15 Aralık 2011 Perşembe

meslek aşkı

Bir ek deyip geçmemek lazım, çok şey değiştirir bazen bir -de. Çok karizmatik olabilir bazen bir -de. Prensipleri vardır kendi içinde. Bazen ayrı yazılır bazen bitişik. Diğer eklere benzemez. Nasıl kullanacağınızı şaşırırsınız. Bazen kelimenin yanına yakıştırırsınız, bazen de içinize sindiremez uzaklaştırırsınız. Şimdi bu ayrı mı olmalı yoksa bitişik mi? Kuralı da yoktur ki öyle kesin, tecrübe meselesidir, görgü meselesidir. Ya yaparsınız ya da ömür boyu karıştırırsınız. Bu yüzden de çok ayıplanırsınız.Çok şeyin ölçütüdür bir minicik -de eki.

Çok isterdim isminin hallerinden biri olup dibine sokulmayı satırlar üstünde bile olsa.Kesme işareti mesafesine  bile razıydım. Ama gene ironilerin kadınıyım. Hem dahi anlamındayım sana, hem de senden ayrı yazılırım. Yanında ayıplanırım, yasaklanırım. 

Daha fenası ne biliyor musun! Sen olmasan ben cümleden atılırım, ama ben olmazsam sen en fazla anlamını değiştirirsin. Kaybetmezsin anlıyor musun değişirsin. Kendine yeni anlamlar edinirsin, yokluğumu hiç fark etmezsin. Hiç de şikayet etmezsin...

Ama sen gene de DE DE DE benim istediklerimi DE!

10 Aralık 2011 Cumartesi

bir çemberin yarıçapı olmak.

Kötü hissettiğimde kendimi, iyiye ihtiyaç duyduğumda ama aynı zamanda da...
Hayaller imdadımda.
Yoğun bakımdayım.Sevdiklerim kapıda.Sevildiklerim daha doğru bir kelime burası için galiba.Sevdiklerimle sevildiklerim birebir fonksiyon değil.
Sevildiklerim kapıda.Beni bekliyorlar.Baş roldeyim ama kritiğim.Belki kanserim, belkide kalp krizi geçirmekteyim.İçerdeyim.İçlerindeyim.Var ile yok arası bi yerdeyim.Kapı açılır yoka kaydı, düştü der doktor.Üzüntü, hıçkırık, gözyaşı, isyan..Ne için? Kaybetmek mi yoksa varken yeterince sevememek mi? 
İyi miyim şimdi? İntikam ile iyi olabilenlerden miyim? Ben bu kadar ezik miyim?
... 
Kalabalıklar içinde yalnız kalmak istiyorum.Yalnız bırakılmaktan farklıdır bu durum biliyorum.Siyah cübbemi giymiş elimde yamuk yumuk bir asa ile yalın ayak yürümek istiyorum.
Yani ben sizi umursamıyorum diyorum! 
Kendini göstermenin bir sorumsuzluğu vardır.Filtrelemeden, sansürlemeden, customlamadan, önemsemeden, özenmeden, süslemeden.
Sorumsuzluğun yakıştığı tek şey kendimi gösterme sanatım.
İfade de rahatsızlık vardır kendini gösterirken. 
Rahatsız hissettiğimde kendimi, yıllardır içimde var olan beni rahatsız eden, çıkmak için tam da o anı bekleyen duygu...Issız bi adada çığlık çığlığa bağırmak kadar anlamsız ama engelsiz o duygu...Yanlış yaptın diyen, güvensiz hissettiren.Yalnızlığı sevdiren, pişman olacağının sinyallerini veren o duygu...İçin boşmuş gibi, depresyon kapıdaymış gibi...Akşam ezanı ürpertisi gibi...Çekil düzen bul, al, ver kendine der içinden birileri.
Ne içses severim ne dış ses.Sınırlamayın beni!
Gelme! Git! Söyleme ismimi! Ben istemedim ki seni....

21 Kasım 2011 Pazartesi

değişim seninle başlar

Bu kızın ezelden beri en büyük hayali reklamcı olmak.Çünkü en büyük takıntısı yaratıcı olmak.Yıllardır en büyük ilgi alanım bu reklamlar.Ali Tarandan önce bile.Lise zamanlarımdan beri kendi kendime markalara reklam sloganı bulur, reklam filmleri çekerim kafamda.Colinsin son reklam kampanyası süperrr! Her konuştuğuma bunu söylüyorum.Ama ben bunu bi mücevher markası için düşünmüştüm iki sene önce.Yani şerefsizim benim aklıma gelmişti!!
Çok beğendim çok.
Colins bu reklam işini çok iyi kıvırıyor.Hedef kitleyi on ikiden vuruyor.Sterotypeları tersine çevirmek çok klasik bi yöntem oldu belki ama gene de eğlenceli figürleri ile farkını gösteriyor.Hemşireli olanın bi farklısını daha görmüştüm metroda ama nette fotosunu bulamadım.Fantazi unsurları kullanmak da bu reklama gideri olan bi durum ama onu da başka yerde olsa begenmem söyliyim.
Rakibi Mavi Jeans gibi gençkızların sevgilisini romantik bi aşık yapalım, herkesin görmek istediğini gösterelim  dememişler.Mavi Jeans giyerse Kıvanç bile çok sever birini mi bu mu yapmamız gereken çıkarım.Ha bir de ağzına değişik bi cümle verelim dillere dolansın.(Biz kılıbıklara tifiti de demiyoruz mesela) Çok ucuz bunlar.Çok sevemedik malesef.Yaratıcı olacağız diye saçmalamamış yani Colins.
Evveeeet konuya gelecek olursak, değişim gerçekten benimle başlıyor.Bir şey oldu tüm beni değiştirdim, tüm hayatım değişmedi belki ama tüm anlayışım, tavrım, davranışım, sevdiklerim, değerlerim, tarzım değişti.Hep kendimle barışık bi insandım ama bu yeni beni pek bi çok sevdim, nerelerdeymiş yıllardır bilemedim.Artık çok daha heyecanlı, çok daha eğlenceli çok daha rahatız onunla.Reklamdaki kızla çok özdeşleştirdim kendimi bu yeni halimle.Genelde zaten gerçi eskiden beri ilişkilerimin rolleri hep değişiktir.Erkek olan genelde benimdir ilişkide.Alttan alan, sahiplenen, sahip çıkan, ilk adımı atan, kıskançlık triplerini çeken, süprizler yapan bla bla bla....Böyle olmayı da ben isterim ama.Değişen benden sonra çok daha bir genişlik, rahatlık geldi ama o başka;)
Bir de birgün olurda birini evlenmeye layık uyumda görürsem ona ben evlenme teklif edicem, o zevki ona yaşatmıycam, o heyecan benim hakkım olacak;)
Özetle sterotypelarımı yok ettim, reklamlarda ki kız valla ben gibiyim(:




Sizde öyle yapın, ezin şu erkeklerin egolarını ya, keyfini çıkarın;)

ps: Duygu Asena okuma yaşımı çoktan bitirdim merak etmeyin;)
ps: Değişimi fiyatlara da yapmışsın Colins farketmedim zannetme.

12 Kasım 2011 Cumartesi

büyümüşte küçülmüş!

Bana bugünlerde bir şeyler oluyor.Bugünler diye genellediğime bakmayın bayadır var aslında s.o.s. leri ama ignore buttonundaydı elim.Görmezden gelince geçer dedim, aldırmazsam gider dedim, korkmazsam ısırmaz dedim.. Ama yok anacım olmuş olmuş bana bi haller olmuş.Özgürlüğüne düşkün devrimci danalar var ya kurbanda kaçan, öylesi bi kır zincirlerini yaşasam çözülür belki.Ya yok zaten öyle çok normal bi insan olduğum iddası Britney'in Grammy alması kadar uçan balon ama genede elle tutulur gözle görünür bi halim vardı ya.He mi! Abidik gubidik rüyalar, brezilya dizilerini aratmayacak kurgular, bi insanın yüzüne bakınca tüm anıları sıralamacalar, geçmişe sarmacalar, satanizm günceleri okuyacak kadar ergenleşmeceler, tacizini hiç kesmeyen dejavular, flashbackler...Halüsünasyonlarda beni görecek mi?
İdda ediyorum! Kesinlikle paranormal activity 4 benim beynimin kurgusu olacak.Ben yapana kadar en iyisi olmayacak.
Böyle Ayşecik Astral Seyahatte kıvamında bişiler yazabilirim son günlerimden ama yok krizi fırsata dönüştürmiycem;)
Taaaa günler önce bi rüya gördüm çok acayipti demiştim bilmem hatırlar mısınız onu yazıcam.
Rüyama konuk oyuncu aldım küçüklüğümü.Aman da aman ne bilmiş, hiç çekilmezmiş! Az birazda çiko muymuş neymiş.Gözleri bile görünmüyor ya bunun yanaktan.Hahaha ön dişleri de yok salak çok komik! Ama bi garip ya sanki yaşı dişsiz olacak kadar küçük de degil hani.Neyse.
Gelmiş rüyama yüzsüz yüzsüz hesap soruyor benden ya!
Ama hayatımda cidden hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyorum.Tuvaletten çıkarken eteğim çamaşırımın içine kıvrılsa ancak bu kadar.Nasıl sorular onlar, nasıl bi ukalalık o ya!

