28 Haziran 2015 Pazar

Stalk günlüklerim vol1

Herkesin bi yeteneği var ve devir yeteneklerinden para kazanma devri. Benim ise 29 yıldır geliştirebildiğim tek yeteneğim: STALK. Ondan da para değil bolca dert kazanılıyor. Iyi stalkerlar bilir ki sonu mutlu biten stalk yoktur. Bu yeteneğimi bende paraya dönüştüreyim diye önce böyle ufak çaplı bi site kurayım benim gibi aklı selim vicdanı hür ama ruhu zatürre kızcağızlarımızın manitalarını takip edeyim dedim. Çünkü bu memlekette kadın içgüdüsü ve erkek hormonları üzerinden kazanamayacağınız para yok. Bence kesinlikle ülke ekonomisinin yapıtaşları. Ama hukuki boyutu ne olacak özel hayata tecavüz bu dediler. Hukiki boyutunu hallederiz dedim. Dediğim gün adam beni terketti. Sonra bari dedektiflik kursuna gideyim bi sertifika alayım dedim ondan da para kazanmak istiyorsan adamı yakalarsan karına söylerim diye para al adamı yakalayamazsan da kadından kocana onu takip ettirdiğini söylerim diye para kopar iki yıla rich kids of Turkey olursun dediler. O iş de benim fıtratıma ters. 

Ben kesin kadınının derdini dinlerken kanka olurum. Ay kız evet benim de bi eskisi vardı aynı böyle telefonunu donuna sokar giderdi tuvalete bile sonra bir de ne göreyim diye tüm hayatıma dahil ederim. Adamı aldatırken yakalarsamda soğukkanlılığımı koruyabileceğimi hiç düşünmüyorum. Kesin karşılarına çıkar bu kezo için mi aldattın lan sevgilini! Şuna bak şuna pembe oje ile kırmızı ruj sürmüş, ay o ne o hasır topuk mu o!!! offf bu gelinliğinin altına taşlı converse de giyer bu! Tüü senin vizyonuna diye adamı bırakır kadınla saçsaça başbaşa girerim. Ya da bak güzelim bu adamın senden iyi olmasın güzelce bi sevgilisi var şimdi sen bana yardım et nerde kaldı kadın dayanışması? hani erkek ırkını yok ediyorduk? lütfen şimdi sımsıkı elimi tut hem sen buna mı kaldın ya ne kadar da hoş kızsın cık cık cık! bir de şuna bak ya mısır poçanı gibi ay bunun profil fotoğrafı kesin şelale önünde falandır! Bi düşün ya çocuklarına da genetik olarak protein tozu aktarır bu ya. Lütfen gel şimdi seni çok güzel bi yere götürücem bi kahve yapayım fal bakalım bir de güzel profil fotoğrafı çekeriz sana merak etme basenlerini ben şoplarım (bir nevi sanal estetisyen sayılırım) 50 like aldın mı hiç bi derdin kalmaz deyip 3. kankamız yaparım. (Böyle bi film vardı ama şimdi adını hatırlamadım.). 

Ama zaten felek vurmuş o kadının kendini toplaması yeni birine güvenmesi dünyanın zamanı ay yazık bir de ben mi vurayım bi Bomonti ısmarla ödeşiriz der para da alamam. Ya da yok bu seferlik benden sen daha o yaldızlı mango baskılı tshirtü giymeye devam edersen nasılsa çok aldatılırsın ayağın alışsın der çantayı kafama yerim. 

