30 Ağustos 2011 Salı

Aşk dediğin böyle böyle biter...

Gece su içmek için uyanıyorum ama bir bardakta sana getirmeyi unutuyorum artık.
Havalar mı ısındı, kaloriferler mi çok yanıyor artık; ne çok sıcak oluyor geceleri sana sarılamıyorum.
Elini tutunca da terliyor ellerim.Rahatsız oluyorum.Evet evet! Havalar çok ısındı.
Maaşımı hesabımda gödüğümde sana hediye almak için bi kısmını çekmek de gelmedi aklıma bu sefer.
Doğum günün için sana yapacağım süprizide son bir saate bırakmışım.Yetişmeyecek.
Hediyeni tasarlamak için son bir ayımı harcamadığımı farkettim.Buna sevindim üstelik bir de.
Ders çıkışlarında seni beklemek, acıktığımda sen acık diye beklemek, alışveriş yapmak için keyfinin gelmesini beklemek, dışarı çıkmak için ödevinin sınavının, uykunun olmadığı zaman dilimlerini beklemek, film izlemek için oyunun bitmesini beklemek.Beklemek.Beklemek.Beklemek gelmiyor içimden.
Yazdığım notlar vardı ya sana sayfalarca, attığım mailler listelerce, anlattığım hikayeler gecelerce düşünüyorum düşünüyorum bi kelimesini bile hatırlayamıyorum.
Yanyana, karşıkarşıya, dipdibe, sarmaşdolaş olduğumuz kimisi mutlu kimisi hüzünlü fotoğraflarımız var ya kimbilir nerde.Bazıları ben de ama kesik.
Resimlerle, karikatürlerle, graffitilerle anlatırdım ya aşkımızı elim gitmiyor kaleme kağıda.Beğenmiyorum.
İlk sinema, tiyatro, konser biletimiz geçen geldi elime yırtılmışlar.Valla ben yapmadım Mickie yaptı!
Here without u baby de dinlemiyorum artık wish u were here da.Sıkılıyorum.
İnadına inadına bangır bangır söylediğim şarkılar vardı ya, radyoda çıktığında mutlu olduğum, değiştime die eline vurduğum.Sesime hiç gitmiyormuş.
Yaptığım cd vardı ya hani yolda dinlersin die parça geçişleri çok kötüymüş.Niye söylemedin?
Konuşmamı görüşmemi istemediğin arkadaşlarım vardı ya hani milyon tane.Ne çok özlemişim onları! Sordular da seni.Amaaaan dedim.Sadece.
Uyandığımda artık banyoya atıyorum kendimi direk.Geç kalmak istemiyorum da ondan.
Mesaj geldiğinde senden o an okuduğum makale daha ilgi çekici oluyor galiba cevap vermeyi unutuyorum.
Önce sen kapat oyunu da oynamıyorum bayadır.Cümlem bitince kapıyorum.Suratına kapatmak değil bu, yanlış anlama.
Gecenin bi yarısı efkarlanıp Güldenle Shelle de gitmiyoruz.Sıla da dinlemiyoruz.
Siyah elbisem, şortlarım, beyaz pantolonum, askılılarım, topuklu ayakkabılarım ne çok yakışıyormuş bana meğer.Giyiyorum çıkıyorum, kimse git üstünü değiştir demiyor.
Çıtçıtlarımı da takıyorum arada.Maşa yapınca çok güzel duruyorlar.
Aldığın hediyeler, kitaplar, dvdler kayıp bulamıyorum.Üzülmüyorum ama merak etme.
Kahvemi isterken de kendi adımı kullanıyorum.Kendi yemeğimi garsondan kendim istiyorum.Mutlu oluyorum.
Telefonum çaldığında da arayanı ilk ben görüyorum artık.Heyecanı kaçmıyor.
Markette üzümlü lilastarslar çarpıyor gözüme bi bakıyorum ki sadece bir paket almışım.
Başıma bişi geldiğinde ya da bişeye ihtiyacım olduğunda elim senin numarana gitmiyor ilk olarak.
Hadi bunu yapalım BİZ bu akşam demiyorum BEN bugün bunu yapıcam diyormuşum.Sen söyleyince farkettim.Garip.
Merdivenlerde rastgeldiğimiz hep senin selam verdiğin o çocuk var ya aslında baya yakışıklıymış.Daha önce hiç farketmemişim.
Cümleleri birbirine YANİ ile bağlıyorum.kulağıma hiçte itici gelmiyor.
Sesin de öyle çok güzel değilmiş.Şarkıların orjinalini dinlemek daha iyiymiş.
Sabah uyanıp derse yetişmişmidir ki die de merak etmiyorum.
Geceleri de senden önce uyuyakalıyordum zaten bayadır.
Ödev yapmak, tez yazmak bile daha eğlenceliydi sohbet etmekten son günlerde.
Hayatımın anlamıda değilsin artık...
Özledim de demiyormuşum seviyorum da bayadır.Ne garip.Düşün ben yani.
'Love me' yazan tshirtümü de pijama yapmaya karar verdim.
Tüm 3.sayfa cinnetlerim geçmiş.Hani o en değerli eşyaları bile camdan atan, kendini arabadan atmaya kalkan kız gitmiş.Ne dersen de gülümsüyordum ama boş.Hatırlıyor musun?
Bazı geceler hatırlıyorum birbirimize sarılıp ağlardık ama neden hatırlayamıyorum?
Gene mailim çalındı geçenlerde, bir de twitter hesabım gitti ama şüpheliler listesine seni koymak bile gelmemiş aklıma.
Baktığımız evlerden birini de tutmayacağım, başka bir semt beğendim oraya yerleşeceğim.
Eski sevgilinin gördüğünde beni süzüşlerine gıcık olmam.Selam bile verebilirim hatta şimdi=) Ama gene derim çok zevksizmişsin die=)
Hep gittiğimiz mekanada gitmedim bayadır.Seni görürüm falan diye değil daha eğlenceli yerler keşfediyorum bu aralar.
Aradığında sohbet çok uzasın istemiyordum, kızların yanına dönmek biran önce daha cazip geliyordu.
Ay ama en çok artık o sevimsiz ve boş arkadaşlarına katlanmak zorunda kalmadığıma üzülüyorum=)
Zaten kolay kolay kimseye anlatmadığım dertlerim var ya sana bir kelimesinden bile bahsetmek gelmiyor içimden.Kimse mi oldun yoksa...
Kimlesin, nerdesin, ne yaparsın, mutlu musun, üzgün müsün, aklına geliyor muyum, unuttun mu sen de beni hiç ilgilenmiyorum.
Faceini geri açmışssın geçenlerde bi arkadaşım söyledi bir kere bakasım gelmedi.
Annem sordu seni.İyidir herhalde dedim.Üzülmüyorsun dedi.Geçmiş dedim.Sustu.Ama ben anladım...
Bitmiş yani geçmiş seninle ilgili tüm meraklarım, duygularım, hayallerim, cümlelerim, hikayelerim, düşüncelerim, isteklerim, sevdiklerim hatta nefret ettiklerim.
Keşkelerim var ama.
Keşke azıcık içimde kalsaymışsın, senle ilgili bişiler kalsaymış hayatımın biyerlerinde, gördüğümde seni, sesini duyduğumda içim birazcık tuhaf olsaymış.
Cıks!
Mesaj: bu da bu aşk için sana anlattığım son hikaye...

27 Ağustos 2011 Cumartesi

en sevdiğim arkadaşlarım.

Benim çok sevdiğim, çok değerli bulduğum arkadaşlarım var.Aşkitolarım, bebenklerim onlar benim.Bugün onlara verdiğim değeri göstermek için size onları anlatacağım.Biraz trip attılarda bana hiç bizden bahsetmiyorsun diye.