p: Colormatik gözlüklerini çıkardığın iyi olmuş, yaratık gibiydin onlarla.
P: mecbursun tak demişlerdi o zamanlar ama.
p: hala her söylenene inanıyor musun sen yoksa!
P: hıımm... şey... pek sayılmaz aslında...
p: Sus sus! Zayıflamışsında elin yüzün açılmış.
P: eheheh evett.
p: ama basenlerin hala yerli yerinde maşallah.
P: genetik o napabilirim ben sanki! Çok kadınsı ve güzel durduğunu söylüyorlar hem sen ne anlarsın ya.
p: seni kandırıyorlar.bak demek ki hala her söylenene inanıyorsun.
P: ....
p: Eeee saçlarıma ne yaptın sen ya! Sapsarıydı onlar hem gürdüler.Bu ne şimdi böyle ne kumral ne sarışın arada derede.Azıcık kalmışlar bi de.Hiç beğenmedim!
P: evet seninkiler daha güzel.
p: Ben senden daha güzelim farkındasın dimi?
p: hala ağladığında uykun geliyor mu?
P: evet direk uyuyorum.
p: hala o adama aşık değilsin dimi?
P: yok o evlendi ama sonrasında gene de bana çok çektirdi.
p: müstahak sana salak!
P: deme öyle çok zor günler geçirdim ben.
p: iyi bişi yaşasan şaşardım zaten.Hiç uğruna yaptıkların hiçbirşeye yaramadı dimi!
P: çok aşıktım ama yaa.....
p: Felsefe okumuşsun.
P: evet beğendin dimi.
p: hani haber spikeri olacaktın? Hayallerimize ne yaptın!
P: olamadım işte ya kolaymı sanıyosun buralardan tüm ülkeye açılmak.
p: isteseydin yapardın.Ben onu bunu bilmem kurtar artık şu hayatımı ya.Ben sana bunu böyle mi emanet ettim!
P: senin zamanında kolaydı.ben senden sonra bir lys iki öss iki cope atlattım! Hiçbirşey bıraktığın gibi kalmadı!
p: annemi hala üzüyor musun?
P: yok daha çok eğleniyorum artık onla menepozu geçince baya şeker bi kadın oldu.
p: hala biri ağlayınca sende onunla ağlıyor musun salak gibi?
P: o işte senin suçun.O kadar çok Kemallettin Tuğcu okumasaydın bende böyle olmazdım.
p: sevgilin var mı?
P: cıks yok.
p: neden? hala en olmayacak adamlara mı aşık oluyorsun yoksa?
P: galiba biraz öyle.
p: e yani şimdi evlilik falanda yok yani.Kaç yaşına geldin ya! Ben böyle hayal etmemiştim!
P: ....
p: ilk öpüştüğün çocuğa ne oldu? Hala sana üstkattan şarkı dinletiyor mu?
P: ahahaha yok o iki yıl önce evlendi bile.Hatta düğünde arabaya bağladıkları karısıyla birlikte adının yazdığı havluyu kullanıyor annem bazen.Elimi siliyorum.
p: bak onunla ayrılmak isabetli bi karar.
p: bi kız vardı ya hani kaprisli, kıskanç bişeydi ama çok ii arkadaşım o benim diye sahipleniyordun.Görüşüyor musun onunla hala?
P: yok arada karşılaşıyoruz selamlaşıyoruz sadece.
p: iyi bari bi kaç iyi şey yapabilmişsin hayatıma.
P: yürürken çok kıvırıyorsun ya çok komik hahaha
p: ee hala yapıyorsun sen bunu mal!
P: ben kıvamını biliyorum onun sen karışma!
p: zengin olabildin mi?
P: Hayır ama olucam inanıyorum.
p: hayallerime sahip çık! Çok iyi yerlere gelmen lazım.Çok başarılı olman lazım.Ben bu hayatı sana öyle teslim ettim!

Ya işte böyle bacak kadar sıpa geldi çok pis harcadı beni.Hayır haklı birde söylediği herşeyde işin fenası!

Burdan uyuyan bilim adamlarına sesleniyorum napıyosunuz lan siz sene olmuş 2011 hala hangi rüyayı görmek istediğime ben karar veremiyorum! Yaşım geçiyor lan! Uffff!


ps1: çocukluk fotoğrafımı koymak çok geldi içimden buraya ama tuttum kendimi.
ps2: diyaloglar okunabilirliği açısından geliştirilmiş, sansür nedeniyle kısaltılmıştır.Ama yapısı bozulmamış, ana fikre sahip çıkılmıştır.Arz ederim.

11 Kasım 2011 Cuma

açıklıyorum!

Bu gece çok elim, çok üzücü, çok iç parçalayıcı bir haber aldım.Hani en büyük hayalleri yıkan, ee şimdi ne olacak dedirten, boğaza bir çoban düğme kaçıran cinsten.
Bentderesi yı kı lı yor muş!
İnanabiliyor musunuz!!!!
Bunu nasıl yaparlar? Ben daha erkek kılığına girip gidecektim oralara.Tamam çok benzeyebileceğimi bende düşünmüyorum ama deneyecektim işte.Salyaları akarak hayaller kuran adamları, hayatında belkide ilk kez çıplak iki bacak görmüş oğlanları, okuttuğu çocuğuna bu ay daha fazla para göndermek için yaşı 50 sine gelmiş olmasına rağmen gel 's'anal 50 tele diyen kadınları görecektim.
Dalga geçmiyorum!
Ben bunu yapmadan ölmeyecektim.Ne olacak şimdi? Unescoya dilekçe mi versem? Gelin sahip çıkın buralara mı desem?
Şimdi tv izleyen insanlar olarak içinizden diyeceksiniz ki hassas diş ve dişetleri gibi büyük sorunları olan bi ülke insanının beynini nelerle kurcalıyorsun.Sizde haklısınız ne diyem...
Bunları yazmayacaktım aslında ama duyunca engel olamadım hislerime.10 Kasımda profil fotosu değiştiren insanlar kadar içtenim bunları söylerken.(keşke klavye ile sonsuz işareti yapabilseydik, belki o zaman daha çok Atatürkçü olurduk, bordo klavyeli olurduk.Hatta belki 11.11.11 bile daha az önemli olurdu kim bilir.)

Neyse işte asıl konumuza gelecek olursak.Hayallerimin ideal erkeğinin nasıl olması gerektiğini açıklıyıcam.
Dı dış dı dış dış!
İdeal erkek bana göre nasıl olmalı.Nasıl bir erkek için parmaklarımı altın zulmüne sokarım.İşte hepsi ve daha fazlası burada!

1) Ferihanın babası gibi kesik kesik konuşmalı.
2) Hıyarlı Baba kadar komik olmalı.
3) Yılmaz Erdoğan kadar ne istediğini bilmeli.
4) Tayyip kadar halktan olmalı.
5) Nihat Doğan kadar milliyetçi olmalı.
6) Yılmaz Morgül kadar duygusal olmalı.
7) Recep Bülbülses kadar hırslı olmalı.
8) Fısfıs İsmail gibi bir ses tonu olmalı.
9) İzzet Yıldızhan gibi el üstü kıllarını aldıran bir metroseksüel olmalı.
10) Erol Köse kadar zeki olmalı.
11) Atilla Taş kadar samimi olmalı.
12) Berdan Mardini kadar ulaşılamaz olmalı.
13) İlhan Mansız kadar yetenekli olmalı.
14) Popstar Bayhan kadar başarılı olmalı.
15) Sadettin Teksoy kadar yaratıcı olmalı.
16) Yaşar Alptekin kadar kararlı olmalı.
17) İbrahim Erkal kadar yakışıklı olmalı.
18) İbrahim Tatlıses kadar kadın ruhundan anlamalı.
19) Ali Kırca gibi sevgi dolu olmalı.
20) Gökhan Demirkol gibi süprizlerle dolu olmalı.
21) Kıvanç Tatlıtuğun ki gibi elleri olmalı.
22) Memoli ile Çelik arası bi saç stili olmalı.
23) Sergen Yalçın kadar çekici olmalı.
24) Doğuş kadar özgüven sahibi olmalı.
25) Ferhat Güzel kadar görgü sahibi olmalı.
26) Faik'in Safiye'yi taşıyabildiği gibi beni taşıyabilmeli.
27) Erdal Acar kadar sadık olmalı.
28) Ali Taran kadar güvenilir olmalı.
29) Nutella için fındık seçen amca kadar ciddi olmalı.
30) Keremcem kadar popüler olmalı.
31) Ahmet Mete Işıkara kadar şirin olmalı.
32) Haydar Dümen kadar seksi olmalı.
33) Küçük Emrah kadar görmüş geçirmiş olmalı.
34) Cem Uzan kadar sözüne güvenilir olmalı.
35) Melih Gökçek kadar karakter sahibi olmalı.
36) Deniz Baykal kadar güçlü olmalı.
37) Devlet Bahçeli gibi güçlü bir matematiği olmalı.
38) Uğur Dündar kadar şık olmalı.
39) Reha Muhtar kadar fit olmalı.
40) Adnan Bey kadar iyi niyetli olmalı.
41) Mustafa Toplaoğlu kadar realistik olmalı.
42) Mahsun Kırmızıgül kadar sanat sever olmalı.
43) Hüseyin Üzülmez kadar babacan olmalı.
44) Küçük İskender kadar romantik olmalı.
45) Şafak Sezer kadar seksi bakmalı.
46) Erol Büyükburç kadar karizmatik olmalı.
47) Kamer Genç kadar sevilmeli.


Çok şey mi istiyorum ?Yok mu bunların hepsinin bir arada olduğu bi erkek ya!!!

9 Kasım 2011 Çarşamba

beni özlediniz mi?

