sevgi kalmıyor.Dolayısıyla bu aşkıda kalbimden böylece sildim, yılların muşmulasına hiç bir şey hissetmiyordum artık.Daha öncede yazdım ya unutmuş, hiç sevmemiş gibiyim onu.Nerden nereye garip.
İnandım ben muşmulaya sevgili okurlar, güvendim.Ama tabi hem o sürtüğü hem de bizim muşmulayı yakın takibe aldım. Konuşup görüştüklerine dair bir iki belirti daha gözüme gözüme girince içinde hatırlamıyorum kaç tane ama çok tane 'allah belanı versin zehir zıkkım olsun' geçen cümleli mesajla dişi yakarış oldum.Aradı açmadımm, kızlarada dedim açmayın.Salak gibi ama hala konduramıyorum ya ona değilde benim böyle bir adamı sevebileceğime, kendime yani!
Aradan bir iki hafta geçince benim tüm sinirimde geçti tabi.Aşkım duygularımda bitmiş ya anaçlığım ağır basıyor, bela okumuş olmak zaten içime sinmiyor delil yetersizliğinden salıverecek yasa telefonunu çıkarıyorum aradan.Telefonda hala yemin yemin üstüne ben öyle şey yapar mıyım, vallahi yok konuşmuyor görüşmüyoruz, ogün karşılaştık o kadar, cidden inan bana bak.Bi önemi yok bunların benim için artık diyorum ne halt yersen ye bitti geçti gitti! Sadece içime sinmedi söylediklerim affettim seni onun için aradım deyip kapıyorum.Kendimi çok begeniyor çok takdir ediyorum gene insanlığından ödün vermedin diyorum, sanada bunu yapmak yakışırdı kızım pınar diyorum.Bok var sanki insan oluyorum iyi oluyorumda!
Aylaaaaar geçiyor ben bu aralarda da nasıl iyi niyetliyim emin olmadan o kadar beddua ettim bide yapmamıştır öyle şey ya, bi ara arıyım da nasılmış soruyum falan diyorum etrafıma.
Sonra günlerden birgün bi öğreniyorum ki adam biz birlikteyken bile o sürtükle görüşüyormuş.O karşılaşmalar tesadüf değilmiş adam gözümün içine baka baka beni al da tı yor muş!!!! Geçmişte yediği boynuzları geniş midesinde hazmetmiş beni boynuzluyormuş.Ben düzeltelim bu ilişkiyi diye çırpınırken adam o sürtükle yaz tatili planları yapıyormuş.Şüphelerimi yeminlerle inkar ederken çoktan birlikte yemekler yiyip filmler izliyorlarmış.Bak sen hain domdoma!
En yumuşak yerimden vuruyor beni.


Kanıma dokunuyor işte! Salak yerine konmak, kandırılmak, aldatılmak.
Hangisine daha çok üzülürsünüz şimdi hiç kimsenin onaylamadığı bir ilişkiyi yıllarca yaşayıp sonunda boynuzlandığınıza mı yoksa üç yıl boyunca aslında hiç unutamadığı bir eski sevgilisi olduğuna beni aslında gerçekten hiç sevmediğine mi?
İtiraf etmesi çok güç benim için bunu ama ağladım.Yediremedim kendime, hazmedemedim! Bunu haketmedim demedim ama bunu bari yaşamasaydım dedim.O sinirle o sıralar bana yalan söyleyen bir kaç kişiden çıkardım hıncımı.Rahatlamadım genede.
Seni kaybettiğine üzülsün sevgili olarak geç arkadaş olarak bile dediler.Öyle evet ama niye herkes beni kaybetmeyi seçiyor yaaeee gibisinden cümleler kurarak sığındım Güldenin şevkatli kollarına.Bu looser cümlelerin üstümdeki iriteliğini farkedincede güldüm de güldüm kendime o ayrı.
Zamanında kendini boynuzlayan sevgilisiyle yeniden deneyen bir mezhebi geniş olmak, onun için hertürlü fedakarlığı yapmış sevgilisini aldatan bir şerefsiz olmak, herkesin arkasından dedikodusunu çevireceği bir zavallı olmak, bunu türlü yalanlarla sürdürecek bir sahtekar olmak kolay değil anlıyorum muşmulayı aslında. 
Anlayamadığım beni nasıl bukadar unuttuğu, bunu onun yanına bırakmayacağım gerçeğini nasıl yadsıdığı, ve bu cahil cesareti.En azından gelip anlatsaydı dürüst olsaydı herşey şimdi onun için daha kolay olurdu.Evet bunlar buram buram intikam kokan cümleler zerrre kadar aşkımın sevgimin kalmadığını dünya alem biliyor ama beni salak yerine koymanın bedeli ödenmek için doğru zamanı bekliyor.Yalnız beni değil sen 3 kızı birden kandırdın muşmula! Benden daha hırslı daha zalim intikam planları yapan iki kız daha var.Tehlikenin farkında mısın?
İnsanın babasına bile güvenemiyeceğini geçen sene öğrenmiştim ben ama acıttı içimi genede...
Güvensiz yaşayamam ki ben. Şimdi gelinde bu kızdan yeni birine güvenmesini, mutlu bi ilişki yaşamasını ya da güzel bir evlilik yapmasını bekleyin.
Zor çok zor.