Burnu açık topuklu sandaletlerinden fırlayan sedefli ojeli dolma gibi parmakları yerleri süpürür.
Harbi ve doğal kızlardır.Kibarlık, nezaket, görgü kuralı gibi yapmacıklıklara hiç gelemezler.
Her cümlelerinin sonuna sonu iyice yayılmış bir 'abiiii' getirirler.
Cümleleri küfür ile bağlamak içten ve doğal olduklarının en büyük göstergesidir.
Renk renk lensleri, bol röfleli saçları vardır.
Babetlerinin içine çorap giyerler.
Sevgililerinin geyşalarıdır.
Ebru Gündeş fan clubda birbirleriyle buluşurlar.Hatta öyle böyle ki kırmızı üstüne beyaz renkte Ebru Gündeş yazılmış bandanalarla konserlerde çığlık çığlığadırlar.
'Allah özelini güzelini yazsın alnıma ' en büyük facebook temennileridir tabi ki de.
7/24 msn de olur ve sonu üç noktayla biten hayata ve olmayan sevgiliye gönderilmiş mesajlarla dolu msn iletileri hiç eksik olmaz.
Facebookta rajon kestikleri iletileri gözümüze gözümüze sokarlar, gülme efektleri XD şeklindedir.
Depresyon ve melankoli kokan iletilerin de ise genellikle g yerine q kulanıırlar.(tabi g biraz yumuşak harbi kızlara yakışmaz).Harflerin yarısı küçük yarısı büyük harflidir ki tarzlarını yansıtsın, sıradan olmadıklarını göstersin.
Buram buram arabesk kokan şiirleri, ya da Çılgın Sedat şarkı sözlerini siyah beyaz çekim elinde kalp olan yerde ya da tren raylarında oturan kız fotoğraflarıyla süslemiş kliplerle paylaşırlar.Ben de altına like atarım mutlaka.
Sevgilileriyle bir parçada düet yapar ve bazen de bunu yayınlarlar.Çok romantik değil mi!İç geçiriyorum ama kıskandığımı onlara belli etmiyorum.Üzülmesinler.
Facebookta illa ki 'in a relationship' olup insanların gözüne gözüne sokarlar çünkü çok sevişiyorlar.
O adam benim demek; yaklaşanı, yan gözle bakanı yakarım; ben burdayım demek için özgüvenlerini hergün sevgililerinin duvarında aşkını paylaşarak gösterirler.Bunu çok onlaylamıyorum, şımartmayın bu kadar diyorum dinlemiyorlar.
Ya biranın 5tl olduğu varoş canlı müzik kafelerde Demet Akalın şarkılarında mükemmel figürleri ile dansederken, türkü barlarda yanlarında mor gömlekli, pis sakallı ve mutlaka esmer olma şartı aranan sandal ayakkabılı komançilerle dertleşirken ya da gündüz diskolarında aynalara bakarak yeni dans figürlerinin üzerlerinde nasıl durduğunu testederken bulabilirsiniz onları.
Saçlarını mavi siyah yapanları krepeleriyle bir kafa daha yaratırlar kendilerininkinin üstünde ve özellikle en soldan sağa doğru ayrılmıştır o saçlar.
Saçları kaşar sarısı olanların genel de ten renkleri Eda Taşpınarla yarışır bronzluktadır ama onların ki doğaldır.Saçlarında mutlaka çıtçıt vardır ve o çıtçıtların tokaları veya boncukları ben burdayım der.
Yanında siz olmanıza hiç aldırış etmeden karşı masadan gözlerini sevgilinize dikerek mesajını açık ve net verir.
Bir çoğunun elinde Luis Vuitton valizleri vardır.Öyle parası olmayanlarla takılmam çünkü ben.
Mor, yeşil, mavi farları kırmızı rujları ve pembe allıklarıyla çok güzel kombinlerler.
Canon fotoğraf makinaları olmazsa olmaz.Bu makinalarla çekilmiş sözde sanatsal ama aslında bildiğin soft erotik siyah-beyaz fotoğrafları sürekli facebook profil picleri olarak değişir.
'Aşk' en sevdikleri hitap cümlesidir.Ama ben aşkitom diyenlerini kendime daha yakın hissediyorum.
Sahilde pareosu belinden, çakma abercrombie çiçekli şort giymiş sevgilisi elinden eksik olmaz.
Polo tshirtlerinin yakasını kaldıran, Puma en sevdiği marka olan, waxlanmış saçları saygı duruşunda duran, paçası dar kot pantolon giyen aşırı zayıf sevgililerininin sürekli bellerine sarılarak yürürler.
Hepsinin aynı kuaförden çıkmış olma ihtimalleri yoktur ama onların o tarz fönlerinden çekmek için anlaşmış kuaförler vardır.Ve bu benim en sevdiğim en değer verdiğim arkadaşlarım genelde o kuaförlerle kankadır.
Haftada bir kere o kuaförlerde 3tl ye fönlerini çektirir ve bir haftada hiç yıkamazlar.Saçlarınındaki yağın kokusunu ancak 6.gün farkeder ve o tel tel olan saçlarını atkuyruğu yaparlar ama gene bol krepe vazgeçilmez ön koşul.
Msn ya da facebook isimlerinin içinde bir yerinde mutlaka sevgililerinin adını geçirirler.Sürekli birlikte fotoğrafları profil pic olmalıdır, olmazsa kavga çıkar.
Sevgilisiyle kavga ederken en ağır küfürleri sallarlar çünkü hiç değer vermezler.Yeminler ederler bir şeyi inkar ederken: şerefsizim ki, yada ... çocuğu oluyum ki şeklinde başlar genelde.
Kimisi feleğin çemberinden çok küçük yaşlarda geçmiştir, hayata karşı çok büyük isyanları vardır.
Cep telefonlarını mutlaka şalvar kesim kot pantolonlarının ya arka ya da sağ yan cebinde taşırlar.Melodileri de candyshop olur, linkin park olur ya da pitbul olur.
Güzel sanatlarda okuyup Herry Potter manyağı olanlar var ya işte onları nasıl sıkı sarasım nasıl içime katasım gelir anlatamam.
Kız yurtlarında 4 kişilik odalarda gece 2 den sonra ışıkları kapatıp en depresif Özcan Deniz şarkılarını bir ağızdan söyler arada da sigaralarından derin nefesler çekerler.
Yüksek bel kot ve ispanyol paça pantolonun onlara çok yakıştığını hep söylerim.Ha bir de beyaz ya da ten rengi südyen.
Burunlarında ki hızmalar kulakların da ki n tane sıralı küpe vazgeçilmezleridir.
Sarı saçlı olanları genelde altın renkli Petek Dinçöz halkalarından tercih ederler.
Bana aşkom, bitanem diye seslendiklerinde bütün günümü onlarla geçirmek isterim.
Yakın erkek kankaları vardır benim bitanecik arkadaşlarımın, onlarla çekilmiş birsürü pozları vardır.Sevgilileriyle o kankalarının arasında kalırlar hep.Üzülürüm.
Ama sonra görürüm ki sevgilisinden ayrılınca o kankasıyla çıkmaya başlamış.Sevinirim.
Work and Travel a Interreala ya da Erasmusla değişik yerler ve insanlar gördüklerinde kimyaları bozulur gördükleri herşeyi mobile upload yaparlar.
Koyu fenerbahçe ya da galatasaray fanatiğidirler.Mutlaka formayla çekilmiş bir fotoları vardır.Zafer ya da kayıplarda iletiler kendiliğinden dökülür.
El hareketi çektikleri zamanlar vardır benim arkadaşlarımın ozaman derim ki ne yaratıcı kız bak sözleriyle beni etkilediği yetmedi şimdi de hareketleriyle beni kendine bağlıyor.
Genelde psikolog olmak isterler ama felsefe okuduğumu duyunca da çok etkilenir ben de hep felsefe okumak istedim aslında gibi cümlelerle başlarlar konuşmaya.Ağızlarından bal damlar.
Bundan bir 4 5 yıl öncesinde kendilerine attıkları façanın izleri hala durur kol ya da kaşlarında.
Bu aralar kedi dövmesi yaptırmak istiyor bir çoğu sol omzuna.Bir kaç sene önce de bir kısmı melek dövmesi yaptırmıştı.Köpek patisi ve yıldızda vazgeçilmezlerden.
İnanılmaz şekerli çakma parfümleri vardır isimlerinin içinde genelde angel, candy ya da sexy geçer.Kokladıkça doyamam.
Eyelinerlarını kaş bitimlerine, kirpiklerini saç diplerine kadar çıkarabilenlerini çok güzel bulur, çok özenirim ama ne yaparsam yapayım onlar gibi de makyaj yapamam.
Birlikteyken en çok Arkasıradakiler yada Kavak Yelleri izleriz.
Megoloman duygularımızı olmayan sevgililerimize gönderdiğimiz şarkılarla ya da iletilerle dışarı vurmaktan hiç çekinmeyiz.
Eskiden kocaman Nike çantalar alırdık renk renk ama şimdilerde modasının biraz geçtiğini düşünüyoruz.
Dünyanın en anti-seksi şeyinin tulumlar olduğunu düşünsem de onlara çok yakıştırıyorum.
Kahverengi topuklu uzun burunlu uzun boylu çizme giymelerini de çok destekliyorum ama siyah kilotlu çorap olacaksa.
İçlerinden bazıları arabesk rap seviyormuş geçen gün öğrendim.Bana da dinlettiler.Çok sevdim özellikle bir parçayı.Şimdilik üstünde çalışıyorum ama yakında bir klip çekicem ona kendi sesimle.
Sürekli tavuk dönerle beslenmek zararlı diyorum ama dinlemiyorlar.Neyse ki arabası olan bi arkadaşlarını bulduklarında çiftliğe gidip kokoreç yiyorlarda değişiklik oluyor.
Çinçin enteli olanları var, Keçiören ikoncanları var aralarında.Hepsinin tarzı farklı.Ama hepsi beni çok sever.
Benim bu çok sevdiğim kız arkadaşlarım benim sevgilimin en yakın arkadaşının sevgilisi oldukları zaman daha da bir sevimli oluyorlar.Sevgilime ikimize birden göstereceği sempatiyi gösteriyor ama ben hiç alınmıyorum.
Facebookda msnde isimlerinin başına < ' > getiemelerini özellikle ben istiyorum ki rahat rahat bulabiliyim onları.
Bir de benim arkadaşlarım çok içtendir genelde listelerinde ki sevdikleri beğendikelri kız arkadaşlarının fotolarını hep ya likelarlar ya da altına mutlaka beğenilerini içeren yorumlar yaparlar.
Bazıları ayet paylaşır dua paylaşır facebookda hergün sayelerinde ben de okuyup sevap kazanıyorum çok iyi oluyor.
En çok profil picture ları ile mesajını ve niyetini en kestirmeden verenlerini seviyorum çünkü ben herzaman açık sözlülük ve dürüstlükten yanayımdır.
Abilerinin ya da sevgililerinin askerdeki künyelerini boyunlarında taşımaları beni çok duygulandırıyor.Ama siyah atlet ve gömlekle kombinlerlerse çok yakışıyor.
Bu ara genelde baş ve işaret parmaklarına yüzük takıyorlar.Çağla Şikel 4 yıl önce getirmişti o modayı ama bizimkiler oyüzden değil kendilerine yakışanı yaptıkları için şimdi takıyorlar.
Elif Şafak ve Canan Tan okuyanları çok takdir ediyorum.Kişisel gelişim ve Nlp kitapları okuyanları da var aralarında değiştirip okuyarak, farklı şeyler öğrensinler diye tanıştırıyorum onları.
Issız Adamı geçen gün gene verdi tv bizde bütün kızlar toplandık doritos cocacola ve selpak sponsorluğunda BAKDIK filme.
Keşke siz de olsaydınız çünkü sonrasında da mezdeke açıp oynadık.
Neyse bir daha ki sefere sizi de çağırırız.Takma Kafana!