Bayadır yazamıyordum buraya ama yazdığım kitap hala formunda.Tahtaya vurdum.Başvurduğum tv yarışmalardan biri beni çağırır ben de parayı kırarsam çıkartıcam onu.Değilse kendim için küçük insanlık için çok büyük bir olayın kıyısından dönülecek.Yazık olcak yani.
Yazmadım buraya ama çok değişik şeylerde yaşamadım hani yazacak aslında.Gerçi bi düşündüm de yok belkide hayatımı değişirecek şeyler yapmış olabilirim.Yani yaptım aslında öyle şeyler ama inşallah onlar beni bu kadar derinden etkilemez.(Tanrım lütfen lütfen nolur nolur dilek istek dua amin.)Kınadığım çok az şey vardır şu hayatta yaşamadan da ölmek istiyorum mümkünse.Ha bir de iş bulmadan da ölmek istemiyorum.3.sayfalarda bari karizmatik çıkıyım.25 yaşında işsiz P. dün gece hayatını kaybetti yazmasın ya.Elalem, konu komşu, akran, sülale mensupları falan var yani sonuçta.Hayır kendimi geçtim annem için söylüyorum.En azından kpss den iyi bi puanım olsaydı ölmeden.Buralarda kpss puanı gelin seçerken bile çok önemli bir kriter.Konya piyasasında bile bir giderim yok bak görüyor musun ne üzücü=)
Korkarım Konya yaşantısına adapte olmaya başladım.Hala kendimi buralardan biri gibi hissedemiyorum, g harfini yadırgıyorum ama genede uyum çabam takdire şayan.Gurbetçi gibiyim kendi vatanında Almancı, gurbette yabancı.Öle böle bişi işte.
Altın günlerine gittim annemle.Çok enteresan.Aref izler gibiydim.Bence her ev hanımı kendi içinde özel bir yetenek.Evli arkadaşlarıma ev ziyareti yaptım pastamı alıp.Konya kafelerinde 45 yaş üstü esnaf kesimin politik nabzını tuttum.Bizim buralarda kafelerin müşteri populasyonu ikiye ayrılıyor bir kısmına gotik barbi kızlarımız ile yanlarında çakma Mustafa Güngece (zam isimli parçasını da dinlemeden ölmeyin) oğlan çocukları takılıyor geri kalan kısmında da koca koca amcalar kravatsız takım elbiseleri ile nargile içiyor.
Lise arkadaşlarımla buluştum.Çok eğlendim.Bulmak istediğim gibi bıraktığım insanlardanlar onlar.O yüzden bişeyler farklı, bişeyler güzel, bişeyler özel galiba...
2 kere Behzat komserimi izledim.İlkinde yazılar çıkınca son sahneyi izlemeden çıkmak mallığını yaptımda.Marksist ülkücü benzetmesine salonda bir ben güldüm ama yalnız değilim dimi ya? Pilli Bebek hayranıyımdır zaten hazırlıktayken bi arkadaşımın 'Hilalin Şarkısı' aynı seni anlatıyoruyla keşfetiğimden beri.Ama filmde çalan şarkıya eve gelince resmen replayde tecavüz ettim. Bir de güvenparka tabut gömmek iyi bir ütopya olmuş.Bir de... neyse neyse=)
Şu bir hafta içinde de Allahın Sadık Kulu Barla'yı izlemek istiyorum ama benle gidecek kimseyi bulamıyorum.Salonlarda yalnız film izleyecek kadar özgüven işini kıvıramadım henüz.
Pis Yedili diye bi dizi var ya bence herkes izlemeli gerçekten.Oyunculuk ve senaryo konusunda rakipsiz!
Dün bayram şekeri diye 'İncir Reçeli' vardı.Hepiniz izlediniz ve çok etkilendiniz dimi.Ahhh ahhh!
Flash tv'nin benden daha sadık, daha reyting getirir izleyicisi yok.Yalçın Abimle başlıyorum, evlendirme proğramındaki o çakma Seda Sayan kızı izliyorum, akşamda ohhh Ankara pavyonlarını aratmayacak şenlikli proğramlarla çoşuyorum.Allah herkese o stüdyodaki neşeden nasip etsin.Ankaralı Yasemin neden peruk takıyor onu anlamadım ama ya.Haberi olan var mı?
Alişanın sevgilisini çok beğendim.Darısı Beyaz'ın başına.Eski bekarlardan kim kaldı?
Bütün kıro kızların ya tek taşı var ya da kariyeri bunu farkettim bir de.Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Kendi hayatım için emek emek kurduğum hayalleri kimse ile paylaşmamaya karar verdim.Çalıyorlar! Hayallerimi yaşıyorlar! Kime bunu yapıcam, şuna yazılcam, şuraya gidicem, şunu alıcam, bununla tanışıcam desem ben kıymetli popomu kaldırana kadar işleve geçiyor şırpıntılar.Çok içerledim.Hak da idda edemiyorum bana gelip yüzsüz yüzsüz anlattıklarında.Orjinal olun biraz ya!
Bu aralar çok radikal kararlar verdim ama aynı hızla da vazgeçtim.Bir akrabamın 9 yaşındaki kızının profilinde in a relationship with gördüm.İrkildim.Ben hiç facebookda in a relationship olmamıştım.Hatta yonjada bile olmadım.Hiç sevgilimle çekilimiş bir fotoğrafım profil pic olmadı.Neler kaçırmışım ya! Çok koydu bu bana sonrasında da kendimi düzgün ilişkilere saklamaya karar verdim.Hani ciddi düşünüyoruz biz diyenlerden oluyum dedim.Valla inanmazsınız iki gün 9 saat de bu kararımda ısrar ettim.Sonra bu ciddiyet tüylerimi ürpertti.Vazgeçtim.Ama her an bu halimden de vazgeçebilirim.Hormonlarımın şirazesi biraz kayık bu aralarda da.Kimyamla ilgili açıklık getiremediğim şeyler var.Upps!
Koca bulamıyorum belki kariyer bulurum deyip İstanbula aşığıııım diye ağzını yayanlardan oluyum, İstanbullu oluyum dedim.Bu da çok inandırıcı olmadı.
İnditex seni seviyorum!!!!
O kadar radikal kararlar ki bunlar facebookumu bile kapamayı düşündüm şimdi on kasım geliyor değişen profil picleri iletiler falan yok içim almayacak galiba bu hassas ve vatansever sosyal paylaşım insanlarını diye düşündüm.Sonra kendime ve bir gün profil picim değişmedi diye beni merak eden pampişlerime bunu yapmanın bir haksızlık olduğunu düşündüm=)
Karar almak ve uygulamak benim staylama aykırı bikere.Ama gene de bir kaç deneme yapıyım dedim yok hala prensipte anlaşamadık.Ben böle içimden geldiği gibi iyiyim, hoşum.
İşsiz bi insan olarak yarışma proğramlarına sardım.Kim milyoner olmak ister ya da var mısın yok musun da görürseniz şaşırmayın olur mu!
Kendimi inime çektim biraz.Kimseyi aramıyor sormuyorum.Kim ne kadar değer veriyor görmek istiyorum galiba.Böyle sapık salak yönlerim de var yapacak bişey yok.Hep bu hormonlardan bence.Yüzüm gelincik tarlası gibi, yandan bakılınca kanal d amblemi benim, Nadide Sultan olmanın bir cup gerisindeyim, bayram çukulatalarının en azılı rakibiyim, buzdolabının soğukluk ayarının düşmanıyım.
Kanser bir günde iki can aldı çevremden.Gene lanet üzerine lanet yağdırdım bu kansere.Onu önce kabullenmekten, hayatımın neredeyse yarısını kapsamasından, sonrasında ona karşı savaşmaktan yıldım! Ölüme ağlamayı saçma bulurum ama üzüldüm...
Bazılarını 'ignore of everything' planımın bir parçası yaptım.Böyle de olsa benim hayatımda olmak güzel ama üzülmesinler.
Nihat ve İzzete gerçekten çok üzüldüm ya.Böylesi trajıkomik bir son Deniz Baykala bile daha çok yakışmıştı hani.Nihatın masumiyeti daha da çok yaraladı beni.Nasıl masum yavrucak, ağlamış ya ifadesini verirken bir de kıyamam yaaa uff:(
Murat Boz'a en çarpıntılısından aşık oldum! Hem yakışıklı hem sempatik hem sıcak kanlı hem de kompleksiz olur mu bi erkek ya.Valla aşık oldum ya! O bakışlara sahip bi sevgilim olsun is-ti-yo-rum, biscolata erkeklerinden bile vazgeçebilirim yani o derece.
Resim yapmaya yeniden başladım.Şovalyeyle çok sevişiyoruz bu aralar.
Rujumun rengini değiştirdim.
Gizli saklı bişiler çeviriyorum bu aralar ama açıklamıyacağım.
Kurban bayramı geldi çattı! Ortalama bi kız olabiliyorum zaman zaman evet kurban eti yemiyorum.Ben de bidaha ki kurbanda balık kesicem.Genel olarak zaten kırmızı et yemiyorum, iç organların adını duyamıyorum, kan göremiyorum, çiğ ete bakamıyorum.İşin özü kurban bayramlarında acı çekiyorum.Yamyamlıkla aynı ritüelden geliyor işte basbayağı ya! 4 gündür kelimenin tam anlamıyla a ç ı m! Sadece nar ve lokumla besleniyorum.(Narmatik diye bişi icad etmiş Türk mucidler, rüzgar gülünden sonra gelmiş geçmiş en iyiler listesinde) Turkish delight formuna erişememe az kaldı.
Son 4 gündür beni en çok yaralayan cümle kesinlikle 'kızım bari bi hoş geldin de'.Dimi ben onlara hoşgeldin diyim onlarda bana 'ee mezun oldun mu, iş bulabildin mi, felsefe mezunu olunca ne oluyorsun, öğretmen bari olabiliyor musun' gibi sorular sorsunlar.Ben de baklavalarının içine amonyak katıp katlediyim hepsini dimi ha nasıl? Bilkent mezunuyum dediğimde 'para da mı verdin felsefe okumak için' sorusu var ya 'hangi Türk dizisini izliyorsun' ile eşit düzeyde hakaret içeriyor bence.
'Boşver sen özel sektörü en rahatı devler, kaç aldın kpss den' Yapmacıktan da olsa tebessüm edemiyorum.
Annemin misafirlere karşı geliştirdiği 'pınarı sunuş teknikleri' de içimi bi ayrı bayıyor zaten.Etek giy, ten rengi çorap mutlaka, topuklu ayakkabısız olmaz, toplu saç sana daha çok yakışıyor.5 yaş büyü, olgunluk, hanımcıklık.Öfff!
Evcilik ile komşuculuk arası bir kıvam zaten! O sana gelsin, sen ona git iki saat sonra.O sana kola içirsin sen ona baklava yedir.Sizin koyun nasıl çıktı? Bizimkisi biraz yağlıydı.Bizim bacanağınkine su içirmişler, hava ile şişirmişler.Derisini nereye bağışladınız? Aynı sorular, aynı cevaplar.
İyi, mutlu aile profili çiz.İsimlerin sonuna cım cim ekle.Ne giymiş, ne takmış diyen gözler.
Toplu mesajlar ile gelenek fetişliği azalarak bitsin!
Emekli Ali Amcanın da ellerinden öpüp bayramını kutluyorum burdan son olarak.Oh nihayet bitti.Cümleten geçmiş olsun.

İşte böyle.Anlayacağınız üzre sıradan hayatımı devam ettirmeye çalışıyorum.Bana hergün 1 Nisan gerçi ama genede: Ankara al artık beni koynuna.Bırak kadının olayım!

ps1: bir country masalı ya hani adı üstünde masal.Abartı yani! xy bile farkında değil yani öyle bişi yaşadığının o derece yani(:
ps2: Çok büyük ve çok önemli bir dileğim var buaralar, burdan yazamayacağım.Bu gece herkes P.'nın dileğini kabul etmesi için Tanrıya açsın ellerini olur mu.Cidden bak çok önemli ha!

7 Kasım 2011 Pazartesi

Hep anlattım, bu sefer anlatıldım.

İnsanın kendi ile ilgili kurulmuş cümleleri okuması çok şımartıcı.Çok değerli birinin satırları içinde bir ben.Ben, ben, ben, ben......


ne bir amaç ne bir manzeret... ne bir dava nede bir mana...

kuşların diliyle anlatmak lazım... kolay iş degil sen tut bir annenin kucagındaki bebegin tatlılıgını anlat anlatabilirsen...

kuşlara bırakmalıyım betimlemeyi... kanatları aşka uçurmalı... aşka uçan kanatlar yanar der iranlı bir yazar mevlada cevaben derki aşka uçmayan kanat neye yarar...

çelikten daha katı birşey yoktur... böyle olmasına ragmen yapısı sudur... temeli su olan şey, büsbütün ateş dahi olsa nihayet bir düşten ibarettir... suyun birşey için saglam temel oluşturdugunu kimse görmemiştir... böyle olunca suyun üstüne kurulan bina nasıl saglam olur... bunca nakış görüntü bir damla sudan ibarettir ancak...

Ey su ile mutlu olan kuş! Su canının etrafını ateşle çevirmiş....


ey aşkta engeller aşmış kişi.. surete takılmadan sıfattan uzaklaşmadan zahirde kalmadan şeyriyarın en güzel görkemisin...

 

26 Ekim 2011 Çarşamba

bir country masalı-2


Bir xy vardı hatırlarsınız, artık sadece hatıralarımda sanırsanız yanılırsınız.Sonunu sevmeyeceğim masallar yazmam dedim ya, yazmıyorum diye sonunu sevmedim sanmayın.Sevdim de sanmayın.Sevdim, sevmedim, tekrar sevdim , gene sevmedim...Ama hala son da vermedim.Ben girdiğim hayatlardan çıkmayı pek sevmem...


Biraz geriden geliyor olsa da işte karşınızda Bir Country Masalı-2!


Işıl ışıl yanan o ateş böceğine takılmış bir xx.Fır fır fır peşinde kanatlanmış.Kah konmuş, kah havalanmış bir xx.Kimdir, nedir, nerelere gider hiç takmamış.Kendimi ateşlere atmış.Kendi canını kendi kalbiyle yakmış bir xx.Aşk sanmış, aşikar sanmış, aşka aldanmış.Olur ya hani öyle bu da olur işte böyle sanmış bir xx...


Kıvamını tutturamamış, puuf dağılmış!
Azcık olmamış, yeterli oranda kalamamış, hep dahasını aramış.