Eğer böylesi gereksiz bi samimiyet kurmaz olaya kendi geçmişimi ve duygularımı dahil etmeden profesyonel bakabilirsem çok başarılı olacağımı düşünüyorum. Bence bunu bi düşünün.(ihtiyacınız olursa ben hep burdayım;))  Eğer adam bana saldırmaya kalkarsada ünlü düşünür sarı tutkunun bir sözü ile masayı terkedeceğim: 'bel altında kalırsa aklınız ayaklar altında kalır adamlığınız' (angara style thug life).
Bu yeteneğim biraz genetik galiba. Annem de çok iyi stalkerdır en son Kıbrıs tatilimde sevgiliminde olduğunu hiç fotoğraf paylaşmamamdan anladı. Kıbrıs'ta Avea hat olmadığından otel lobisinden arıyorum diye sevgilimin telefonundan arama hatası tamamen sarışınlığım kaynaklı. Tabiki o numara 118 den sorgulanmış kimlik dökümü yapılmış bana bunu itiraf ettirtme yöntemlerinden hiç bahsetmiycem. Başka bi adamla yatakta yakalansam daha kolay inkar edebilirdim. Dersine çok iyi çalışmış. Bir ipte ikimiz oynayamadık ben düştüm. İşte biraz genetik sonrası böyle bi anne ile büyüdüm ha birde iş hayatımın yoğunluğu sebebiyle kendime hobi olarak bir tek bunu bulabildim. Sizin gibi 
Saatlerce kahve içip kitap okuyacak
Hafta sonları yeni yerler görecek
Yemek yapmayı öğrenecek
Yeni bir kursa yazılacak 
Spora gidecek 
Moda blogu açacak
Yeni bir dil öğrenecek boş vaktim yoktu bende stalk yaptım. Yaptıkça sapıklaştım sapıklaştıkça ustalaştım ustalaştıkça batağa saplandım. 
Biraz da şans var tabi çevremin yarısı avm çalışanı bir diğer yarısı bar Cafe işletmecisi. Ankara bozkırında zaten bir erkek bi kızla ya avm de buluşur ya barda. Bi şekil kulağıma geliyor yani. Sonra gördüğüm bi insanı asla unutmam 20 yıl sonra yeniden görsem bile tanırım. Bir kızın tek profil fotosunu 5 sn görmem onu 1000 kişilik gece clubünde o ışıklara rağmen tanımam için yeterli. Ama tabi abartılı stalk biraz tanışıyormuş duygusu yaratıyor. Orası danger! Bi keresinde eski bi sevgilimin yeni sevgilisini ne kadar stalklayıp benimsemişsem bir gece mekanda görüp el sallamıştım. Tabi olayı önce o berivan başlattı. Arkadaşına beni gösterdi çömez ilk kez eski sevgili görmüş gibi bende bi an tanıyorum zannedip boş bulundum. Sonra hareket çekip durumu toplamak istedim ama yanımda erkek vardı olaylar çirkinleşmemeliydi.  
Bir de kızlar stalkun en büyük kuralı iç güdülerinize güvenin. Ben bunu çok acı öğrendim. Bir adam bir kızın iki fotoğrafını üst üste likelıyorsa o tohum adamın aklına düşmüş. Önemli olan fide vermeden farkındalığınızı farkettirmek. Kızın çok çirkin, paçoz ya da kezo olması sizin içinizi rahatlatmasın. Bir kere bi baktım adam listesinde ekli bi kızın Facebook'un yaptığı yeni yıl videosuna kadar likelamış. Benim yılım videosu paylaşan bi kız ne kadar çekici olabilir safi mal demek dedim. Ay zaten fotoğraflarının üstüne müthiş hissediyor, yorgunluktan ölmek üzere hissediyor gibi durumlar koyuyor ay bu ne be dedim. Kırmızı etekle kahverengi çizme bir de ten rengi çorap giydiğini gördüm köylü bu be bunun nesini beğensin dedim. Shakira kapak fotoğrafını bile o kadar sallamadım yani düşün. At ağızlı! (Adam huyumu bildiğinden beni 4 yıldır hiç bir sosyal mecradan eklemiyor buna rağmen bunları buluyorum bir de eklese köpolu ne fırtınalar koparacamda) Ama o iş öyle olmadı kızın attığı mesajları ben Şahin K. filmlerinde duymadım. O hırsla dünyanın o an için dünyanın en ağırı olduğunu düşündüğüm şu an keşke şunu da deseydim dediğim bi mesaj attım 2 sene geçti hala