Bu yazı içinde şunu söyleyim:
BeNim aDıM eZaNla baAşlAdı selLaYla BitEr isTeyEne dEğiL aLayIna GiDer...

26 Ağustos 2011 Cuma

biri kanalı değiştirsin.

İçin acıyorsa demogoji yapmazsın.
Doldurursun gözlerini, koca koca açarsın belki hatta onları, kaçmasın otoritene karşı gelen asi bir damla diye.
Titretirsin dudaklarını.Hatta gücün olursa eğer sesini de.
Sevdiklerin alacaklı gibi gelir görmek, görünmek istemezsin...
Bir tek için acıyorsa ağlarsın.Kanına gözyaşı karışmışsa durduramazsın zaten.Kan bu akar!
Çaresizsen, umutsuzsan, değiştiremiyorsan beğenmediğin sahneleri onuda yapmazsın.
Susarsın, anlatamazsın ki zaten.Olmaz.Kelimeler az.Kelimeler sen kadar güçlü değil taşıyamaz bunu.
Anlarsın neden bazı konularda yazılmış onca şiir hep üç nokta ile biter.
İnsan aynı dramı iki kere de izlese anlamaz zaten ne hissediyor o küçük çocuk gerçekten.
Ama aynı dramı ikinci kez izlediğinde etkilenmezmiş insan derler.Yalan.
Söyleyeceklerim söylenenlerden farklılaşmıyor.Qualiaları yok saymak bile geliyor içimden şuan.Evrensel hisler yaratmak.Keşke yapabilsem...
Keşkelerim çok yok hatta hiç yok.Şanslıyım.
Hala kendimi düşünüyor olmam korkunç bence...

Kelimelerle yarıştırmıycam gücümü.Susuyorum.

Bu yerinde bir bitiriş için gerekli satırlar bence:
''Sen yine de benden yana ferah tut yüreğini
Benim hüznüm yakasından eksik etmez çiçeğini.'' (M.A.)