Gözlerine bakmış, bakmış, dalmış.Taa diplerde, işte oralarda bi yerde bir çift ürkek mavi bulurum sanmış.
xy: .....
xx: .....


Sözlerine inanmış, kanmış, yanılmış.En gizlilerinde belki xx seven tümceler tınılar sanmış.xx seven, xx'i sevindiren, xx'i xy eden...
xx: Söyle!
xy: Seni seviyoru...
xx: Sus! Hissetmeden söyleme!


Ellerini tutmuş, sarmış, sarmalamış.Ne kadar kavrarsa en sıkıfıkısından o kadar kavrar hislerini sanmış.Kavrar da kavramasına, kayıtsız kalmaz sanmış.
xx: Güçlü şirinim anla diye.
xy: Ondan mı sıkıyorsun böyle.Ama ben tutmuycam 'kimsenin' elini bundan böyle.


Dudaklarını ıslatmış, tatmış, bırakamamış.Başka kimsecikler xy'yi xx gibi öpemez, kimse öptüğünde böylesi gülümsetemez xy'yi sanmış.
xy: Ne güzel öpüyorsun sen öyle!
xx: Seni öpüyorum diye...


Tenine okşanmış, yakınlaşmış, yakışmış.Bir xx'i çeker böylesi o koku, bir xx çekilince çekilir xy'nin içi sanmış.xx'i sevdikten sonra suskun, soğumuş xy bedeni bile bundandır sanmış.
xy: Çok rahatım senle, böyle olmuyor başkasıyla işte.
xx: Hep böyle hisset işte benimle...


Kalbini zorlamış, zorlanmış, açamamış.Kimselere benzemem, onu asla incitmem, öyle bırakıpta gitmem demeleri kafi inandırıcı sanmış.Kalbimden öptüklerim, kalbini öptüklerimden yaparım sanmışım.
xx: Hadi bana bişeyler anlat, ne olduğu önemli değil sen anlat.
xy: Ufff abartma ya!


Ah bu xx neler yaşamış...
En ufacık gülümsemenin, en minik cilveleşmenin, en süresiz bakışmaların, en anlamsız iltifatların, en sıradan dokunuşların, en öylesine sahip çıkmaların, en sözde aşıkmış yapmacıklıklarının bile yeşerttiği umutları olan liseli amatör ruhunu hiç yitirmemiş.Aşk böyledir işte diye diye diye bilenmiş.



xy: Ben aşık olunacak erkek değilim.
xx: Olsuuuun ben gene de seninleyim.


xy, xx' i özlemiş.Belkide o an öyle istemiş.Kalkmış gelmiş.Aslında çok da düşünmemiş.
xx çok sevinmiş, gözbebeklerini kalplerle değiştirmiş, minicik peluş kedicikler midesini tekmelemiş.İşte o gün xx için bişiler değişmiş.Neden mi istemiş, öyle olası mı gelmiş, zamanı mı yetmiş, içinden mi gelmiş bilememiş.Ama değişmiş, derinleşmiş.İyi ki geldin bile demiş.
xx, xy'yi artık daha bi çok özlemiş.Her hafta gelmiş.Ellerini kilitlemiş, gözlerini deldirmiş, sözlerini yönlendirmiş, kokusunu hissetmiş, içini ürpertmiş, kalbini hissettirmiş.Böylesini pek bi çok sevmiş.Gitmiş, gelmiş, gitmiş, gelmiş.Her seferinde birşeyleri yerleştirmiş.


xy: Şarkılar söyledim dudaklarından içeri.
xx: Cümleler dizeledim kalbinden içeri.


Ama zamanla bişeyler renk değiştirmiş.xx hissetmiş.Farketmiş.Ama aslında fark ettirilmiş.
Başkasını seven elleri, başkasını isteyen teni, başkasını delen gözleri, başkasını pohpohlayan cümleleri olan geceleri 'bambaşkası yok işte anla' diye sineye çekmiş.İçini ezdirmiş, gururunu yerlebir ettirmiş.Kurmuş kurmuş deliden beter dellenmiş...
Oysa sevişmek sevmekten gelir, bu xx'de hep böyle bilinir.Sevmeden öpememiş, hissedememiş, hissettirememiş, dudaklarında büyütememiş, içine sindiremezmiş...
Neden çünkü kadınlar aşık olurmuş, erkekler ilişki yaşarmış...
İçses (xy): Aşık olma bana çeker giderim!
İçses (XX): Peki ozaman ben de istersem hissettirmeden severim.


xx: Minicik ellerimi emanet ettim ellerine, üşümüş titrek kalbimi koyuverdim avuçlarının içine, tenimi hapsettim terlemiş ama biz kokamayan bedenine, saçlarımı döktüm böbürlenmiş göğsüne, başımı yasladım dimdik olamasalarda omuzlarının üzerine.Güvenmişim galiba ben senli herşeye.Sorumluluğu hissettirtmeden ama üzerinde.Çaktırmadım hiç bile bile...
xy: Ben de sevdim ellerini, gözlerini, tenini hissetmeyi.Ama ben sevmedim kalbinin içini görebilmeyi.Ben istemedim sen böyle bırakıver kendini.Ben dedim güvenme bana tıpkı ilk günlerdeki gibi.Sorumluluk sevmem ben.Çaktırmasanda hissederim az biraz ben.


xx: Ansızın aklıma üşüşen senli, uyku sevdirmez, huzur verdirmez düşüncelerim.
xy: Ben kendimi sevdirecek başkalarını gene bulabilirim.
xx: Bencil sevişlerini bilirim.Ben de bulabilirim.Ama ben bunu istemeyenlerdenim.


xy: Aşık mısın bana?
xx: Bilmem, belki de zamanla...


Bir sürü zaman geçti işte böyle aynı rakımda, aynı coğrafyada, ayrı şehirlerde. Yarı çıplak günler. Umursamaz ama aklında, duygusuz ama hisseden, dilemeyen ama düşleyen, isteyen ama sevemeyen, arayan ama ulaşamayan, ulaşan ama yoğunlaşamayan, uzakta ama aklında, yanında ama başkalarda, iten ama çeken, çeken ama bazen itemeyen, düşünen ama söyleyemeyen, çarpan ama hissettirmeyen...
Bir sürü zaman, bir sürü dakika, bir sürü saat, bir sürü gün, bir sürü ay.O kadar bir sürü ki; içine bir kaç xx ilk'i bile tıkışır.O kadar bir sürü ki; insan 300 kere dişlerini fırçalar, 555 saat telefonda konuşur, 488457879 kelime okur, 744579 tane rüya görür, 15 kilo bile verir, 647593 tane insanla karşılaşır.Evlenebilir, boşanabilir , tekrar evlenebilir. Hatta abartmıyorum ünlü bile olabilir.


Silinse, bitse, yitse, gitse, hiçmiş gibi işte.Olurdu çok kolay istenilse.Ayrı şehirlerde, ayrı kişilerle, ayrı silsilelerde, ayrı hislerde kim tutabilir ki xx ve xy yi hala birlikte.
xx şaşkın, xy ondan da şaşkın. 


Bir bar tabüresinden, bir kaç cümleden, iki göz süzüşten, bir iki buluşma kafiden, nerden nereye...Aslında hiçbir yere. Dönüp dolaşıp hep tam da başladıkları yere.Aynı bara, aynı tabüreye, aynı içkiye, aynı benzer cümlelere, aynı isteklere, aynı eğlenmecelere, aynı heyecanlara, aynı kilit kelimelere.Bozulur belki büyüsü diye kabullenerek oldugu gibisine.Sormadan, sorgulamadan, yormadan, yorulmadan, düşünmeden, taşınmadan...


Her aşk öldürür sevenleri.Leyla ölmüş.Hatta Juliette bile ölmüş ya.xx daha ölmeden...xx kendi hayatından çıkmak istemeden bir gün gelir...


O gün gelir xy; xx'e, bu masala, yaşanmışlara, henüz yaşanamamışlara, daha söylenemeyecek birçok şeye ihanet eder.Zaten hep eder ama bu defa öyle gizliden gizliye değil.xx'in görmemezden gelebildikleri gibi değil.Göze soka soka, göğsünü gere gere, bağıra bağıra, çek git diye diye, değerini göstere göstere... 
Asi ama uyumlu xx o dakika yok olur.İçinde countryler yıkılır.Kızar xy'ye ne yaşıyorsan yaşa ama neden giriyorsun dibime, neden görmemi istiyorsun bile bile.xx üzülüyor.Ellerinin arasından kayıp gitmeme izin veriyor diyor.Gerçekleri bilmeyi hak görüyor.xy ona bunu bile çok görüyor.


İma (xx): Alttan alamıyorum ama sen gel üstüme.
İma (xy): Bakarız.Konuşuruz.Yarım tatmin.Eh işte.Şöyle böyle.Keyfe keder.


xx çekip gitmek ister.xy den giderse içindekilerde gider zanneder.İçindekiler korkudan büzüşür büzüşür küçücük kalır.Sağ kulakçığın en dip köşesine siner.Ama gitmez.Belki bigün tekrar diye terketmez.xx bu durumdan hiç haz etmez.


xx: Sessizlik düşünülmez bilirim ama sensizlikte mi düşünülmez.
xy: Bir dene de gör istersen.
xx: bayan peki madem.


xx kırılır, xy sıkılır. xx küser, xy güler. xx gider, xy susar.


xx: Sadece senin yanında, ellerinde, sözlerinde, gözlerinde, koynunda olduğu için kıskanacağım, normalde ayakkabılarına bile bakmayacağım kızlarla bir etme cümlelerimizi.
xy: Ben hiç önemsemedim ki böyle şeyleri...
xx: Ben özel olmadığım yerde ben değilim.Ben giderim.Hem de seninle yapamadıklarımı, yaptığını gördüğümde kaldıramayabilirim belki hani diye bile düşünmeden giderim.Ben sessiz giderim.Kürkçü dükkanı kadınlarından da değilim.


xx: Kızgınım.Aldattı diye değil, kandırdı diye.Beni hayatından kovmak için böyle bi yol seçti diye.Ben onu hiç incitmedim o beni niye incitti diye.'Sevgilim olmuş olsa ne olurdu sanki' dedi diye.Gitmeme izin verdi diye.
xy: Kızgınım.Benden hesap sordu diye.Verebileceğimden fazlasını istedi diye.Üstüne vazife olmayan şeylere burnunu soktu diye.Ben onu zorlamadım ki diye.Bana sinirlendi diye.Kal dememi bekledi diye.