okumadı. Düşün others mesajlarına bile bakmayı bilmeyen bi mal. Sonrasında numarasını passage tuvaletine de yazdım gönül isterse ki şehirler arası yolda bel fıtığı diye yazmak ama imkanım ona yetti. (Bi kaç ay önce nişanlandı belkide şu an evli hem de benim hayalimdeki düğün şarkısıydı evlenme teklifi aldı. Cinnet. Yazıklarım olsun). Ben kız nasılsa çirkin nasılsa kezo diye kendimi kandırdığım sıralar boynuzlarım meğersem ta Şarkışla'dan görünüyormuş. Bir gece saat 2 de aradı ya gecenin saat 2 si diyorum. Ne olmuş olabilir o saatte arayacak organ mafyası mı kaçırdı kız seni, Ufo mu gördün, intihar edicen de hellalleşmek mi istedin hayır yani öyle olmuş olsa bile niye arıyorsun alnına mı yazayım adamın benim diye. Memlekette o kadar yakışıklı çocuk var ben görüyorum yani mağazaya geldiklerinde maşallah Allah sahiplerine bağışlasın da onlar dururken niye benim az olgunlaşmış manitalarıma sarıyorsunuz. Tipin önemi yok ben hep şehriye çorbası kokulu embesil yaradılışlı kızlarla aldatıldım. Her dişi varlık şüphenin temelini oluşturur. Üstüne gideceksiniz. Öyle kıskanıyormuş gibi yaklaşıp sorarsanız da tamamen film koptu demektir. Kıskanç damgasını bir kere yerseniz gerisi çok zor. Sen zaten kıskançsın o yüzden olayı abartıyorsun benim hic kız arkadaşım olamaz mı yaaaa diye ağzını yayarak demogojiye bir başlar kendinizi aklayamazsınız. Kim bu kaltak demiyceksiniz. Evet bu ilişki ikinizinse o kaltakta ikinizindir sonuna kadar katılıyorum. Ama bu sahiplenici iç güdünüzü onun bilmesine gerek yok! Bırakın o sadece kendinin sansın. Sonra bi yerleri kalkıyor.
Sonra gözünüz kara olacak. Hiç bir zorluk sizi yıldırmayacak. Çok seneler önce bir sevgilim vardı. Bişilerden şüpheleniyorum ama bi türlü ispat edemiyorum. Kafayı yiycem. O zamanlar iphone daha yeni yeni geliyor ülkeye. Bu görgüsüz aldı tabi hemen vatsapla bile yeni yeni tanışıyoruz. Benim telefonumda külüstür bişi vatsap şurda dursun neredeyse tek özelliği polifonik melodisi. Bir iki karıştırdım baktı çözdüm olayı şifre koydu baktı o da olmadı ( o zamanlar iç güdü ile şifre çözüyordum şimdiki gibi yağlı yedir o elle şifre açtır ekranda izi kalsın falan yoktu) her gün şifresini değiştiriyor. Bir gece çözdüm gene şifresini final dönemi yurtta çalışma odasında sabahlıyoruz bu masada sızdı ben aldım telefonu elime oraya gir buraya gir ona bak bunu karıştır derken emelime ulaştım kızın o yılan bakışları hala gözümün önünde neler yazışmışlar neler. Hemen googledan ekran görüntüsü nasıl alınır öğrendim. Tüm yazışmaların ekran görüntüsünü aldım benim telefonum bunları alamayacağı için vatsapı olan zengin bi kankama atacağım. Ertesi sabah saat gün dökümü yapıp aynı saatlerde bana nasıl yalanlar söylediğini çıkararak canımı daha fazla yakıcam. Tam 20 görüntü falan aldım bunların içinde kızın yarı çıplak pozları falan da var. Göndermeye başladım bir iki derken çat telefonun şarjı bitti. Skandal! Görüntülerin yarısı film rulosunda yarısı sohbetin içinde kaldı. Adam telefonu açtığında nasıl açıklıycam bunu. Telefonunu karıştırdığımı anlamasına mı yanayım, sohbetin görüntüsünü almama mı ortak bi arkadasımıza göndererek onu rezil ettiğimi düşünmesine mi. Haklıyken haksız çıkıcam. Hayalini kurduğum sabah uyandığında yapacağım tüm buram buram ego kokan yüzüne tokat gibi çarpacak terkediş konuşmalarımın yerini durumu nasıl toplarım nasıl özür diler de kendimi affettiririm aldı. Tam bir