22 Ağustos 2011 Pazartesi

bir işsizin güncesi

Sabah uyanırsınız ama pembe yastıklarınızı, ayıcığınızı terketmek için geçerli hiçbir nedeniniz olmaz.
Pijamalar vücudunuzun bir parçası olur.
İyi ki zamanında renk renk eşofman altı koleksiyonu yapmışım diye düşünürsünüz çünkü onlardan başkasına ihtiyaç duymazsınız.(fatoş;))
Günde iki defa oje rengi değiştirir, manikür uzmanı olursunuz.
Normalde olsa alınmak için belli bir kıvama gelmesi beklenen kaşlarınız şimdi milim milim tasarlanmış gibidir.Zira asi bir tel kaş bile sizi rahatsız eder.
Moda blogları arasında kaybolur, makyaj videoları ile deneysel çalışmalar yaparsınız.
Saçlarınızı daha fazla maşayla düzleştiriciyle muhattap etmezsiniz.
Nutellaya olan tutkulu aşkınız sizi başka hiçbirşey düşünemez hale getirir.
Ama kilo almamak içinde günde iki üç kez en uzak markete yürürsünüz.
Keşke zamanım olsada okusam dediğiniz kitaplar, izlemeliyim dediğiniz filmler listesi gittikçe küçülür ama bunun mutluluğunu bile yaşayamazsınız.
Eskiden sırf bir sebebiniz olmadığı için küsemeyip konuşmak zorunda kaldığınız o boş insanlarla bile muhabbet eder hale gelirsiniz.
Postmodern hobiler edinirsiniz: origami. Odada Kurbagalar, kuğular için yaşam alanı oluşturursunuz.
Hayal kuracak okadar çok vaktiniz vardır ki yatağa girip tavana gözlerinizi dikmeyi beklemenize gerek yoktur.
Alt sekmelerinde facebook ve twitter hep varıdır bilgisayarınızın.
Öss topuzunuz ve kemik gözlüklerinizle yarattığınız tarzınızı çok fazla kimseye göstermek istemezsiniz.
Kariyer sitelerindeki bütün ilanlar annenizden bile daha tanıdıktır.
Önceden milliyet.com dan sadece göz atabildiğiniz haberleri şimdi ana haber bültenlerinden enkırmen yorumlarıyla birlikte alırsınız.
Yeni çıkmış tüm albümlerden en fazla bir saat sonra haberdar olursunuz.
Toptwitlere bile takılır hale gelirsiniz.
Göz göre göre alışır Bülent Ersoy bile okadar kötü gelmez artık.
Doktorlar, Cennet Mahallesi, Yaz Süprizi arka planda döner hep evinizin içinde.
Günde belki 8 kere diş fırçalar hale gelirsiniz.
Normalde hiç ilginizi çekmeyecek delikanlılarla bile cilveleşirken buluverirsiniz kendinizi.
Astrolojiden, rüya tabirlerinden medet umuyor olmak canınızı sıkar ama genede kopamazsınız.
Dışarı çıkacaksanız, normalde gece çıkarken bile abartmadığınız kadar titizlikle çalışırsınız kıyafetiniz saçınız ve makyajınız üzerinde.
Rehbere kayıtlı olmayan her numaradan gelen çağrı saf ve temiz gençkızlık duygularınızla oynar.
Güzellik yarışmasındaki jüri üyeleri edasıyla master proğramı seçmeye çalışırsınız.
Tenezzül edip sıkılmadan iki cümle konuşamayacağınız insanların employment kısımlarındaki boşlukları doldurmaları hiç egonuzla oynamaz gerçekten.
Ucu açık bir süre boyunca bu aile saadetine olan dayanıklılık testinizdeki başarınızı merak edersiniz.
Okunmadık köşe yazısı, sözlük entry si kalmaz.
İçinizi blog üstünden de olsa uzun uzun dökebilecek zamanınız hep vardır.
Okey, 51, 101, batak ve bilimumlarıyla bile eğlenebilecek bir kafanız olduğunu zannedersiniz.
Bira fm 100 derdinizi paylaşır geceler boyunca.
Tüm magazin haberlerine anında hakim olabilmek en güzel tarafıdır ama bu sürecin.
Ivana Serte, Gamze Topuza üzülür, Bülent Ersoyu kıskanır, Erol Köseye kızarsınız.
Gülden ve Fatoşa olan özlemim dayanılmaz hale gelir. (bu cümle tekil ve iyelikli)
Çeşme, Bodrum, Alaçatı ismi verilmiş albümlere sadece iç çekebilirsiniz.
Potansiyel evinizi kafanızda çoktan dekore etmiş olursunuz.
Çevrenizdeki cahil insanların uzayan iş bulma sürecinizle ilgili yaptığı yorumlara diş gıcırdatırsınız.
Bu süreç hele ki bir de ramazanla çakıştıysa oruç tutmayı bile denersiniz.
ps: Yazıların içine sinmiş olan melankolinin sorumlusu vallahi ben değilim ya ben de sizin gibi okuyunca farkediyorum.O kadar da mutsuz değilim (ama sadece o kadar da=)) gülüyorum ben ağlanacak halime(:

21 Ağustos 2011 Pazar

bir country masalı

Benim de güzel 'country' masallarım var mum ışığında anlatacağım xx ve xy hakkında...

xx: hayattan çok fazla beklentisi olan fakat bunu egosundan hayata hiç çaktırmayan saf ama zeki, güzel ama sade, fakir ama gururlu, heyecanlı ama sakin, yalnız ama kalabalık, asi ama uyumlu, ağlamaklı ama güleç, karışık ama basit, çekici ama itici bir genç bayanmış.

xy: hayata dair planlarını yapmış olsa da süprizlere bacasını kapamamış zeki ama saf, çakal ama acemi, karizmatik ama atılgan, eğlenceli ama sakin, dürüst ama yalancı, sıradan ama orjinal, umutsuz ama hayalperest, hüzünlü ama mutlu, açıksözlü ama gizemli, rahat ama takıntılı bir genç adammış.

Bak bir varmış bir yokmuş eski günlerde genç adam rastgelmiş genç kadına bir bar tabüresinde.

xx: Sıyırmış kendini o gün geçmişinden hani temiz ve beyaz sayfa hesabı ama 'kirlenmek güzeldir'. Sigarayı yeniden yakıştırmış o gün eline, süngeri çekmiş geçmişine.Sarmalayıp kapatmıyacakmış artık hiçbirşey bedenini, kalbini, ruhunu, en önemlisi ışıltısını.Özgürmüş, yeniymiş.Gözleri parlıyormuş o gece, karnında ki kozalaklar kelebek olmuş uçuşuyormuş...'mış'

xy: 'Geçmiş' kelimesinin anlamına hakkını vermek için o gecenin de hakkını vermek istiyordur son bikaç aydır yaptığı gibi.'Arkadaşlarla takılıyordur' ama içinde bir yerler hala başka şeylere takılıdır.Gözleri birini ya da birşeyleri arıyordur o gece.Geçmişe ait ya da yepyeni.Farketmez.Hem oraya aittir hem de ordan çok uzaktadır o gece...'dı'

İkiside dinleyicidir farklı masalarda.Gözler hep etrafta...

xy: Bakar, çeker.Bakar, çeker.Bakar, bakar.
xx: Bakar, devirir. Bakar, kaydırır.Bakar, kaydırır.

Yaklaşık bi yarım saat sonra xy, xx in daha yakınında ve artık sadece içindekilere takılmaktadır.İkiside konuşmaktadır farklı insanlarla.Cümleler hep havada...

xy: Çok seviyordum ama arabamı...
xx: Tüm cinnetlerim geçmiş ya ordan anladım...
İçses (xy) : Nasıl olurda muhabbete girerim
İçses (xx) : Ses tonu çok hoşmuş

Eros bugece buralarda mıdır? Eros da o gece ordadır ve kendine yakışanı yapar. Oklar atılır.
Ses görüntü ile birleşir.'N' ile başlayan tüm tanışma kelimeleri kullanılır.Gözler gülümseyerek değer birbirine artık.

Tanıdık final sahnesi telefon, mesaj, teklif...

xx: Hoş çocuk heyecan oldu fenamı.
xy: Hoş kız takılırım biraz.

Mesafeliyse geri çekersin kendini, sıcaksa ısınırsın, ararsa ararsın, çağırırsa gidersin, mesaj atarsa mesaj atarsın (sevmesen bile:)). Yabancılık nezaket getirir, karşıdakinin kurallarına uyum gerekir.

Yaklaşık 20 saat sonra süpriiiiz.xy, xx'i kırmaz, nezaketi elden bırakmaz.Kalabalık içinde bir xx bir xy.

xx: Muhabbet etmek hoşumamı gidiyor ne?
xy: Sadece benimle ilgileniyor ne hoş.

Saat ilerledikçe aradaki mesafe azalır, azalır, azalır...

xx: içimden nasıl geliyorsa birlikte eğlenebilceğim biri
xy: eğlenceli ama genede de dikkatli davranmak lazım
xx: konuşurken dokunuyor muyum ne?
xy: öpsem ne yapar ki?

Sohbet ilerler, ortak yönler itinayla bulunur, cümleler paralel hale gelirken yüzler bir iki kez teget geçer.
Hissediyorsan engellemezsin aslında.

xy: çıkışta benle gel istiyorum
xx: bundan sonraki günlerde de benle ol istiyorum ben de oyüzden olmaz işte.

Hadi ya.Tüh niye böyle oldu ki?