Bir tren biletiyle derinleşenler, bir telefon konuşmasıyla en derinlere diplere gizleniyordu.
İçindekiler gizlenince xx'in derinlere diplere, siniri de geçivermiş xy'ye. xx de ben gibiymiş kimsenin hayatından gidemezmiş.
Gel demiş xy'ye.Boşver aşkı, meşki, sevgiyi artık.Sen gel biz gene konuşalım, eğlenelim, gülelim.Bari bunları kaybetmeyelim.
xy gelmiş belki gönüllü, belki gönülsüz.Belki istemli belki sürüklemeli.Belki öylesine, belki tekrarı gelir dercesine.
xx deki hesap, xy'ye uymamış.Ateş, barut bom patlamış.
xx: sevgili olamadık, arkadaş kalamadık.
xy: akışına da bırakamadık.


xx'in büzüşmüş kıpraşmaları birazcık genleşmiş, xy de buna azıcık yardım etmiş.
Bişiler kopmalarına izin vermemiş.Kozmik bir çarpışma gibi olan tanışmaları, gizli güçlerin etkisinde böyle süregelmiş.
Ama yok xx gene de eskisi gibi edememiş, xy'ye de zaten çok da fifiymiş.
Zaten kutsal değilmiş öyle çok, yumuşakda değilmiş hiç ama gene de gözgöze sevişmeliymiş.Sevgili gibi değilmiş ama o anlık gibi de hiç değilmiş.Gözleri gözlerine değdiğinde daha derin, daha titremeliymiş.Elleri yüzünde, parmak uçları küreğinde, fısıltıları kalbinde, nefesi boynunda gezinmeliymiş.Fizik değil kimya istermiş.Orda olduğunu her saniye hissedermiş.Yani öylesine değil içten gelmeliymiş.Bitince sarılmalı değil uzaklaşmalıymış belki ama gene de ruhsuz değilmiş o kadar işte..
Ama bu sefer;
xx: Dokunamamış, öpememiş, hissedememiş...
xy: Hiç aldırış etmemiş.
xx'in gözleri dolmuş, xy görmemeyi doğru bulmuş.
Sevgilinin sımsıkı saracağı, erkeklerin yok sayacağı o ince çizgi anlarındandı...

xx: Sebebimizi biliyor musun? Yanyana uzandığımızda bizi uyutmayan, uyuduğumuzda unutturan, uyandığımızda umursamayan, ama hiç utandırmayan.Şişme bebekle, ağda bandı arası bi yer.Hayır bu olmasın işte!
xy: ...
xx: Ben bu değilim.Ben göründüğüm gibi değilim.Açıklayabilirim!
xy: ...


xx: başkasının bakışlarından da etkilenir hale gelmiş.Kendini hiç suçlu hissetmemiş.
xy: çok azcık bu durumu kendine yedirememiş.


Ne o çekip gidebilmiş, ne ötekisi gururuna yedirebilmiş, ne o sevebilmiş, ne öbürü ben seni istiyorum diyebilmiş, ne o gitmiş ne bu kalmış.Öyle bırakılmış.Dağınık kalmış.


xx: Senden etkilenmemek istediğim zamanlar olmadı değil.Hani sokakta gördüğüm fötr şapkalı, gözlüklü, görmüş geçirmiş amcaları gördüğümde geçtiğim gibi.Ama bilirim etkilenmemeye çalışmak daha bi çok etkilenmenin dibindedir.Etkilenmemeyi karbon kağıdıyla kopyaladıkalrımdan olma!
xy: Sen de beni çok yorma!
xx: Eğlenilecek kız mıyım ben? Diğerleri gibi miyim ben?
xy: Farklısın aslında.Eğlenilecek değil, yanında durup dinlenilecek ama sonra topladığın güçle yola devam edilecek kızsın...


Üstüne titreyerek ama öyle çaba da göstermeyerek, giderse gider, biterse biter diyerek ama buna hiç izin vermeyerek, ait olmadan ama olmasa da olmadan,tüyolar vererek ama gerçekten ne düşündüğünü his göstermeyerek, daha yaşanacaklar var diyerekten ama belkide yarını bile yokturu kabullenerekten.Arkadaşlığın çok ötesinden, bir ilişkinin çok azıcık gerisinden...




Sonuçsuzluk yoktur.Sonlara varılır.Sonlar varılan şeylerdir.Yani sonlar vardır.Mutlu, mutsuz, hüzünlü, gururlu, kibirli, sitemli...Ama vardır işte.Masalların olsa bile.
Sen, ben, son, sonuç???
Yok hala daha yazılmadı...


ps: fon olsun diye değil, bence inandırıcı, dinleyin(:

20 Ekim 2011 Perşembe

dünya ahiret hacım olsun

Bugün bi arkadaşım 'sen hiç bir şeye kızmıyorsun sinirlenmiyorsun ne desem gülüp geçiyorsun' dedi ordan geldi aklıma devamda okuyacaklarınızı yazmak.Yazı bitince ne alaka diyeceksiniz baştan uyarıyım.Benim aklımda böyle çalışıyor işte ne yaparsın!

Evet alınganlık yapamam hiç bi söylenene.Kendiyle barışık bi tipim.0 kompleks.Neyim iyi neyim kötü, neyim güzel neyim çirkin bilecek kadar aklım var yalleppime bin şükran.Kötümü, çirkinimi ben sizden daha fazla yererim zaten, iyime güzelime de iltifat ederseniz en fazla teşekkür ederim.Yani ne düşündüğünüzü çok takacak değilim, ben beni bilirim;) (Babanda mı böyle havalıydı be he heyytt!)

İnsan kırmayı da hiç sevmem, sevmemekten öte zaten beceremem.7 padişahla barışık bi tarzım vardır övünmek gibi olmasın.
-Ne övünecem lan bu iyi bişi değil ki!
Bi insan herkesle anlaşamayacağına, herkesi sevemeyeceğine göre ben bi kısmınıza sanırım sadece tahammül ediyorum.Ya da içime kaçmış Mevlana ruhu beni böyle Sibel Can samimiyetsizliğine bürüyor.
-Ama yok ya seksen ben samimiyetsiz olamam ki.
Sevdiğimde bellidir benim sevmediğimde.Ben saklasam gözlerim zaten saklayamaz. Bilen çok iyi bilir -oluumm var ya seni var yaa...- bakışlarımı.Ama o antipatik insan bana bi kerecik içten gülümsesin biter tüm kinim. Yumuşayıveririm.
İşte bu karaktersiz (:p) kişiliğim yüzünden milyon farklı yöreden, milyon farklı tatta, milyon çeşit arkadaşım vardır.Her ortama da herkese de uyum sağlarım.Bi kere geliyorum dünyaya ne kasacam kendimi onla bunla.Rahat olmak lazım;)

Kız erkek ayırım da yoktur ha benim.Bir kıza nasıl davranıyorsam aynı yılışıklıkta davranırım erkek kodadlı insan varyasyonuna.(İçimden geldiğim gibi davranamadığımda çok huzursuz oluyorum çünkü ben.) Bu yüzden de bütün erkek arkadaşlarım manita yapınca ilk beni çıkarırlar hayatlarından.Kendi hür iradeleri ile olmadığını bildiğimden ses çıkarmıyorum, değilse unutulmaya hiç tahammül edebilitem yoktur haa! Hayır ben de böyle bi paranoyakla yaşadım üç yıl bilirim o arada kalmışlığı ondan yani.

Evet evet doğru bildiniz.Ben lisede 'erkeklerle kızlardan daha iyi anlaşıyorum' diyen; kızlara göre kaşar, erkeklere göre kafa olan kızdım.
-Memnun oldum.
Şimdi burdan yıllardır içimde tuttuğum bir gerçeği haykırmak istiyorum.Öhhmm öhhm!!
Deneme 1 2, 1 2 .
-Erkekler çok sıkıcısınız laaa, kullandım oluuum ben sizi, yakın arkadaş falan olmadım!

Evet yanaştım dibinize, sokuldum içinize, güldüm bel altı esprilerinize, tahammül ettim organlı cümlelerinize, heba ettim satlerimi kauntıır oyunlarınızı izleyerek internet cafelerde, iç geçirdim her kızdan malmış gibi bahsetmelerinize, debelendim dişinizin kesemeyeceği kızları ayarlamak için size, renk vermedim kanka ayağını g.t ayağına çevirişlerinize (mecaz ha!).
-Ama bi sorun bi sorun neden diye? Ha bi sorun bi işte?
-Merak ettim oluum ben sizi.

Kızların tüm muhabbeti sizsiniz.Sence çıkmak istesen bu sınıfta kimle çıkardın sorularıyla piyasa kontrolü yapmacalar, Ammeet var ya geçen tenefüs bana mıdımıdı dedi, memeet var ya geçen akşam bana şey diye mesaj çekti, mustafa'yı geçen bacaklarıma bakarken yakaladım, hüseeein'in öpüşürken elleri titriyor, abduraman mı daha yakışıklı sülüman mı....
Öghhhhh be dedim.
Ha bunlar bitse şurdan şunu aldım, bununla bunu kombinledim, mor elbiseni perşembe ben giyiyim, sarıyı senin üstünde daha çok beğendim, kahkül kestiriyim mi kestirmeyim mi, düz mü daha çok yakışıyor kıvırcık mı, bugün isveç diyetine başladım, geçen hafta lahana diyetini denedim başlıyor.
Eeee bunlarda sizin için.Kendilerini size beğendirmek için.(Gerçi kızlar diğer kızlar için giyiniyor galiba zira sizin için olsa kombinezonlarla gezerdik.)

Baktım kızlar eni dibi sonu bi yerden size bağlanacak şeylerden konuşuyor sürekli.Ben de dedim kızım pınar olayın kaynağına inmelisin.Nasıl bi türmüş bunlar kızlardan dinleyeceğine kendin görmelisin.
İşte böyle bir araştırmacı bilim kadını mericüri, bir rus ajanı Sonya, bir olay yeri gazetecisi Uğur Dündar edası ile sızdım aranıza.
-Pişman değilim hakim bey, gene olsun gene yaparım!

Ama baktım gördüm ki sizin muhabbetlerde en az kızların ki kadar bayık.Sadece küfür ederken çok yaratıcı olabiliyorsunuz, orda etkilediniz beni işte. Malum yaratıcılık hassas noktam.
Bu kadar aranızda vakit geçirdim, hemen hemen her mahreminizin bilgisine bile bir çeşit eriştim de.Hala anlamlandıramadığım şeyler var kafa yapınıza ait.
Yüksek müsadinizle saygı çeçevesinde arzetmek isterim.

1) Neden bu sevgililerinizden, kız arkadaşlarınızdan hadi onu da geçtim hoşlandığınız kızlardan bahsederken bu kadar edilgen yapıyorsunuz bu hatun kişileri.Hiç rolleri, özellikleri, vasıfları yokmuş gibi.Türk filmi karakterleri gibi, sadece iyi ya da kötü olabiliyorlarmış gibi.

2) O kızı neden sevdiğinizi anlatırken de birden siz edilgen oluyorsunuz.Sanki kızlar didinmiş uğraşmış sizi kapmış ama siz hiç bi kalori yakmamışsınız gibi.Abi ben bu kızı çok seviyorum ya çünkü beni çok seviyor.Bu kız sevilmez mi abi beş aydır beni bekliyor.Ben bu kıza aşık olurum abi baksana benim için kalkıp ta buralara geliyor.Ben bu kızla ciddi düşünüyorum olum hiç sözümden çıkmıyor daha ne olsun.Ondan iyisini mi bulcam ya evlenirim ben bu kızla çok sadık çok.(Utanmadan övüneceğinize; bunları yapan siz olsanıza, azcık centilmen olsanıza hı hı!)