gerizekalıydım! Madem teknolojiden şarjı biteceğini anlamayacak kadar bi haberdim niye boyumdan büyük işlere kalkışmıştım. Listemde online herkese iphone şarj aleti sordum tabi bu sırada saat sabahın 5i. Pek tabi ki bulamadım. Adamın telefonunu da yanıma aldım bindim taksiye Kızılay'a kadar indim şarjmatik arıyorum. Sakarya'da bile yok. Hayatım tam bir trajik komedi sabahın 5 inde mickeyli pijaması ile Sakarya da tinercilerin arasında şarjmatik arayan bi gerizekalı! Bir torbacı tarafından öldürülürsem olayın trajı biraz düşerdi. Ölmüşüm artık ona mı takılacaktı. Ama eğer ölmez de o şarj aletini bulursam gururum kurtulacaktı. Sonuç: ne öldü ne buldu. Tekrar taksiye binip telefonu düşürüp kırsam mı diye düşünürken yolda bi petrol ofisine sordum. Abla bizde var ama para verme sen ona alıpta gel otur bi çayımızı iç o sırada o da biraz şarj olur dedi. El mahkum oturdum. Ama o an adamı nikahıma bile alabilirdim o derece kanım kaynadı. Kadınlık gururumu kurtaracak bir süper kahramandı. Tabi gerçek süper kahramanlardan biraz farklıydı. Benim kadınlık gururumdan önce pavyondan bi kadın kurtarmış. Ben orda bir saat çay içip bu hikayeyi dinlemek zorunda kaldım. Nasıl tanıştıklarını kötü adamlara karşı nasıl savaştığını sonra nasıl dolandırılıp terkedildiğini ama hala nasıl aşık olduğunu. Yalnızca telefonundaki mesajları göstermekle yetinmedi kolundaki façalara kadar indi. Tekrar söylüyorum sabahın 5i. Adam bi uyansa yanında ne ben varım ne de telefonu al bir de burdan yak. Neyse 4.bardak çayımda telefon açılacak kıvama geldi de bende artık müsaade istedim. Ama üzerimde gece yayını yapan tek dinleyicisi kader mahkumu yakınları ve taksiciler olan az bilindik yarı arabesk radyo proğramcısı hüznü kaldı. Beynimin arka fonunda güçlü soydemir çalıyor. Takside derin bi nefes alıp telefonu açmaya yeltendiğimde bir kez daha kader güldürmedi. Pin kodu ne lan bunun? Elim ayağım yine titriyor. Tüm bu çaba boşuna mıydı derken o gün öğrendim ki pin kodu olmadan da bunları silebiliyormuşum. Oh! Geldim hamdusenalar olsun ki adam hala uyuyor. Telefonu yerine koydum ben de uyudum. Sabah ki konuşmayı anlatmayacağım ama o bana kalsın.
Özetle söz konusu stalk ise ben babanızın anneninizden önceki sevgililerinin üzerinde bıraktığı ölü hücrelerini bulurum siz kimsiniz de beni kandırıyorsunuz. (Bunu diyen kız bu hayatta aldatılmadığı tek bir ilişki yaşamadı. Al karşiim sana dram gibi dram).
Bu kadar stalk ile kafayı bozdum ama eğer benim telefonumu falan karıştırmaya kalkarsanız işin rengi biraz değişiyor. Kimse ile fingirdediğimden saklayacak adam olduğundan değil, film rulomda kaydettiğim ve safari geçmişimde girdiğim yerler ile hala nasıl on nesil önceki sevgililerinizi takip ettiğim anlaşılacak rezil olucam diye. O telefon benim için mabed niteliğinde bir nevi günlük bir nevi güçlü görüntümün altındaki zavallı kız o yüzden elletmem. En son 3 gün önce adam eline aldı vermiyor diye dünya olay çıkardım sinir krizleri geçirdim kendimi tırmaladım ve en son telefonu camdan aşağı attım. Hala 6 yıl önceki sevgilisinden tutta bacanağına kadar stalkladığım anlaşılmasın diye. Sonuç terkedildim ama yine de neleri kovaladığımı görsün istemedim.
Zaten bunlar okunduktan sonra kim böyle bi ruh hastasını isterki hayatında ne o adam geri döner ne de bi başkası beni alır. Yine mi evde kaldım kız! Valla keskin zeka en çok gelecek nesillerime zarar verdi gene(: 