Sonrası xx in istediği gibi olur, xy ondan sonraki günlerde de onladır.
Araşmalar, buluşmalar, minik jestler, cilveleşmeler, flörtleşmeler...
Gözler daha sık buluşur, eller birleşir...
Hissediyorsan engellemezsin aslında.

xx: Çok eğlenceli böyle
xy: Bindik bir alamete

Dudakları bu heyecana ayak uydurmak ister.İlk öpücük.İlk kanıt.
xx, xy ye inat döker içindeki geçmişindeki bugünündeki biçok şeyi.Nasılsa anlattıklarının yanında anlatmadıkları hiçtir.Oyüzden de önemsemez xy nin yüzeysel ruh halini.
İlk birlikte uyku sabah uyandıklarında görmek istiycekleri birbirlerimi gerçekten bilmeden.Değilmiş.
Aynı hedefe yürüyor gibiydiler aslında.

xx: Soğumamalıyım
xy: Ne saçma bişi oldu bu böyle

Büyü bozuldu mu?

xx: Eğlenmek lazim daha farklı şeyler lazım
xy: Eğlenmek lazım daha farklı birileri lazım

Şeyler, birileri gelir geçer. Gene bir şans, bir deney.

xx: Rahat olmak lazım.
xy: Böyle şeylere takılmamak lazım.

xx rahat mıdır? rahat görünür ama aslında takar inceden inceye bişileri kalbine olmasada beynine.
xy rahat mıdır? rahat görünür öyle olmak ister ama gülücük koyarken bile sınırları vardır 'hahah' dır. Ne bir eksik h ne bir fazla a.
xx sever küçük detaylardan bütüne gitmeyi, xy unutmaz arada sarfedilen minik detayları.
Aynı tabüre, aynı içki, aynı bar, aynı muhabbetler...
xx sınırlarına girmek ister xy nin,'abartmak' ister, tanımak ister onu diger insanları tanıdığı gibi.
xy sadece özel insanlara açar kendini. Korkar açarsa kendini elindekinden olmaktan.
xx kabul etmeye hazırdır oysaki xy yi olduğu yaşadığı yaşattığı gibi.
xy korkar bir ciddiyet ve sorumluluk bulutunun içine düşmekten.
xx korkmaz yeniliklerden, hissettiklerinden, kendinden.
Tanımazlar aslında birbirlerini buna rağmen hem ister hem de istemezler birbirlerini.
Oynamak eğlencelidir.İt, çek, it, çek...

xx: ee bu ne şimdi böyle?
xy: bu da baya farklı oldu böyle.

Öyle herkesle yaşanmaz bazı şeyler bilirler, ama birlikte yaşamış olmalarınada çok anlam yüklemezler.
xx yüklemez xy yüklemez.xy yüklemez xx yüklemez.Zaman isterse yükler nasılsa...
Hem fikirdirler ama. 'Güzeldir, heyecanlıdır, zevklidir, iyi bir başlangıçtır' ;)

xx çok sevmektedir xy nin yarı uyur halde ona sorduğu soruları. xy belli etmesede hoşuna gitmektedir konuşurken xx in ona kondurduğu minik öpücükler.
xx sevmektedir xy nin damarına basmayı. xy sevmektedir xx i kıskandırmayı.
xx sevmektedir xy nin xx in hayatının sıkıcı detayları hakkında sıkılmadan konuşmasını. xy sevmektedir xx in kendisine ait cümleler kurmasını.
xx sevmemektedir xy nin yalan söylemesini. xy sevmemektedir xx in kısmetlerini kapamasını.
xx sevmemektedir xy nin seçtiği filmleri rüyalarını sevdiği kadar.
xy sevmemektedir xx in seçtiği yemekleri.
Hayatlarındaki sansüre ragmen hem xy hem de xx birbirlerini görmek ne değişmiş görmek isterler.
Zaman geçer görürler birbirlerini yeniden belki...
Heyecan geçer görmezler belki birbirlerini...


ps: Sonunu sevmeyeceğim masallar yazmam ben 'rahat olunuz' ;)

19 Ağustos 2011 Cuma

'How to cope'