3) Eskiden grubun hanamontanası olmak isteyip çeşitli sebeplerle olamamış ama olmaya en yakın aday kızların cümleleri vardı: o bana yazıyor, bu beni seviyor, şu beni kesiyor.Herkesin kalbi onda anasını satıyım bu nasıl bi şeytan tüyüyse! Ama işte genelde imaj çalışmasıdır bunlar.Yani öyle olmak ister olmayınca kendi kafasında oldurur, inandırır, sonrada böyle yalanlarla çevreye yansıtır.Ha işte şimdi bunu erkekler yapmaya başlamış.Duydum baya bi şaşırdım.O kız beni seviyor, şştt olum şunun bende gönlü var, bu bana aşık, öteki benden hoşlanıo, beriki hemen verecek hazır yani.
Cıks cıks cıks hiç yakışıyor mu size! Her satıcının bir alıcısı vardır yavrum.Niye yapıyorsunuz böyle şeyler?

4) Bir de her cümlenin sonunu .ikerim ile bitirmelerinize hastayım.Hele bu eylemi bir tehdit unsuru olarak, bir güç olarak kullanmanıza bi bambaşka hastayım. Çok korktuk biz de bakın tirtir titriyoruz! Dayılansak gel lan gel sıkıyosa gel de yap desek çoğunuz tirtir titrer.Evet fiziksel olarak biz kızlar biraz dezavantajlıyız sizden ama sizin de gücünüz şeyinizde değil hani yani.Tehdit unsuru olarak kullanabileceğiniz en son şeyiniz cinselliğiniz aslan parçaları.

5) Öyle masum attığınız laflar evet azcık popomuzla bulutlar arasındaki mesafeyi kısaltıyor olabilir.Peki ama ya o iğrençliğin dibine vurarak salyalı salyalı attığınız laflara ne demeli.Bu nasıl bir özgüven ya! İnsan bi sorgular ben kimim, neden elalem işlevdeyken ben anca dilimdeyim diye.Bi tipine bakar, bi kendine bakar la! Sanki bütün kuyular önüzde sondaja açık, siz ise dönemin, bölgenin en iyi, en yüksek möhendisi.Herkes Şahin K. olamaz, yok öyle bi dünya!

6) Sizinle arkadaşınız olarak her türlü muhabbeti çevirince kafa kız oluyoruz.Hah işte kız dediğin böyle olacak oluyoruzda.Hoşlandığınız kız olarak sizinle aynı muhabbetleri çevirdiğimizde yollu bu kız oluyoruz.Niye ki ya?

İşte önce meraktan sardım size sonra bu sorular kurcaladı beynimi belki cevabını bulurum diye katlandım, katlandım...
Baktım cevabı yok bunların ama yıllar geçmiş.Pes ettim!

Yaşasın kız muhabbeti ya! Oh mis! Dedikodu var, ağlayadabiliyorsun, intikam planlarıda yapıyorlar senle birlikte.Angelina taşş ya, Monica hala fıstık gibi valla tarzı sinirlerinizi zıplatan muhabbetlerede maruz kalmıyorsunuz.Çok cılkını çıkardıklarında dinliyormuş gibi görünüp, sonunada kuzum kıyamaaaaam eklerseniz olur valla.Ha bir de -o seni haketmiyor zaten- kızların en sevdiği tesellidir.Her ortama, her konuya, her şahsa gideri vardır.
Kız muhabbeti iyidir iyidir.

Arkadaşlık başka aşk başka karıştırmamak lazım.
Hepiniz dünya ahiret hacım değilsiniz artık!
Ohhhh beee!

ps: çok rica edicem bu yazdıklarım üzerinden hayatıma ve bana dair derin çıkarımlar yapmayın.Yazdığım herşeyi yaşıyor olmam imkansız.Değil mi ama !

18 Ekim 2011 Salı

pınar saçması bunlar

Bi uzay gemisi kaptanıyım ben, sokak gazetecisiyim, milenyum çağı filozofuyum, hafif cümleli batı kadınıyım musikinizde, sosyal medya uğraştırıcısıyım, konservelenmiş bi aklın sahibiyim ben, stil yorumlayıcısıyım, gerçek kesitte yazmalı evde bebesine sarılıp ağlayan kadınım.

Başka başka auraların kadınıyım.Bir çeşit borderline.

Bırakıp, yeniden bulduğunuzda tanıyamayacağınızım ben.

Karpuz yedikten sonra üstüne sakız çiğnersem hıçkırık tutar beni.

Üzülmek sevinmek öğretilmiş, şartlandırılmış tepkiler.Onlardan vazgeçtim.

Ben hep sessiz terk ederim, dünya sanada bu adiliği yapıcam. Son 10 yıl o zamana kadar iyi değerlendir beni.34 ümde ölücem ben biliyorum.

Hayatlarınızın hayaleti olmak bana göre degilmiş.Anladım, koydum cebime, yola devam.

Hepinizi seviyorum ama bazılarınızı sevmeyi sevmiyorum bu aralar.Sorun sizde degil bende yani.

Yeni alınmış yıpranmasın diye naylon kılıfından çıkarılmamış sandalyeler gibi saklasaydınız ya beni de.

Kendini kendinde tutan insan güzel insandır.

Küçükken ufoların varlığına inanırdım, şimdide sözlerinize inanıyorum.Yaşlanmışım ama büyümemişim demek.

Kim soktuysa beynime ağlamak kötü bişeydir, güçlü görünmek zorundasın diye bir tek ondan nefret ediyorum bu hayatta işte.

En büyük çabayı aklım ruhuma uymasın diye veriyorum.Çok zor çok.

Boşluğunu dolduruyorum ama verilmiş şıklarla değil dert etme.

Barbilerden oldum olası nefret etmişimdir.Yanaklarındaki turuncu çillere rağmen lahana bebekler daha gerçekçi gelmiştir.Küçükkende 'sahte' sevmiyormuşum.

En sevdiği yemeği bile bilmediğim adamlara aşık olabilecek bir kalbin kraliçesiyim.

İlk kez 24 yaşımda kustum.Bilmek istersiniz belki diye şeyettim.

Okuma yazmayı 4 yaşındayken susam sokağından öğrendim.Eğlenmeden öğrenemiyorum.İşte o yüzden galiba hatalarımdan hiç ders almıyorum.

Benim hayatımda herşey aniden olur.Aniden severim, aniden giderim, aniden öperim, aniden çalarım kapısını, aniden ararım, aniden nefret ederim, aniden terk ederim.Sizde de öyle oluyor mu?

Sıcak biradan, soğuk insandan, yanmaz yapışmazlardan, banyo küvetlerinden, içtenmiş süsü verilmiş yalanlardan, ha bir de kaşarlardan tiksinirim.

Bir erkeğin ayağını görmeye tahammül edebiliyorsam işte ben o erkeğe aşık olmuşumdur.

Kavuşma ihtimali biterse biterim ben.

Aklıma getirdiğim sıklıkla unutmak istediğim bi insan bile yok içimde.Aşksızlık kötü şeymiş.

Şu aralar bi rüyanın başrolündeyim.Çimdiklemeyin beni. Korkuyorum.İnsan sonu belli olmayandan korkarmış çünkü bilmiyorum ne olurum yani.Çimdiklemeyin işte!

Ben kimsesizleştiremediklerinizdenim.

Açılışlarda kurdele kesen bi babam olsun isterdim.

En iyi arabeski yapan Dumanın rock grubu diye anıldığı bir ülkede kendimi ifade ederken yaşadığım güçlüklerin hiçbir önemi yok.

Bulduğunuz kadınların içinde aradığınız kadın ben olmak istiyorum bu aralar.Zavallılaşıyor muyum dersiniz?

Oyuncak tasarımcısı olmak çocukluk hayalimdi büyünce geçer dediler geçmedi.Ama benimkiler güncel oyuncak olacak.Ağlayan Tayyip, selülitli Hülya Avşar, çıplak Deniz Baykal, gelinlikli Bülent Ersoy, Lady Gaga falan filan.Çocukları erken yaşta hayata hazırlamak istiyorum.

Birlikte henüz yapamadıklarımızı merak etmiyor musun? Ben bazen özlüyorum onları.Anla işte kuruyorum yani onları.Boş zamanlarımda değil ama.Zamanı kullanmak için bundan daha iyi bi gerekçe var mı?

Nerde olursam oluyum ne yapıyor olursam oluyum, o an ordayım ve onu yapıyorum.Anlatabiliyor muyum?

Yüreğime oturan öküzleri anlatırken bile ellerim fıkır fıkır.Karpuz suyuna batırılmış acılar benimkisiler.

Ben olmak çok eğlenceli.Valla bak.Ben ben olmasam benim yerimde olmak isterdim yani.

Ben isterdim ki diye başlayan cümlelerim çoktur, anlattıklarım azdır.

Araba almaya sırf doğum günümde üstüne renk renk postitler yapıştırırlar diye cesaret edemiyorum.Ha bir de ehliyetim yok tabi.

Sofinin dünyasında bir mektup olmak kadar anlamlı olabileceğim yerlerden uzaktayım.İşte bu melodram.

Pazar günleri sıkıcılığında ilişkilerden kaçtım perşembe pazarı cümbüşüne tutuldum.

Sıradan olmaktan, klişeleşmiş şeyler hissedip, hissettirmekten korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım.Ne olcam ben böyle bilmiyorum.

Diş tellerini seksi bulan adamlardan biriyle uzun uzun sohbet etmek istiyorum.Ne sandın?

Şelale fotoğrafı çeken ya da film sahnesini avatar yapan bir kocam olacak diye çok tırsıyorum.

Birgün sana 'oldu öyleyse' diyebilecek olmaktan korkuyorum.Sesim titrer biliyorum.

Belki 'yok' olcak adımız yarın, o yüzden gel bugün ol benle.Ama yarında bugün olacak.Ol yani benimle, sonunu düşünme çünkü sonunu düşünen aşık olamaz!

İçime sığdıramadığım gecelerin sabahında hiçbirşey olmamış gibi davranıyorum.Hayır kaçmıyorum, sadece çaktırmıyorum.

Yaşım gelmiş 25'e ama hala gece uyumadan önce şarkılardan dilekler tutuyorum.Daha acısı inanıyorum.Hayalkırıklığı her an kapımda anlayacağınız.Bunu kendime ben yapıyorum.

Sallamadan başladığım herşeyin sonunda darağacında sallanıyorum.

Kötülüğün kötü günün o kadar.Unuturum ben böyle şeyleri.

İnsan sadece sevdiğine şans verir.Verir, verir, verir...Ama sonrasında hissizleşir.

Reçeller sürdüm yüzüme senin için geçen gece ama gene de sanırım mutlu edemedim.

Ağlatmayan şampuanlar bile var da neden ağlatmayan aşklar yok?

Yakınımda uzaklaşamıyorsunda, uzağımdayken neden hiç yaklaşmıyorsun?

Ben aldatıldığımda keyifsizim, tatsızım.

Telaşsız, zamansız, savunmasız, kasılmasız dokunabildiğim tenlerde hüküm sürer aşkım.

Sabah cam şişeler içindeki sütleri, gazete ve ekmekleri kapılarına bırakılan American çizgi film evlerinden birinde yaşamak küçüklük hayalim.