15 Haziran 2015 Pazartesi

Rabbim yakınımıza düşürmesin.

Bütün gün evde televizyonu açıp halıya bakan insanlar vardır.Boş vakitlerini böyle geçiren. Sadece bir ses olsun isterler dünya üzerinde başkalarının da varlığından emin olmak için. Düşüncelerinden kaçmak için anlamsızca baktıkları ekranda ne olduğunu bile hatırlamazlar.

Çocukluklarını da pek hatırlamazlar zaten, hiç anlatmazlar. Söylenmeye değmeyecek kadar küçük ama aslında kocaman hissettikleri buruklukları geçmişlerinden gelir. Geçmişlerinden gelen bu karadelik yüzünden ne kadar uzak olsalarda çevrelerine o kadar zorundadırlar o çevreye ayak uydurmaya.

Geceleri barlarda bir süperstar olduklarını hissederler. Sadece etrafı izleyip kendilerine rol model seçerler. Ertesi sabah gece tanıştığı insandan gelecek mesajı beklerken için için anlar dünyanın en yalnız insanı olduğunu. 

Bir şeyi çok istese de nereden başlayacağını ve nasıl yapacağını hiç bilmezler. Çoğu zaman herkesin uğraşıp sıkıldığı şeylere çoktan geç kalmışlardır. Ve zaten onlar ulaştığında da kimsecikler kalmamıştır. Tahtlarında oturanlara sırf daha iyisine gücü yetmeyeceğinden düzeni bozulmasın  diye şevkat gösterirler. İçten içe sevilmek için yalvardıklarını kimse bilmesin isterler.

Enleri yoktur. Bir şeyi ya da birini sevdikleri ya da nefret ettikleri de. Kendilerini anlattıklarını düşündükleri bir film ya da bi kitap yoktur. Playlistini 3 kere başa döndürür gene de istedikleri bi şarkıyı seçemezler. Sırf yalnızlıkları belli olmasın diye kendilerini başkalarının hayatlarına zorla dahil ederler. Birşeylere ait olmak isterler.

Hıçkırarak ağlarkende göremezsiniz onları. Hiç bir duygu o kadar derinlerine inemez. Hisleri de hayatları kadar sığdır. Hayatları ne uğruna ağıtlar yakacak kadar trajik ne de içinde hiç bir korkuyu barındırmayacak kadar huzurludur. Birşeylerin rutinin de gitmesi yeterlidir hayatta kalmaları için. Bir koca endişedir aslında her sabah uyanmak ve yaşamak.

6 Ocak 2015 Salı

Öpünce değil yazınca geçiyor

Zamana hapsoldum.
Kerelerce aynı hayata ayrı ayrı geldim.
Bitirdikçe en baştan tabula rasa ile başladım.
Düşün ki;
Hep aynı şeyleri aradım ama hep aynı şeyleri yaşadım.
Istemeden tekrarlıyor hayat kendini.

Yalnızca gerçekleri arıyordum.
Bu uğurda cesur olan herşeye şehvetle aşık oldum.
Gerçekleri arayan, nasıllar ile boğulan
Bağlanır mı bir taşa, eve, paraya ya da kocaya budala!

Bunlara bile bağlanmadım da;

Bir orman kadar güvenli, bir orman kadar ürkütücü rolü bu hikayede sana ben verdim.
Bu yol benimki, hepsi el emeği.
Benim seçimim olman bile değerli olman için yeterken umrumda olur mu sonrası ya da dahası!