Ben erkeğimi kokusundan tanırım!Caldion.
Bu reklamı benden başka hatırlayanlarda olmalı.
Bir erkeğe aşık olmak için parfümü fazlasıyla yeterli bir gerekçedir. Şimdi bunu okuyan erkeklere kopya vermek isterdim ama Hey Girl dergisi yazarları gibi görünmek istemem.
Bir erkeğe aşık olmak bukadar kolayken bir erkekten en bol sıfırlısından merkez kaç kuvvetiyle kaçmayı sağlayacak nedenlerde  çok zor sayılmaz.
Mesela aslan parçaları asla Ozon Orhona özenip beyaz pantolonlarla gezmeyin.Evet adam zamanında Ebru Şallıyı kaptı.Ama eminim Şallıda utanıyordur kirli mazisinden.
Uzun tırnak, dolgun memelerde bizde güzel ve çekici.Özenmeyin! Nilüferin bile Reha Muhtara bestelediği şarkı Büyük Aşkım dı ordan çıkarın yani.
Omuz ve sırt tüyleriniz sıcak tutuyor olabilir ama bu sizi ısıtmak isteyecek bir çok kızı kaybetmenize sebep benden söylemesi;)
wow, fm ve ekürüleri en yakın arkadaşınızsa bu sizinle ve olmayan sosyal yaşantınızla ilgili çok büyük ipuçları taşıyor demektir.
Her gördüğünüz üstü rakamlı kağıt parçasına cüzdanınızı çıkarmayın ama tabi cebinizde de bir akrep beslemeyin!
Ben aşık olunacak erkek değilim ayaklarını da bi geçin allahassen bayat bebeğim bunlar bayat!
Aşık olmaktan ve sonrasında terk edilmekten korkupta çakma kazanova ayaklarına yatmayın.Yemiyoruz.Üzülüyoruz adınıza.
Eski ilişkilerinizden yediğiniz boynuzlarınızı bilinç sandığınızda saklayıp, sonraki sevgililerinizi kafeslerde büyütmeyin.Banyo yapmak için ilk dışarı çıkardığınızda kaçıveririz mazallah.
Araba modellerini bildiğiniz kadar bu senenin trend gömlek modellerinide bilin istiyoruz.Hala atletle seksi göründüğünüzü hissettirecek gözleriniz varsa lens takın.Ama sakın renkli lens takmayın, balık balık bakmayın!
Bellerine hırka bağlayan erkekler neden var anlamış değilim.Aşure kazanı büyüklüğünde totoşu olan kızlarımız bile yapmıyor bunu artık.Ped teknolojiside çok ilerledi kimse ihtiyaç duymuyor hırkaya yani.
Konuşurken gözlerimiz bakmanız için en ideal organlarımız.Beyninize giden reaksiyonlarımızı biz ordan veriyoruz.
Ses tonunuz önemli.
Karşınızda, elinizde ya da belinizde kız arkadaşlarınız varken çevredeki dişi kuşları ürkütmeyin.
Yalana gerek yok saklamak istedikleriniz aslında bazen çok çekici gelebiliyor kızlara.Bir de kadın isterse herşeyi bulur, öğrenir.Kendimden biliyorum;)
Siz siz olun bir Acun Ilıcalı olucam diye kısa kollu gömlek giymeyin.Gömlek dediğin uzun kollu olur. Nasılsa onların kolları katlanarak her boya getirilebiliniyor.
Siyah gömlek giyin!
Almancı stayla sandaletler kadar iğrenç tiksinç bişi yok.Zaten bir erkeğin en mahrem yerleri ayakları olmalı.Bakamıyorumda ben:S (garip tiklerim var demiştim)
Bakamayacağınız çocugu ve saçı peydahlamayın beyler.
Aynı parça, aynı espiri ya da aynı taktiklerle aynı anda iki farklı kız üzerinde prim yapmaya çalışacak kadar yaratıcılıktan uzaklaşmayın.Yapıyorsanız bari yaptığınız işin hakkını verin azcık bayanları örnek alın;) 
Temizlik, titizlik manyağı olup annemle konuşuyormuşum izlenimi verdirtmeyin.
Uzaktan yardım eklentisi bir tek msn de faydalıydı.Bugün ne giydin, onun içine uzun bişi giydin dimi gibi sorularla darlamayın.
Kızları kıskanın okadar da sallamıyormuş ayağına yatmayın yani;)
Unutamadığınız eski sevgiliniz varya hala sevgili koltuğunda izliyor en sevdiği filmin 4.sünü;)
Biz kızlar çantalarımızı çapraz takmakta hiçbir sakınca göremiyoruz.
Ayıkken karizmatik erkekken sarhoş olunca neden bir öpicemci oluyorsunuz anlamlandıramıyoruz.
Alkol çekiciliğinizi artırmıyor ama özgüvenlerinize ne yapıyor anlamış değilim.
Beraberken biz hiç evlenmiycez diyen erkekler terkedilince neden Mevlanadan alıntılar yapıyorlar acebeee?
Tülaaaaayy seni çok seviyorum karıcım nolur evine dööönnn! Bor'un pazarı mevsiminde güzel olur.Niğdeninkini görmek nasip olmadı daha;)
Fanatizm sizi yaratıcı yaptığı kadar iticide yapıyor.Maçta marş söyleyen, 11 tane erkek için heyecanlanan bir erkeğin çekici olacağı bir dünya hayal edebiliyor musunuz?
Hayatınızla ilgili her detayı yakın arkadaşlarınız bilmek zorunda değil.Erkek dediğinin ağzı gevşek olmaz;)
Tarkan gül dökse yollarımıza şansı var ama siz sakın gül dökmekmiş, mum yakmakmış böyle olaylara girmeyin.Kendinizden soğutmayın.
Bırakın şiir Nazımla müsemma kalsın nolur, aşkımızın kafiyesi uyağı olmak zorunda değil.
İlk iş günü çiçek alınır.
Kim dediyse sevgiliye alınacak en mantıklı hediye parfümdür diye.Yalan söylemiş.
Caldion bile kullanın ama nolur 212 sıkmayın!
Tanga bayana yakışan bişeydir.Siz terlikte de olsa denemeyin bunu.
70 kilonun altında erkek olmaz bunu sokun aklınıza küçük beyler!
Behlüle bile yakışmadı 3.sayfa cinneti. Sinirlenince abuk subuk sesler çıkarmayın.
Depresif ve yalnız erkek modeli bir Teomana gidiyordu o bile pes etti.
Her kızla aynı muhabbetleri etmeyin, değiştirin kendinizi.
Siz de koltukaltınıza ağda yapabilirsiniz valla bak okadar acımıyor.
Bir de kolunuzu falan sıkıştırınca ah gibi son derece östrojen kokan sesler çıkarmayın.Erkek adamın canı acımaz.Stereotypelarım var kafamda üzgünüm kimse mükemmel değildir.
En kafa dediğiniz kız bile kanald home sineması kıvamındaki romantik komedileri sever kabullenin.
Okuduğunuz tek kitap Şu Çılgın Türkler Olmasın.
Fhm okuyabilirsiniz ama onu ben de destekliyorum=)
Fransız filmlerini severim yalakalıklarınada gerek yok.
Her kız Issız Adam sevmez hele ki İncir Reçelini her kız beğenmez.Zorlamayın!
Renki dövme ile seksi olabilmiş bir erkek yaratmadı tanrı henüz.Bu rekoru kırma denemeleri yersiz yani.
Salaş kıyafetler hep iyidir vücudunuzu saran pantolonlara , tshirtlere gerek yok Behlülün vücudu bile kaldıramadı kırmızı taytı.
Gömlek üstüne sweatshirt giyip kavram kargaşası da yaratmayın.
Arayın sorun hayatımızdan haberdar olun ki istediğinizde yanınızda bulabilin bizi.
Sessizde telefon kullanmak çok acemice.Ha bir de ben seni birazdan arıyım mı demek(: Yapmayın sesli gülüyorum.
Son olarak, bitince bitti deyin etüd çalışması yapıp kazıyı kızlara bırakmayın. Sakın böyle yapmayın (Abdullah Atalar vurgusu ile:))
Ben de sizi seviyorum ama genede O:)











17 Ağustos 2011 Çarşamba

çekmişim isyan bayrağını dalgalanır başımda hür...

Sosyal medya üzerinde kanıtlamaya çalıştığınız vicdanınız, genel kültürünüz, siyasi kimliğiniz, sosyal sorumluluklarınız canımı sıkıyor gençler!
Normal hayatında iki kelimeyi bir araya getir desen, cıks ne mümkün tipler ne çok anlıyormuş meğer bu ülke meselelerinden.Çocuk bilgisinden olgunluğundan susuyormuş meğersem.Hele hele bak sen ne bilgili tikicanlar varmış istatistik bile veriyorlar,rakamlarla konuşuyorlar.'Öyle derin bir birikim bu bende ki yani' diyorlar.Vay vay vay bir cahil ben kalmışım ülen! Çok ezikleniyorum çok! Zaten kpss deki genel kültür sorularında da çuvallamıştım ya...
Facebook notifikeyşınları ve tivitlerinizle ordan burdan çaldığınız cümleleri, düşünceleri sokmayın gözüme çok rica edicem! Bende gazete okuyorum, bende sözlük okuyorum ben de haber bülteni izliyorum, ee biz de biliyoruz yani.Medyanın size yutturduğu dolmaları, tarih kitaplarının yıllardır yazdıklarını, köşe yazarlarının attığı nutukları sizinkilerden ayıramıyorum. Neden ki?
Kopipes çıktı mertlik bozuldu!
Ha bide retivit neden var ya? Adı üstünde 're'. Herkes aynı şeyimi düşünüp yazıyor bu nasıl bir telepati. fesupanallah! (Devlet Bahçeli sesi ve vurgusu ile ama)
Yeni ergenler, sözde anarşikler, Türk yakın tarihinin piri cicişler, sorumluluk sahibi cengaverler! bir de şunlar var demek istediğim:
Somalideki çocuklar bi bugün aç değillerdi bi bugün ölmüyorlar.Deniz feneri hatırlatması yapmak ne derece gerekli bilmem.
Bugün ben gönderdim 5tl sen gönderdin 5tl eee sonra? Bugün doydu bu çocuklar peki ya yarın? Çok köklü bir çözüm gerçekten! Somali gel yavrum kurcala bakalım şu gündemi biraz.Birazda kıvrımsız beyinlerini karıştır şu Türkcüklerimin.Hıııh aferin yavrum hadi otur şimdi yerine.
Şike tartışmaları ile sömürülen aslan parçalarının dikkat ve beyni, o sırada ülkedeki değişimlere çok adapte olamadı anlaşılan.Haklısınız ama çok bel altı vurdular, bukadar da olmaz ki=)
n tane şehit haberi siz facebook fotolarını Türk bayrağı yapın, vatanını seven 585768570 kişi toplayan gruplar kurun diye yayınlanmıyor.
Bu seçimler bu ülkede boşa yapılmıyor!
Ama canım tayyeapim mükemmel erkek, mükemmel lider.Kadınların istdiği koca, erkeklerin rol modeli.O olmayacak mükemmel lider de Ediz Hun mu olcak peehh! Hiç anlamıyor bunlar da siyasetten canım=)
Bıçak ramazan ile kemiğe dayanmış diyorlar duydun mu? Vecihi.Gülen Gözler.Tamamen serbest çağrışım.Bak giderim, bak bu sefer gerçekten giderim, bak gidersem bi daha da gelmem!
Ha bi de bugün 17 Ağustosmuş. Ee ne olcak yarın da nasılsa 18 Ağustos. Dimi?
Sonuçta aynı yolun yolcusuyuz ya (ama müzik efekti veremiyorum havaya giremiyorsunuz şimdi) =)
Gözlüğümü taktım bekliyorum, acımız büyük;)

15 Ağustos 2011 Pazartesi

soup opera, ah ne kahkaha!