ps1) piyasa kaygısından uzak bir yazı bu içimi döktüm o kadar. 
ps2) ağzımı bozdum biraz kusura kalmayın ama az bile dedin demiyor musunuz içinizden allahaşkına ya. 
ps3) muşmula bunları okuyamaz ve göremez rahat olun hertürlü intikam teorisine açığım bana tekliflerle gelin(:
ps4) biliyorum bende yeniden aşık olup yeniden güvenicem birine sakın bu tarz cümlelerle kafamı ütülemeyin bunu okuduktan sonra.
ps5) bu notta bu cümleyi okuyanlara gelsin.İyi sabır varmış sende valla! Benimle çıkarmısın yemek yaparım sana, film izleriz sonra da kaşık yapıp uyuruz oh mis;)

4 Ekim 2011 Salı

hepsinde ayrı bir tat hepsinde ayrı şevkat

Ben ilişki uzmanı falan değilim, erkek rehberi ya da heygirl dergi yazarı da değilim.Kelin merhemi de yok ama ukalalıkta hiçbir duba tanımam!
Şimdi baştan söyleyim bu yazının içeriği erkekler için mi kadınlar için mi yoksa kendim için mi inanın bilmiyor ve kestiremiyorum.Her zamanki gibi içimden geldiği gibi.Rahat olmak lazım konseptli;) Amanda aman pek bir mesaj içerikli yıh yıh yıh!
Yanımda, yakınımda, çevremde olanlar iyi bilir gözlerim sürekli fıldır fıldırdır bişey arandığımdan değil kaçırdığım bişey olmasına izin vermemek için.Sürekli gözlemlerim o kız o barmene nasıl teşekkür etmiş birasını alıken, o adam o kızın sigarasını yakarken gözlerine bakmış mı, o yakışıklı, sevgilisinin en yakın kız arkadaşının yanağından neden makas almış, bu çocuk konuşurken neden bir anda gözlerini kaçırmış, o teyze neden annem gelince yan koltuğa geçmiş bla da bla da bla...Gözler, gözlemlerim, biriktirir, yorumlar, kullanırım.Gözlemler en büyük silahım!
Şimdi devamda yazacağım zırvalıklarda gözlemlerime dayanıyor hepsini tanımış yaşamış olmam imkansız çünkü değil mi;) öhm!
Bir ya da iki belirtisini görürseniz hemen orayı twit bile atmadan terk etmeniz gereken erkeklerle tanıştırıcam sizi! (sivrisinekler gibi ellerimi ovuşturuyorum şuan) Boyumdan büyük işlerin takipçisiyim gene.Zorlanırsam yarıda bırakır arabeskbilimkurgu rüyalarıma koşarımın rahatlığı var üzerimde.