Sadece kendi içimde tutarlı olmanın ibadet için yeterli olduğu tanrım iki büyük günah bilir:
• umut verip vazgeçmek.
• kini merhametinden büyük sevmek

Elipsler çizerken ruhum ruhunda
Damıtılmış erguvan kokan esanslar sızar dudaklarımdan mağmana.

Defterime Hitit kabartması ile yazdığın bu günahlarınla taşıyamam seni omuzlarımda.
İşte bu sebepten;

En mutlu anında gideceğim
Boşluğum kusursuz güzellikteki kadınların donukluğuyla dolduğunda
Hiç endişelenme hiç gelmeyeceğim.

En umutsuz anında gelmeyeceğim
Kabusların ismimi çağırdığında
Hiç heveslenme asıl o zaman gelmeyeceğim.

Sen, sen olmayıncaya kadar gelmeyeceğim.
Seninde parçanı koparıp parçanla attıklarında
İşte en çokta o zaman gelmeyeceğim.

Tekrar gelmeyeceğim ama şimdi gitmeliyim.

2 Şubat 2014 Pazar

bazılarımızda sevdalı tabi

Tanrı bizi birbirimize bırakıp gitmişti.
Kimsemiz yok gibiydi.
Gizlice söz vermiştik; o sessiz uslu yangınlarda tutuşup gene de yanmayacaktık.
Bi başımıza kavrulacak bi başımıza kurtulacaktır.
Sen sözünü tutamadın, yalnız kalamadın.
Ben sözümü tutamadım, artık sende kalamadım.

Bunca sene, bunca söz, bunca göz yaşından sonra kendimi delirmeye zorladığıma yormuştum.
İçimdesin sanıyorsun ama aslında ben zamanının içinde geri geri gittiğimi hissediyorum.
Kafamda sürekli ürperdiğimiz anları tartıyorum.
Akıp giden şeyler beni ürpertiyor olamaz mı???
Sonra an geliyor...keşkeleri senden yana alıyorum.

Böyledir her aşkın sonu bir patlamayla değil derin bir iç çekme ile gelir.

İçim üşüdü...

Yine o duygu sırtımda bir böcek dolaşıyormuş huzursuzluğu, boynumdan göğsüme bir şey damlıyor...
Düşünme belasından kurtulmuş olsaydım aşk dediklerinde dikelmezdi tüylerim aklım başımda merak etme.
O zaman açıkça söylemeliyim ki
Birbirimizi bu kadar çok istemeye aşığız sadece.

Beni gezmeye götür, bana kitap oku, saçımı okşa diyemedim de ağladım.
Kitaplara bakıp ağladım, insanlara bakıp ağladım, duvarlara, koltuklara, bardaklara bakıp ağladım.
Bakıpta ağlamadığım hiç bir şey kalmadı ama yine de arınamadım.

Dünyanın bütün kinlerini tutuyor kalbin bana karşı.
Bana sensizliğimi, bana yalnızlığımı hatırlatıyor tüm sözlerin.

Senin görmeni istediklerimi hiçe saydın
Kötü bi insan değildin neden öyleymiş gibi davrandın.


İzlediğimiz o filmdeki gibi iyi niyetli şeytan mama büyüttü bu aşkta beni.
Uğursuzluklar koruyor beni.
'Beni üzersen sana zarar verirler ve ben buna engel olamam'

Yüzünde ağır, demirden, vahşi bir maske.
Seni görmedim sandın ama gördüm.
Gördüm o gözleri, unutmadım.
Sustum bunca zaman ama yutmadım.
Galiba artık anladım
'Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç....'



16 Ağustos 2013 Cuma

bir de bu taraftan bakin

Hikayelerim hep türk dizileri dedim inanmadınız. Hayat bana hep bas rol veriyor dedim inanmadınız. İspat olsun diye anlatıyorum bunlari size.

Karşılaşma: erkekler otopark yeri gibidir iyileri hep kapılmış.

X:  Ibrikci esmer bana mi bakıyor.
Y:  cabbar aga, nazar!
X:  civik bacim affedersin
Y:  have you met ted.


Giriş : go and get jack!