Bugünkü yazım tüm ucuz yaz şarkılarında kendini bulanlara ithaf olsun!
Yaz şarkıları sevdirir kendini bana.Karizması, aurası, hikayesi, mesajı, kaygısı yoktur.Çok döndürürsen winampta büyüsüde bozulmaz, seni de çok yormaz.Öyle olduğu gibidirler işte, düşünmezsin buyüzden çok, seversin...
Eylül şarkılarınada hiç benzemezler.İçlerine kapanık değillerdir.Eq ları açık ara öndedir iq larına göre.Açık sözlüdürler, en bi çok büyüzden severim.Gel derler, öp derler, unuttum derler, sıcak derler, fıstık gibisin derler.Demet Akalın istisna ama.Osaklıyor duygularını, nispet yapıyor, takıyor ama takmıyorumu yansıtıyor.Sevmiyorum onu,Kutluay ona mağduru oynattığında bile sevmedim o derece yani.Titretmedim onun dramına dudaklarımı, koymadım kendimi yerine.Bi keresinde de Coconut' ta gördüm onu.At gibiydi, şalvar şıklığı ona gitmemişti.Ben sevmiycem, Bekensir sevsin onu.Böö!
Ama Yonca Evcimik severim.Okayıyamaşıkakumbambakumbamba!
Ben de kendimi koyuyorum sonra buluyorum o ucuz şarkıların içinde.(Buaralar en çok şans meleği oluyorum(a)) Ben de seviyorum nü olmayı içimin pozunu verirken.Dilimle kalbim arası zaten kısa devre.Beynim otoritesini yitirmiş bi yerde.

Seviyorum kendimi anlatmayı.Seviyorumlu cümleler kurmayı da seviyorum.Farketmemiş olamazsınız(:

Bu blog fikride böyle oluştu merkezüssümde.Madem seviyorum konuşmayı, anlatmayı, paylaşmayı ozaman yaz kızım dedi bana Tuğba.Tuğba kim derseniz -dedin şimdi inkar etme- minikim benim, Gülben Ergen şirineliği var içinde -allah başını sonunu benzetmesin- ama ondan daha doğal.Bi de buaralar çok tripcan.Kendimi affettirdim yehuu!Biz Tuğbayla en çok Bengü severiz.<3
Annem hep kızar herkese herşey anlatılmaz diye.Ben bu huyumu abarttım bide herşeyi herkese her türlü yolla anlatıyorum artık.Başım gökte, erdi bak görmedin mi?=)
Yazıyorum ya hani ben burda, sizde (yani tahminen) okuyorsunuz ya.Ben mutlu oluyorum her iki aşamada da.Biliyorum çok uzun yazıyorum ama söz bundan sonra az ve sık yapıcam öğünleri.Ben burda kendimle ilgili herşeyi anlatabiliyorum biri dinler dinlemez, sıkılır sıkılmaz, benimser yargılar derdi yok.(İtiraf ediyorum okuyan birtakım insanlarla kan bağım olduğundan bazı konularda hiç yazamıycam.Kan bağı en büyük sansürdür.)Genelde hiçbirşeyimi saklamam insanlardan, kendime ait.Saklayanı da anlamam zaten.Rahat olmak lazım ya! Çok matah, çok gizemli çok da önemli şeyler yaşamıyoruz.Karşımızdakine çok da fifi yani.Hayat bu zaten kaç farklı olay onlarında kaç farklı kombinasyonu varki. Doğum,ölüm,aşk,acı,özlem,mutluluk,ayrılık,çocuk,okul,para,evlilik,arkadaşlık,cinsellik,ölüm.Hepi topu bu!
Özellikle yeni tanıştığım insanlarla konuşmayı çok severim.Sorumluluklarından, değerlerinden, geçmişinden habersizdirler bu ne demek: onlar yargılamaz seni.Bir deneyin en gizli en mahrem yönlerinizi anlatın yeni tanıştığınız birine, sohbet size 4 köşe kazandırıcak.Tahmin ettiğiniz gibi kötü de hissetmiyceksiniz kendinizi, hele ki güvensiz hiç!
Ha bi de senin anlattığın kadarını bilirler, en güzeli bu işte yeni tanıştığın biriyle sohbetin.Bu aralar çok eğlenceli bi oyun keşfettim.Oyuncakları türlü türlü, lego gibi zekamı geliştiriyor hemde.Hala ihtiyacım var buna fazlasıyla.Evet!
Yeni insanlarla tanışıyorum sürekli.Yer yön zarfları, dolaylı tümleçler değişebiliyor 'tanışıyorum' yüklemli cümlelerde.Ama en çok ben değişiyorum.Hepsine kendimi 'olmadığım ama olsam nasıl olurduyu merak ettiğim' bir rol model ile sunuyorum.Pinokyoculuk bunun adı.Nerden bildin ya?
Yalan sayılmaz bunlar.Beyaz bile değil renkleri, şeffaf.Yükleme kim sorusunu sorduktan sonra özneyi buluyorum.Özneye ne lazımdıyı soruyorum sonra özneye bir doz 'lazım' veriyorum. Hıııımmm! Sonrası mı? İzleyip görücez...
Soup opera tadında bir son ben de hayal etmiyordum ama bu bu yazının başlığının bu olmasına engel olamadı.

12 Ağustos 2011 Cuma

Ben büyüyünce 20 yaşında olcam.