Ha bir de küçükken 'Arabesk' filminde Şener Şen ile Müjde Ar ölüp gökyüzüne yükseliyor ya o sahneden çok korkmuştum.Geçen gene izledim hala korkuyorum valla.Müjde Ar'ı kendime çok yakın hissediyorum.

İşte böyle.
Şimdi bunları burda anlatınca komik olmadı ama orda olsan kesin gülerdin.Ho-ho-ho!

11 Ekim 2011 Salı

Karpuz nasıl kurtulur?

Ankara'yı çok seviyorum. Ankaralıları çok seviyorum. Ankaradan beni görmek için yanı başıma gelenleri bu aralar daha da bir çok seviyorum.(Kalp falan filan:P)

Hani işsizim, sevgisizim, boynuzluyum, depresyondayım ya herkesin bi benle mıçmıç olası geliyor.Üzerimde bir ilgi, bir şefkat acıma duygusu ile karışık. (Anlamıyor değilim ama hoşuma gidiyor bu durum gık demiyorum.) Telefonlarım susmuyor, facechat sürekli pıtpıt, mail boxum bayram ediyor. Hayat sevince güzeel llaa laa laayy! Şımardıkça şımarıyorum 'ama yaaaa' diye sonu ağda gibi yavşamış cümlelerle şirin olmaya çalışıyorum.

Beni görmek için dötünü Tayyipciğimin yeni getirdiği hızlı trene atıp gelenler ikiye ayrılıyor.Kimisi yavşıyor belli. Bi iş çıkar mi ki bi deneyelim diyor.İlgileniyorum senle özledim de dayanamadım kalktım geldim ayağı çekiyor. 'Hıııım yedim bende kaçın kurrasından halliceyim oğlum ben al voltanı al hadi hadi' diyesim geliyor. Amaaaaa salağa yatıyor, krizi fırsata çeviriyor demiyorum.Öyle istasyona en yakın cafelerden birine oturtuyorum, Konya burası nargile çay nargile çay hoop tren saati gelmiş. Eee hadi kalkalım.Ayrılırken de hep aynı cümle anasını satıyım 'özletme kendini gel bir an önce'.(Facede apple, steve geyiklerine bulaşmamış, kaşar eli değmemiş, bi kahve içelimcilerden olmayan bir herifoğlu buluyum dizlerimde uyutucam yeminlen) Bindiriyorum trene bebeyi iki el sallayıp, şebeklik falan yapıyorum.Son şakam güldürsün bari diye.(Böööö)

Bir de ikinci grup ziyaretçileri var türbemin ki onlar çıtçıtlarımı istesin veriyim.Belli özlemişler, belli seviyorlar beni, yanımda olmak istiyorlar. İyi ki varsınız ya yumuşş yumuşşş! Nasıl mutlu ediyorsunuz ev kızı olma yolunda ön lisans yapan bu garibi anlatamam.

Şaka yapmıyorum bu arada ya valla 'kız sıdıka' yapacaklar beni burda.Annem sürekli bak gel 'önce patlıcanları suda ıslatıyoruz ki kararmasınlar' diye mutfağa her girdiğimde iki üç şey sokmaya çalışıyor kafama.Babam aman da aman kedi kızım benim şu mavi gömleğimi bi ütüleyiver diye ensemi mıncıklıyor.Romanstar kardeşim kafanı o laptopdan kaldırıp şu masaya bir akşamda iki tabak sen koysan ölür müsün ya çemkirmeleriyle annemin izinden geldiğinin sinyallerini veriyor.(Şimdiden kocasının ruhuna el fatiha.Amin.)

Annem un ve şekerin birlikte girdiği her şeyde çok başarısız. Ben de sürekli yumurtası döllenmişler gibi şekerli olan her şeye aşerdiğimden.İş başa düştü kızım pınar eldivenler ele, önlükler bele deyip atıyorum kendimi mutfağa.Her şeyin bir bedeli var güzelliğinin de bir gün gelir ödenir öde ppııı naaaarr söyleyerek harikalar yaratıyorum ama o başka.Denenmedik kek tarifi bırakmadım Issız Adam halt etmiş yanımda.Sahrap Soysal'a bir kalıp mesafedeyim.Ha bir de o çok önemli soru var 'yok mu kimse, evlenmeyecek misin'.Hımm ben çok hazırım sanki de tek eksiğimiz bir Biskolata koca adayı (Gerçi bi düşündüm de hıııımmm fena olmayabilirmiş ha. hhüümmppp!!! Salyalarımı çektim.).Kukuma bekçi verdiler sanki sizi tepsi popolu, alakorsa kesimli teyzeler!

Gene ne diyordum nerelere geldim.

Neyse işte çok sevdiğim ama bayadır görüşemediğimiz bi kız arkadaşım geldi dün.Sorunlu bi ilişkinin yamacında.Eeee tabi sorunlar, Güzin Ablacılık tam benim tarzım ya soluğu hemen benim yanımda alıyor cıbırlar.Şefkatli kollarım hepinizi sarar çıkın çıkın gelin çıkın çıkın gelin anneeeeeemm! Kızı almak için gittim gara, büfedeki tonton amcanın yanında aldım soluğu baktım ki tren daha gelmemiş. Ayran ısmarladı bana. Oturduk sohbet ettik. Romatizmaları azmış, yağmurlar başladı ya onu anlattı.Gazetelere göz attım azıcık, hükümete giydirdik, teröre çözüm paketi bile hazırladık birlikte.Bu amcada beni çeken bişey var çok içten bakıyor galiba ondan.
Tren geldi karpuz lakaplı hanım kızımız indi.Amaaanın bir de ne göreyim kız dal gibi olmuş, neresinden nasıl çıkarmış o löplöp yağlarını bilemedim.İltifat ediyorum, iltifat ediyor bir nevi Esra Ceyhancılık oynuyoruz.Vıcık vıcık kız muhabbeti almış başını gidiyor.Bi yandan ama gözlerime hala inanamadım, basbayağı kıskandım işte ya hemen bok atmalıyım altın çilek mi kullandın, bronz kestane mi çabuk söyle diyorum.Sır vermiyor yelloz, gülüyor sadece.Cevap versin diye üstüne cümle kurmuyorum, havayı geriyorum ama nafile.Neyse düş önüme dedim, yürüyoruz. Arkadan süzücem ya bir daha.Vallahi erimiş bu kız ya ben bile rahmetlinin birinin aşkından on gün lahana yediğimde böylesi yok olmamıştım.Küççücük kalmış totoşu. Bir lobu bir avucuma sığar yani ama hala kalkık değil hahahayt çok üzüldüm.Salak mıyım ben neyim? (yazar burada gülüyor).

Silkinip kendime geliyorum. Ben bunları düşünürken çoktan gelmişiz zaten yemek yiyeceğimiz yere.Silkinip kendime geldim dedim ya, yok daha gelmemişim meğer. Kız masaya kolarını koyunca acı gerçekle yüzleştim.Kayısı dalı gibiler. Bir de benimkilere bak yıllarca kar kış demeden her sabah debelendiğim klorlu suların mirası pazılarım arzı endamda.Konya da sen böyle gezemiyorsundur eheheh diye komik olanlara nispet olsun diye her yabancıyı askılılarla eteklerle karşılıyorum ya gözüme gözüme giriyorlar şuan.Üşüdüm deyip şal istiyorum garsondan, sımsıkıda bürünüyorum.Oh tamamdır! Şimdi hem tandıra hem de konuya konsantre olabilirim.

Anlat Karpuzcuğum nen var senin kuzum allahaşkına diyorum.
Karpuz döküldükçe dökülüyor...
Efendim şimdi bu kızcağız bi manitle tanışıyor bi arkadaş ortamında, manit beğeniyor karpuzu, numarasını alıyor, arıyor, soruyor.Buluşuyorlar, konuşuyorlar, hop sinema, hop yemek, hop sarılmacalar, uyumacalar, sevgili olmacalar.Hoooop ggüüümm!
Ne güzel dimi aslında minimum enerji maksimum kazanç.
Ama öyle değil işte.
Karpuz diyor ki: her şey tamam çok ilgili, çok şefkatli, çok anlayışlı, çok dürüst ama bişey eksik işte...
Hıımm... Bu kızların bir şey eksik diye kurdukları cümlenin eksiği genelde heyecandır.Bilirim.
Her gittiği yeri haber veriyor, uyandığında uykuya dalmadan mesajlarını eksik etmiyor, görüştüğü insanların tam listesini veriyor, bana da kimlesin nerdesin diye sürekli soruyor.Her şey uğraşsız tam formunda yani diyor karpuz.
Normalde erkekler bu kıvama getirilene kadar ilişkilerde bir üç beş ay heba edilir.Ama karpuza hazır soyulmuşu gelmişti.(Bana niye hiç böylesi denk gelmez anlamam diye iç geçirdiğimi tahmin ediyorsunuzdur.)  Ne diye şikayet eder bu kız şimdi ya bulupta bunamak bu ya! En iyisi ben yan masayı dinliyim diye geçiriyorum içimden.
Yan masadaki çiftin neden kavga ettiğini bile anlayamadan 'hazır soyulmuş' benzetmesi attırıyor şartellerimi hemen.Dırıl dırıl dırıl..

Alışveriş merkezlerinde zaranın yerini biliyor mu diyorum.
Eveeeeet diyor saf saf.
Mango outletten dert yanıyor mu diyorum.
Eveeet de ne ilgisi var ya! Etme içine anlatıyorum bi dinle ya diye çıkışıyor.
Sen söyle bana bi söyle şimdi, film seçimlerini sana mı bırakıyor sinemaya gittiğinizde diyorum?
Offf evett de ne olmuş yani diyor.
O yaydığı ağzına sokucam dev boy tuzluğu şimdi haberi yok.Fesupannallah!

Ne mi olmuş? Bu adam uzun süreli bi ilişkiden yeni çıkmış diyorum.
Nasıl yani nereden bildin diyor?
Çok zor sanki!
Adamı Zaradır, Mangodur sürükleyecek bir aşk ancak uzun süreli olabilir. Eee sürekli mesaj atması rapor vermesi de geçmişinden kalma bir alışkanlık.Nerdesin, kimlesin diye çok merak ettiğinden de sormuyor yani, alışmış adam birileri onunla hayatını paylaşıyormuş gibi yapsın istiyor.Bu sürekli nereye gidilmesini, ne yenmesini, ne izlenmesini kadına bırakmakta bundan.Bıkmış yani zaten yıllardır bunlara karar vermekten.

Tabi adam sıkıcı olur, tabi heyecanı eksik olur.Bir uzun ilişkiden çık nefes bile almadan, iki fingirdeyip, yavşamadan hooop yenisinin içine dal.Eee tabi adapte olamaz adam sana, hala eskisi devam ediyor sanır.
Ben bunları anlatırken 'haaaaa' diye dinleyen gözleri kafasına yattığının işaretiydi.
Sonra birden irkildi. Ama eskisi de 500 tane zilliyle fingirdiyordu aynı anda, ona da uzun ilişkiden çıkmış bu adam demiştin.Herkes uzun süreli ilişkiden çıkıyor sana görede ha! diye terslendi.
Kız haklıydı valla.