X: benim için ölmekten korkmayan ama elimi tutmaktan korkan bir adamı sevicem ömrüm boyunca...
Y: baba irtibatı koparmayalım!!!
X: aman ali riza bey tadimiz kaçmasın.

Gelişme 1 : kırarım boynuzunu iblis!

X: seviyorum merkez!!!
Y: bizden bi bok olmaz biz seninle hep kavga ederiz mutsuz oluruz
X: oralim behzat mutsuz olalım, biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluga da varim!
Y: racon kesmiyorum kafa kesiyorum.   
X:  görmek istemiyorsa seni karsındaki görmüyor. Aşkından olsen de olduğunu anlamıyor kimse...
Y:  sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir.
X: Ben aslında yogum ben senin süper egonum anladın mi egoist!!!
Y: cik içimden bihter cik!!
X: Dünyanın ekseni 12cm kaydı behzat, sen bana 1 cm bile yaklaşmadın.

Gelişme 2 : adam tam bir pislik cikti riza baba!

X: Sadakat sevgiden kör olmaktır
Y: yalanım varsa surdan suraya sevişmek nasip olmasın
X: sakın bir şey söyleme sakın tek kelime dahi etme, neden biliyor musun? şimdi her şeye rağmen bir defa bana seni seviyorum desen, yalan olduğunu adım gibi bilirim, ama inanırım
Y: agam bu sefer kovuyor musun?
X: kovmirem ulan kovmirem!!!
Y: allahin kitabin yok mu lan jale
X: Bak gidiyorum bak gidiyor bak gidersem bir daha dönmem
Y: ben seni çok... şimdi bana en çok yakışan şeyi yapacağım. başka türlüsünü yapmak elimden gelmiyor çünkü, sende gördün. her zaman her sıkıştığımda yaptığım gibi, cesaretle sahiplenemediğim her şeyi bırakıp gittiğim gibi gideceğim.
X: Beni hic sevmedin sen, nihali de sevmeyeceksin sen kimseyi sevemezsin. Sen sacini bile daha çok seviyorsun behlül!
Y: yırttık abicim yırttık
X: Oluyorum anlasana, gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar.ben işkenceler içinde kıvranırken onların mutluluğundan oluyorum.anne ben oluyorum yardim et nolur

X: canın yandığında koştuğun adam da canını yakınca, nereye gideceğini bilmiyor insan

Gelişme 3 : önce insanlara güvenmeyi öğrendim. Sonra bunu bir daha yapmamam gerektiğini.

X: Bu kapı açıldığında senin için de bitecek mi her şey ? Ben bu kapı açıldığında da öleceğim behlül. Benim ölmemi istiyor musun ? Beni kaybetmeyi göze alabiliyor musun?
Y: Bak, bütün yükü benim omuzlarıma yıkma. Sen de yapamayacaktın, anladım. İlk adımı ben attım sadece. Büyük bir hatadan döndük.
X: sen bana ne yapıyorsun behlül en çok yaklaştığın anda pişman olup geri çekiliyorsun kendini aklamak için beni suçluyorsun sonra engel olamayıp tekrar kendine geliyorsun ne biçim bir oyun bu böyle!!!
Y: ben niye defalarca bitsin dediğim halde kopamıyorum senden kaç kere kesin karar verdim uzaklaşmaya senden iki adim öteye bile gidemedim her seferinde daha hizli bi şekilde geri dondum yine kollarında buldum kendimi
X: bu kadar hırpalandığım halde nasıl bu kadar çok sevebiliyorum seni. Canimin acıyacağını bile bile, imkansız olduğunu bile bile şiddetle istiyorum seni...

Son: seni sevdiğime ikna etmek için daha ne kadar gururumun ustunde tepineyim bilemiyorum.