-Annesini günde en az bir kere arıyor o gün ne yaşadığını en ince ayrıntısına kadar anlatıyor, annesinin fikrini (iznini) almadan hareket edemiyorsa.
-Kendine olan güvensizliğini sizin üzerinizden doyuruyorsa.Aslında ona çok kere çok olmanıza rağmen sürekli alttan alttan yetersiz olduğunuz mesajı ile kendinizi kötü hissettiriyorsa.
-Eski sevgilisine olan tutkulu duyguları ile hala başa çıkamamışsa.Her cümlenizde bu tutku sizi onla kıyaslamasına sebep olacaktır demedi demeyin.
-Eski sevgilisi tarafından terk edilmişse çünkü bi kızın terk ettiği bir erkek ilerde sizin tarafınızdanda terk edileceğinin sinyallerini ilk baştan verir aslında.Hiç bir kız iyi bi sevgiliden vazgeçmek istemez çünkü. 
-Tuvalete giderken telefonunu yanında götürüyorsa.Mobil tuvalet ihtiyacı bu ilişkide onu mutlu ederken yalnız olmadığınızın en büyük göstergesidir.Siz etrafa bakınarak sıkıntılı sıkıntılı onu beklerken o içerde işerken cilveleşebilme yeteneğini pisuvardaki diğer erkeklere kanıtlıyordur.Madalyonun öteki yüzü sizede dönmüştür mutlaka;) ıyk!
-Bir marangozmuşçasına üzerinde çalıştığınız kalasınız hala size 'ben seni çok seviyorum ama gösteremiyorum' diyorsa birgün başka bir kıza nasılda rahat gösterebildiğini hayretlerle izleyeceksiniz demektir.
-Keşfettiği deliklerle erkekliğini doğru orantılıyacak kadar matematikten bi haberse.Bi gece önce başkasının öptüğü dudakları öpüyor olabilirsiniz.İğrenç!
-Çevredeki bütün dişileri sexhoptan çıkma bir şişme bebek gibi gören sizden ve ilişkinizden hiç haz etmeyen çok yakın bi kankası varsa.Bu kanka manita adayınıza yeni ufuklar yeni networkler açma konusunda gönüllü yardım elçisi olacaktır.
-Sizinle sadece takıldığını, ciddi ilişki istemediğini biliyorsanız.Sadece takılıyoruz ile yaklaşan bir erkeği yola getirmek için verilen çaba dünyadaki en boş çabadır.Olan hırsınızın kurbanı özgüveninize olur.
-Kendinden hiç bahsetmiyor özel alanına sizi hiç sokmuyor gösterdiği kadarıyla yetinmenizi istiyorsa gelip geçicisin sinyallerini aslında çok net veriyordur.
-Oyun bağımlısı ya da futbol fanatiğiyse hiç boşa uğraşmayın gençliğinizi plazmalar önünde harcatmayın.
-Kıskançlık konseptli cümleleri seni seviyorum konseptliler kadar çok kuruyorsa ciddi bir ezik nasıl olgunlaştırılır ile ilgili öğrenmeniz gereken çok şey olabilir.
-Çevresi tarafından sevilmiyor çok azıcık bi arkadaş grubu tarafından bile tınlanmıyorsa bu sizede lisede beden eğitimi derslerinde futbol maçlarına alınmayıp potaya top atan çocuğu hatırlatmıyor mu?
-Telleri ve gözlükleri olmasada (olanıda var;)) o en ön sıraların gözdesi, hocaların yalakası, sınıfın ineklerindense günleriniz onun sınav sonuçlarını takdir etmekle geçicektir.Kırmızı kurdele alıp takmak bile işe yaramıyor;)
-En başından beri evlilik hayalleri kuruyor sen benim namusumsun temalı konuşmalarla bir anda yaşınızı 35lere çekiyorsa yenilmemiş naneler ilerde çok acıtır içinizi.
-Bebegim oldun daha ilk günden kafasındansa Serdar Ortaç gibi, işin içinde daha derin hesaplar vardır.
-Ben böyleyim beni böyle kabul et klişesiyle en baştan mesajını vermişse evlenince düzelmez yavrum ümitlenme boşa.