Çürütülmelere hiç gelemem valla.Düşündüm taşındım hemen şöyle bir sonuca vardım.Uzun süreli ilişkiden çıkan erkekler iki gruba ayrılıyor.Birinci grubun özelliklerini yukarıda gayet net gördük değil mi sevgili izleyiciler.

İkinci gruba gelince ise bunlar genelde bir önceki sevgililerinden boynuzlanarak ya da terk edilmek suretiyle egoları parça pinçik ayrılmışlardır.Dağılan egolarını toplamak, terk eden sevgiliyi unutmak, kendi minik kafalarının içinde intikam almak için zaten aynı deliğe gir çık gir çık sıkılmış şeyciklerini önlerine sunulan her deliğe sokma çabasındalardır.Şişkoymuş, çirozmuş, selülitliymiş, kısaymış, uzunmuş, kaşarmış hiç fark etmez.Kukusu olsun da ne olursa olsun.Erkek bu zaten sadece gördüğünü algılamak için yaratılmıştır da bunlar onu bile algılayamayacak formdadırlar.Ne kaldırırsam kardır diye ağızlarını açıp girdikleri her ortamda aranır, beş para bile etmeyecek kızlara iltifat edecek kadar zavallılaşırlar.Onlar için çok güzel bi tanım var bildiğim ama söylemesi ayıp, sözleri kayıp kaç zamandır dilimde sakın söyleme ;) 'Ben aşık olunacak erkek değilim, beni sevme' diyerek abazalıklarının temelinde duygusal bir boşluk varmış izlenimi yaratmaya çalışırlar.Yavşak yavşak sırıtarak konuşmaları en belirgin özellikleridir. Ne kadar farklı kız tanırsa dudakları, o kadar erkek oldum sanırlar.

Taaaa ki birgün sıkılıp 'Ben bıktım onenightstandlerden, içi boşalmış ilişkilerden, kadınlardan ben artık omuzunda huzur bulabileceğim, dertleşebileceğim birini arıyorum' diyerek içlerini doldurmaya çalışana kadar.İşte o zaman bu adamlar alacağını almış, tadacağını tatmış mükemmel sevgililer olurlar.

Yaptığım bu derin analizleri karpuzcuğumla paylaşıyorum -evet ya cidden öyle ya!- diye inliyor sürekli.
Ben ne zaman böyle bi ilişki ve erkek uzmanına dönüştüm bilmiyorum çok tecrübem varmış gibi sanki.Avrupa Yakasındaki Fatoş gibi hissettim, kendimden tiksindim valla bunları anlatırken.

Eeee şimdi ben ne yapıcam, nasıl davranıcam diyor Karpuz.
Teşhisi koymasına koydukta hani tedavi?
Valla hala düşünüyorum ne yapacakta kurtaracak bu ilişkiyi karpuz?

Zor valla iki türlüsüyle de uğraşmak.Ne gidebilirsin ne kalabilirsin.
Kıssadan hisse: Uzun süreli ilişki yaşıyorsanız evlenin kardeşim niye ayrılıyorsunuz da sonra böyle ortalıklara saçılıp bizimde canımızı sıkıyorsunuz.Cıks cıks cıks!

Amaaaa karpuz iyi ki gelmiş çok lav yu yu hak etmiş(: (Baştaki bu kadar saçmalamayı bu tespitleri yazmak için yaptığımı sanmayın diye bu cümle gerekliydi=))

Ha bir de azmettim öğrendim karpuz asaibery kullanmış ama siz kullanmayın(:

9 Ekim 2011 Pazar

My name is Pınar

Bu aralar depresyonum tepemde.Farketmediniz mi hiç yoksa? Evde sürekli Sezen Aksu 'Vay' ı söylüyor ağrılı sancılı.Düş Sokağından 'Kan Revan İçindeyim' dinlemenin tam da eşiğindeyim.Çok geçerli gerekçelerim var aslında dipsiz kuyularda boğulasıca olmak için ama hala yetmezmiş bunlar gibi geliyor o yüzden erteliyorum Muratcığım seni.Belki daha kötü günlerim olur diye saklıyorum o unicornlara özel sesini.

Dün klozette otururken saydığım fayanslar bile değişmiyor ya böhhüü diye ağlayıverecektim.Sabah gerinerek uyanıp minnie li terliklerimi sürükleye sürükleye gittiğim banyonun fayansları hep aynı çok hüzünlü değilmi ama ya buna ağlanmaz mı ama ya! Ya da ben hiç ufo görmedim diye şanssızlığıma küfredecek bir kafam var.Bence beni elimden tutup bu bataklıktan ancak Murat Kekilli çıkarır.Regl öncesi olabilir aslında bu bardağın dolu tarafını görmeli der ünlü nlpciler. Evet evet regl öncesi bu zira göbegim yandan kanal d amblemini andırıyor bugün şişlikten.

Yatağına cenin pozisyonunda kıvrılmış, karanlıkta ağlayan bir yeni ergen emo sendromu fink atıyor kanımda.Herşey kötü gidiyor, dilek tutup yaktığım tüm mumları camışın birisi tüm nefesiyle söndürüyor, bileğime bağladığım uçan balonları koparıyor, bayramlık kırmızı rugan ayakkabılarıma basıyor.Camış! Hep yanlış ata oynuyorum adı daha afilli diye.Arabam geri viteste gidiyor hemde Eskişehir yolunun Samsun yolu dönüşünde.Boynumda tutulmuş aksi gibi geri de dönüp bakamıyorum acaba sonum nasıl olacak diye.Merakımdan ölüyorum! Öyle bekliyorum işte gözleri bağlanıp tren raylarına oturtulan romantik uzun bacaklı başrol oyuncuları gibi.İlla başrolde olcam ama ölecek olsam bile, tarzım bu hayallerim bu benzetmelerim de.

Murphy seni bir elime geçirirsem ellerimle Bülent Ersoy ile evlendiricem ya da samanlıkta Ferhat Güzel ile başbaşa bırakıcam. Sen hayal et artık Safiyeye mi yoksa sana mı karyola daha dar gelir! O reçelli ekmeğin var ya Murphy bebeğim bir kerecikte düşerken beni şaşırtsın!

Geçen oturdum düşündüm yok dedim bu iş Murphyle, camışla, tanrıyla olacak iş değil kızım pınar.Bu işi yapmış olsan ancak ve ancak kendine sen yapmış olabilirsin.Bu kadar ağır cezalar ancak senin gibi bir salağa gönderilmiş geri bildirimlerdir (burda feedback kullanmamış olmama takdir bekliyorum). Bi kurcala bakem aklını -eden bulur- doktirinini haklı çıkaracak bi haltlar karıştırdın mı sen?
Düşün, düşün, düşün, düşün.....
Cıksss bulamıyorum ne mümkün (ünlem)
Hadi bi gayret daha, azıcık daha ıkın.Sen ki 20 yıl öncesinde sadece iki dakika gördüğü bir sıfatı bile unutmayan, çocukluğunun her hatırasını hatırlayan, ilkokul arkadaşlarının bile soyadlarını hala ezbere sayabilen, 10 yıl önce ki bir günü en küçük ayrıntısına kadar anlatıp hava durumunu bile bilen gereksiz bir hafızanın sahibesisin.Clintonun ex kırıkı Monicanın siyah topuklu ayakkkabılarını, südyeninin askısının kalınlığını bile hatırlayan hafızam dut yemiş bülbül gibi bu konuda.Behzat komserim gelse çekse sorgu odasına gene de olacak gibi degil yani.
Olmuyor işte.Yapmadım ben bişey ya! Hüseyin Üzülmez yapmadımındanda farklı hemde. Ben ki önemli bir sınava giderken bile sakın sollama öndeki arabayı muşmula diyen kızım.Olurda şöför annem gibi kendini sollayanlara ah eden bir deli manyak çıkar diye. Öylesi bir korku bu bendeki karmadan.My name is Pınar.

Evrekaaaaaaaa!!!!
Hep o hintli prensin suçu bunlar! Seni pislik çakma Bolivuuuuddd jönü seni! Hayatımın içine sen mi ettin len çabuk söyle almıyım o kavuğunu kafandan!!! Prensesini sokmuyorum koynuna diye dimi! Lanet olasıca hormonlarının karması mı bu benim başıma gelen yoksa!
Bu hintli prens benim telefonumdaki oyunlardan bir tanesinin başrölüne sahip efendim. Ben bu oyunu hastanede sıra beklerken, tramvayda, şehirler arası otobüslerde sıkılınca bazen açıp oynuyorum itiraf etmek gerekirse.Ama oyun oynamak için değil (zaten bilimum bilgisayar destekli oyunlardan tiskindiğim bilinir) sırf egomu tatmin etmek için.İhtiyacımda yok ama hadi neeyyseeeeee:P
Bilerek, isteyerek kendi hür irademle bu kavuklu Hint prensini merdivenlerden düşürüyorum, süreleri doldurup saraya giden kapılardan sokmuyorum.Kavuşamasın istiyorum sarayın tepesine tünemiş koca ağızlı prensesine.Benim yok sen o tipsizliğinle bir sevgili hiç yapamazsın diyorum kendi çapımda Hintliye.
Kıs kan mı yo rum!
Yazık kafasını oralara buralara çarpmaktan, düşüp düşüp kalkmaktan bitap düşmüş zaten çiroz olan Hintlide her turun sonunda 'Help me' diyor.Ben o yazıyı ve o Küçük Emrah gözleri görüyorum ya zevkten dört köşe oluyorum.
Sadist değilim onlar gerçek değil tamam mıııı!
Prensesede iyilik yaptığımı düşünüyor vicdanımı rahatlatıyorum. A be Seray Sever ağızlı kızım bu adam sana kavuşacak sonra iki gün sonra nasılsa sıkılacak, o yüzden ne kadar uğraşırsa senin için kıymetini o kadar bilir. Senin için yani bunlar aptal olma az ağırdan sat kendini diyorum.Göster ama elletme kız diyorum ama ohoooo kime söylüyorum. Anlamıyor beni zilli, salak salak sinirleniyor zıplayıp duruyor çakma prensi her düşürdüğümde. İki gün sonra geçince kavuklunun hevesi yiyecek dayağı, yiyecek azarı, yiyecek boynuzu haberi yok.
Aliye Rona gibi kadınım valla.
İşte galiba o çakma Hint prensinin ahı tuttu işlerim hep lisede beden eğitimi dersinde takla atan ben gibi (gözünde canlandıranın caillou gibi çocuğu olsun!).

Şşştt kavuklu!!! Gel öp elimi iki de dans et barışalım;) Söz gelicem 6.tura sokucam sizide gerdeğe sırtını da yumrukluycam. Ama bi çıkar şu kavuğu kafandan ya kavuklu prens mi olur allah aşkına! Bu prensesde benden zevksiz valla ne bulduysa şu çirozda!
Neyse efendim onlar erdi muradına ben çıkayım kerevetine artık bundan sonra.
Korktum valla gene bir cinnet anında sararım bu Hintlilere sonum olurlar diye oyunuda sildim.Oh rahatladım!
Gene olayların sorumluluğunu yıkacak birini bulmanın huzuru ile kendime konduramadığım tozları size üfledim.Püf!