Yaaaa.... Yanlisim varsa duzeltin ama benim hayatim hep soup opera(: ♥♡♥

ps: hepsi ozenle senelerdir bilinc altimda biriktirdigim dizi replikleridir. KR

20 Ocak 2013 Pazar

self servis yaşıyorum

Sonunu sevmeyeceğim masallar yazmam demiştim yazmışım meğer bilememişim..
Bir country kızı değilim artık.
Çok çalışıyorum, kafam rahat değil, ineklerimı kısırlaştırdım, saçlarımın örgüsünü çözdüm, şarabı biradan daha çok sevdim, gitarı kulağımdan sildim.
Gün geldi saatlerce konuşmaya doyamadığın country insanlarıyla tek kelime konuşamaz oldum..

Gittin üstelik o an sushi kadar çiğ, tektaş kadar avamdın...
Tadında kalsın dedin oysaki tadında bırakmalar tarzım değil iyi bilirdin..
Gözlüklerim gözyaşlarımı gizleyemedi ama kalbim sözlerini sergilemedi...
Artık diye başlayan çok fazla cümlesi olan senden artıkdım...
Üstelik bir başkası olduğunu biliyordum ya dolmuşta tuttuğum metalin kokusu elimde kalmış kadar deliriyordum...

Günlerce Nasa'dan seslendim dünyaya, 5 ekonomi konferansı dinlemiş kafayla uyandım, buluştuğum her insana şanslı masa hissi yarattım, bileklerimi dikine kesip dikiş dövmesi bile yaptırmayı düşündüm.Öksürük şurubu tadında günlerdi saklayacak değilim.Seni unutmakla unutmamak arasında facebookunu kapayıp kapayıp açan özgüvensiz kız gelgitleri yaşadım.

Her insan ardından ne kadar üzünüldüğünü bilmek ister, hepimiz kurarız ölsem şimdi arkamdan kim ne kadar ağlar hayalleri. O yüzden şimdi git sor 100 tane kıza yeni sürdükleri kırmızı ojeyle yeni yıkanmış 36 beden bir skinny jeane girerken ne kadar kahroluyorlarmış sonra gel bana iki çift lafım daha var sana.

Acısını evınde şarabı ve kitaplarıyla yaşayan insan güzel insandır.
Kaç kitap okudum kaç şişe Blush rose biriktirdim: no data.
Azra akının seksi olmaya çalışması, kış güneşi kadar eğretiydi mutlu hallerim.
Gözlerimi kapatınca Ayşen Grudaya, ağzımı kapatınca Bergen'e beziyordum.
Meğer facebookda pokelamak kadar boşa kürek çekmişim; beklemek kaybetmenin bütünüymüş...

Sonra bir şarkı duydum Bülent Serttaş'tan ve tüm auram değişti: Başım benim başım benim daha çok genç yaşım benim dedi o sevimli mimikleriyle hayata dön pınar dedim.
Sonra uyumadan pulp fictionı bitirdim. Hemen ordan da bir koteyşın yapayımki gerçekten izlediğim belli olsun hem "egonu sarsmak istemem ama yüzüme silah doğrultan ilk kişi sen değilsin."

Eskiden Hobbit filmine bile girebilecek düşkünlükte maceraseverdin. Tek derdin kapanmayan ikinci gömlek düğmen ve su içemeyen bünyendi kendine gel kendine dön de bir bak haline dedim ve bunun şerefine çok güzel bir atasözü uydurdum 'flirtationship is te best until finding the best' ama kendimi ona uyduramadım.
Barlar boşalıp, cafeler kalabalıklaşmaya başladığına göre kış gelmişti ve evde sıkılmaktansa altına 'hayırlı olsun kardeşim' yazılacak bir ilişki yapabilirdim. Ama doğru sevgi sözcüğü bile seçemedim. Canım çok anaç, bebeğim fazla seksi, hayatım çok sıradan, tatlım çok yavşak geri kalanların hepsi go to the hell!! Boşver ya dedim Bahçeli merkez kafasına göre herkez! Ben böyle iyi ben böyle güzelim başka bir ruh için beden olamıyorum! Yine yeniden eskisi gibi çok eğlenceliyim!;)


Ya işte böyle
ama birbirimize ait olduğumuz hissini bir türlü içimden atamadım.
Masal burda mutsuz sonla biter.
The end.

Ben başkada bir kelime gonuşmadım.