Havuz gördüm rüyamda.
Yuvarlak.Büyük.Masmavi.Yanımda biri daha vardı ama sabah uyandığımda anlamı kalmadı.
Baktım, rüya tabiri bile yapabilen bir diyanet var ya demiş ki: her kim ki görürse bir havuz rüyasında hele ki tertemizse suyu, geleceği çok parlak olacak.Bir de sevinecegi haberler alcak.Bende uydum diyanete -işime gelmiş olmasıyla ilgisi var sanılmasın- şöyle bir yorum getirdim ben musmutlu olcam.Rüyamda da mutluydum zaten.Sırtmı havuzun sınırlarına yaslayıp güneşlenirken attığım iki tekila shotın rüyanın anlamını etkileyeceğini düşünmek istemiyorum.Her konsept kendi içinde degerlendirilmeli ne de olsa dimi ama tanrım.
Sahi gelecek bana neler getirecek.Benim gelecegim nasıl olcak.Çok heyecanlı beklemek ama hiç hayal kurmadan.Büyüsünü kaçırmadan.Herşey olabilirim, hiç bişeyde olabilirim.Hala seçme şansım,özgürlüğüm var.İşte bunu seviyorum!
Evet doğru bir çıkarım, evet hala ne olmak istediğimi bilmiyorum! Evet hala hayat oynasın benimle istiyorum!Aferin size!
Ama daha güzeli var elimde.Ne olmak istemediklerimden oluşan n maddelik bir liste. Her bir maddesinide ezbere biliyorum!
Mesela mesela, gün teyzesi olmıycam. Altın sevmem zaten siyahi kanı var bende karşıyım altına, olacaksa pırlanta.Tam bir kadın mantığıyla kurulmuş bir çeşit titan saadet zinciri.Taksitli alışveriş mantığı.Taksit taksit ödüyorsun ama bir anda toplu mutlu oluyorsun.Ne saçma!
Devlet memuru olmıycam mesela.Annemin istediğini yapmıycam dayamıycam sırtımı devlete.Bu nasıl bir tutarsız güvendir anlamış degilim zaten.En güvenlisi devletmiş.Şaşırdınız mı siz diye sorarlar! Bütün gün fi tarihinden kalma bilgisayarların başında soliter falı açıp geleceğime ait kararlar vermiycem.Börek tarifleri vermiycem yan masadaki Fikriye Hanıma, akşam ne pişirsem diye fikirde almıycam, hele hele fiskos masasının modeli hakkında tartışmalara hiç girmiycem.Çay içmekten sararmış dişler, oturmaktan genişlemiş kalçalar,chat yapmaktan bükülmüş parmaklar,sıg sohbetlerden törpülenmiş bir beyin.Bu değil benim beklentim!
Ben bankacıda olmıycam mesela.Bana ne insanların gelirlerinden, yatırımlarından, paralarından.Bir insanın işinin başkalarının parasının hesabını tutmak olması sizcede çok saçma degil mi? Zenginin malı züğürdün yalnız çenesini degil beyninide yorar, bu meslekte bunu ispatlar.Ben almıyım. Bütün gün milyarlarca para say ama ay sonu geldiğinde Pelinsunun okul taksidi, apartmanın aidatı, benzin, mutfak masrafın alsın götürsün bir aylık tüm emeğini.Bütün gün bir camekanın ardından insanların gözleriyle temas kurmaktan kaçınarak ne dediklerini anlamak, her kapanışta acaba kasada eksik çıkacak mı stresini yaşamak, gri, lacivert ya da siyah olması zorunlu döpiyeslerin içine gençliğini,yaşam enerjini,ruhunu sığıştırmak, tüm gün rakamlarla muhattap olmak, sürekli tanımadığın umursamadığın insanlara gülümsemek saçma sapan kaygılarını (söz konusu paraysa kaygılar realiteden çok uzaklaşır) gidermeye çalışmak.Of içi şişer be insanın! Ömrü kısalır!
Evli kendini eşine ve çocuklarına adamış bu uğurda kariyerini,çevresini,hobilerini,ojelerini yani en kısası kendini hiçe saymış bir kadında olmıycam.Okuldan geldiğinde Pelinsu (çocuk olmaya aday yumurtamın adı) ben işte olucam, ozaman ona en sevdigi poğaçalardan pişirmeliyim bu gece, Serapla bu akşam görüşmesemde olur demiycem.İş çıkışı Pelinsu'yu voleybol antremanına götürmeliyim, saçlarımı yarın boyatırım da demiycem.Kocamın iş yemeği varmış lise pilav gününe bu yılda gitmeyiveriyim ne olur sanki de demiycem ben hiç.Kayınvaldemin arkadaşları gelicekmiş benim tarçınlı kekimi severlermiş diye Ice Age izlemek için sinemaya gitmekten vazgeçmiycem.Fedakar bi eş bi anne olabilirim belki bigün gerçekten aşık olursam ama ozaman bile fedakarlığı kendimden degil en boş zamanımdan yapıcam sadece.Söz veriyorum bana, ben bana güveniyorum bu konuda.
(Siz de inanmadınız dimi okurken bu son kısma? =) Yok önümde bir Reha Yeprem örneği varken ben neden aynı kalayım söyleyin bana=))
Kadın proğramlarına da katılmıycam mesela, Seda Sayanıda hiç sevmiycem söz veriyorum. Ama Yalçın Abinin bir varisi çıkarsa onu izlerim, hiç affetmem.Hayatımda bulamadığım, kaçırdığım ya da bulamayacağım heyecanları dizilerden izleyipte kendimi onların yerine de koymıycam.
Temiz olucam ama asla titiz,pimpirikli,hijyen manyağı elleri buruşuk bi kadın olmıycam.Ojelerimden hiç vazgeçmiycem.Mavi olanından bile=)
Emeklilik sonrasında Sarımsaklıya yerleşicem de demiycem, yalnızlığımı hayvanat ev yaparakda dindirmeye çalışmıycam,hormonlu domateslerde umrumda olmıycak.Kafamı dinlemiycem hiç,çünkü okadar yormıycam onu hiç.Ama konken oynarım hatta belki briç bile.
Bende dernek teyzesi olurum belki, mitinglere kesin giderim.Siyasete bulaşır, iktidara giydiririm.
Otobüste yer vermezseniz kızmam.
Markette verilen paranın üstünü de saymam.
Facebook kullanırım, ama asla ağdalı cümlelerin içine olgunluğumu sığdırdığım yorumlar yapmam fotoğraflarınıza.
Magazin izlemekten ozamanda vazgeçmem.
Haribolarımıda paylaşmam Pelinsu ile baştan anlaşalım!

10 Ağustos 2011 Çarşamba

acımadıki!

Altın ayıcıkları bir tek Haribo yaparmış.Gördüğüm her ayıcığı altın sanmak benim hatammış.Sevimli olması seveceği sevileceği anlamına gelmezmiş.Sevimli olan herşey sevilmezmiş.

Ben sevdim.

Sevmek en kolayıydı çünkü.Kolay.Seversin gerisi kendiliğinden gelir çünkü.Sen bişi yapmazsın, sadece seversin.Sevmek gibi gelir herşey hayatta sonraları...Alışırsın.
Ya kendini severse insan bir tek? Ona da kolay gelir mi sevmek?
Zor.
Ben yapamıyorum.Bir sen varsın ama zaten senin içinde.İnsan nasıl sever bunu bilince?Bilirsin hep ordadır benligin, hep sana adanmıştır, herşeyiyle sana en yakındır.Gitmez,üzmez,kızmaz.En önemlisi sözünden hiç çıkmaz,istemediğin hiçbirşeyi yapmaz.
Oysa başka bir ruh başka bir vücut sevmek öylemidir ya! Armazsan küser.Üzersen gider.Aldatırsan kızar.İstemezse öpmez.Hissetmezse gelmez.
Zor.
Ozaman kolaylaştırısın onuda.Karşındakini sen yaparsın, içine sen katarsın, herşeyiyle sana bağlarsın, gene seversin.
Önce tanımaya çalışırsın, sonra değiştirmeye, kendine benzetmeye.
Benzedikçe sana hoşuna gider, daha çok değiştirirsin.o Öyle değil böyle dersin, bu böyle daha iyi dersin, bu sana daha çok yakışıyor dersin, öyle hafif bi kız oluyorsun dersin, o çocuk sana yazıyor dersin, buranın yemekleri daha güzel dersin dersin dersin...Sonra bi bakmışsın senden bir tane daha yaratmışsın.Ne söyleyeceğini bilirsin, hangi mimiğini kullanacağını, sabah uyanınca ilk ne yapacağını, hangi diş macununu kullandığını, pizzasını neli sevdigini, neye kızacağını, en çok neye gülecegini, hangi bakışının onu daha çok etkileyeceğini.Yatmadan önce tualete mi gider yoksa su mu içer bilirsin.
Çok tanıdık gelir sana bunlar, mükemmel uyum mükemmel ilişki oldu sanırsın.
Sonra gerçekle yüzleşince,sıkılırsın,başka gözler de var dersin, başka kokular, başka geceler.Böylesi olmasada başkaları da sever beni dersin.Ben de severim elbet başkalarını.Acıtırsın.Gidersin.
Önce herşeyini biliyim istersin, aldığı nefesi ben oluyum dersin, tüketince gidersin.
Tanıyana, çözene, alışana kadar aşık olursun.Tanıyıp, alışıp, benimseyince kaçan olursun.
Önce hep böylesi bi ilişki istersin, sonraları bizimkisi alışkanlık oldu dersin.
Gidersin yani.Gitme desemde.
Gelirsin ama sonraları, bulursun da beni ama başkalarına benzemişim. Artık senin prensesin değlmişim.Where did you sleep last night söylersin, ararsın, hatta ilgilenirsin bile.Ben değiştim demek istersin.
İnanmak isterim ama inanmam.
Çok geçirdim içimden söyleme bunu lütfen diye engel olamadım: 'Seni ben gerçekten sevmişim, şimdi anladım'.Yalan.Hep sevdin, hep anladın, hiç anlatmadın!
Pişman mısın?
Değmezmiydi mi diyosun yoksa? Duyuyorum.
Ben kendim için ağlamam biliyorsun.Senin için ağladım hep.
Seni seven yerlerimi de kopardım.
Acımadıki!