-İlişkinin daha ilk ayında abuk suhbuk bişey yüzünden ağlarken bulmuşsanız onu.Her ayrılığınızda ağlayarak yalvaran bir looser bırakacaksınız demektir arkanızda.
-Çok romantik, çok duygusal, çok naif ise.Başlarda hele ki bir de acı bi ilişkiden çıkmışsanız çok iyi gelecek olan bu adamlar sonra kendilerinden buz gibi soğutacaklardır nasılsa.
-Dört beş ay geçmiş olmasına rağmen ilişkiniz hala cilveleşmeden öte bir dünyaya geçemiyorsa bu adam kendini stand by'a almıştır.Bir nevi istetmesinizdir.
-Sizi bir türlü sahiplenemiyor, en hassas durumlarda bile kıskanmıyorsa hormonsal bir problem vardır kötü anılarınız olsun istemezsiniz herhalde.Kaçın!
-Yıllar sonra ben aslında zamanında senden çok hoşlanıyordum ama açılamadım gibi itiraflarla yaklaşan bir tilki varsa aman ağzınızdaki peyniri daha sıkı dişleyin zira zamanından bu yana mutlaka ya popounuz daha şekilli hale gelmiştir ya gögüsleriniz büyümüştür ya da kilo vermişsinizdir.
-Futbolu yaşam tarzı yapıp her kıza pas veren her kızdan pas alan bir ortalık malıysa.Med-cezirlerden başka bişey kalmaz hatıralarınızda ilerde.
-İlişkinin motorunu cinsellik yapma çabalarındaysa her hareket her cümle her bakış kendini istemsiz oraya bağlıyorsa.Beyni sadece o kadardır boşuna arkası yarını bekleme hepi topu o dur.
-Genel kültür ıspatına ben nihilistim diyerek giriyorsa ordan da çıkamayacaktır zaten.Bırakın hapsolsun orda.
-Sevgilisi olduğu halde sana sırılsıklam aşığım diyorsa hatta sevgilisinden ayrılıp size geliyorsa sizden ayrılıp kime gideceğini merak etmek heyecanlı olabilir.
-Caddede, alışveriş merkezinde elinizi tutmuyor kardeş kardeş en ıssız kafelerin en kimsesiz masalarında içiyorsanız kahvelerinizi n yıllık bir ilişkisi vardır hatta belki rengi atmış bir alyansı bile vardır cebinde.
-Aynı anda bir kaç kızla takılıyorsa muhtemelen yeni bir boynuz vakaasından çıkmıştır özgüvenini oluşturmaya çalışıyordur.Bırak diğer kızlar yardımcı olsun ona.Tekkeyi bekleyen çorbayı içer demiş Derya Teyze ama tabi bir de işin bu boyutu var;)
-Gökhan Demirkol ise.
-Arkadaşlarınızla tanıştırdığınızda muhabbete giremiyor hele ki erkek arkadaşlarınız yanında sessiz kalıyor ortamdan ayrılıncada ben onları hiç sevmedim gibi ezikliğine kılıf buluyorsa.İntroduction to social life dersini Küçük Emrah annesi Oya Aydoğana verirken zevkliydide siz o adamı eğitirken boğulursunuz.Kaç kaç!
-Her türlü yavşaklığı üzerinizde deniyor ama ben aşık olunacak erkek değilimi cümle aralarına sıkıştırıyorsa sizden başka bi kaç tane daha aday vardır.Ve bi tarafı bi yerlere sürttüğü sürece burnunun sürtüp size gelmeside imkansızdır.
-Ha bir de bugün bi haber okudum; sürekli karanlıkta yorganaltı olmak istiyorsa selilütlerini saklamak için olmayacağına göre ciddi bir eksiklik vardır hatta habere göre bu kadının 4 yıllık sözlüsü aslında bir kadındır. 

İşte böyle gençler çeşit çeşit insan çeşit çeşit tip ama şurda listelemeye kalktım hep aynı numaralar, hep aynı ayaklar, hep aynı yalanlar.Dürüst olmak çok orjinal kaldı bu aralar o yüzden onun peşindeyim değilse bende bilirdim size aşık olmayı;)

Oldu galiba.Hep böyle bir yazı yazmak istemiştim ho-ho-ho! =)